1979’da işim sebebiyle Ankara’ya gitmiştim. Orada buluştuğum üniversite öğrencisi hemşerim beni bir apartman dairesine götürdü. Daire, içinde mobilyalı makam odası, toplantı odaları, kitaplığı, mutfağı olan bir ofis olarak düzenlenmişti.
Arkadaşım Ankara’nın merkezi bir yerinde olan bu ofisin zengin bir iş adamının olduğunu söyledi. Ofis iş adamı tarafından, o sıralar siyasi istikbali olacağı düşünülen, Aydın Menderes’e çalışma ofisi olarak tahsis edilmiş. Rahmetli Aydın Menderes haftanın belli gün ve saatlerinde ofise gelir, görüşmelerini burada yaparmış. Arkadaşım da O’nun bir nevi sekreterliğini yapıyormuş.
Aydın Menderes, 10 yıl başbakanlık yapmış ve 1960 ihtilalinden sonra idam edilmiş, Adnan Menderes’in oğlu idi. Bu siyasi mirasının yanında birikimi de olan bir siyasetçi idi. Her ne kadar bir siyasi hareketin liderliği için çok karizmatik bir kişiliği olmasa da siyasetin sıkıştığı dönemlerde merkez sağın lider adayları arasında ismi zikredilirdi.
Yıllar sonra, 2002’de Mehmet Ağar’ın seçildiği kongrede, Aydın Menderes DYP Genel Başkanlığına aday olup son anda çekilmişti. Kongreden sonra "Mehmet Ağar'la siyasal sonuçlar doğuracak bir birliktelik benim için söz konusu değildir" açıklamasını yaparak DYP'den istifa etmişti.
O zaman anladım ki, belirli güç çevreleri siyaseten önemli makamlara gelme ihtimali gördükleri kişilere yatırım yapıyorlar. Sıradan vatandaşlar için önemli sayılan masraflar, fedakarlıklar yapıyor ve günü geldiğinde bu yatırımın karşılığını alacaklarını düşünüyorlardı.
Hatta bazıları birden fazla siyasetçiye yatırım yaparak, hangisi güç kazanırsa O’nun yanında alarak, daha garantili bir yatırım modelini tercih ediyorlardı.
Sedat Peker’in videolarından anlıyoruz ki, bir siyasetçiye kısa- orta- uzun vadeli yatırımları illegal işlerle uğraşanlar ve “organize suç örgütü” yönetenler de yapıyormuş.
* * *
20 SENELİK YATIRIM FOS ÇIKINCA
“O genel başkanlığa oynadığında illere sokmuyorlardı. Benim akrabalarım (adamlarını kastediyor) 6 ay yanında nöbet tuttular. Bu kadar emek var. O benim dönüş biletimdi. Her şeyi O’nun üzerine yatırdık. 20 senedir bu adama yatırım yaptık. Hani Nisan’da dönüyorduk abi ya.”
Bu sözler hakkında kırmızı bültenle arama çıkartılan “organize suç örgütü lideri” Sedat Peker’e ait. Yatırım yaptığını söylediği kişi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Bu cümleleri İnternethaber sitesinin sahibi “gazeteci” Hadi Özışık’ın Sedat Peker’le olan facetime görüntülü konuşmasının videosundan not aldım. Peker benzer cümleleri Türkiye’yi sarsan diğer video yayınlarında da söylemişti.
Bu konuşmalarından Sedat Peker’in bütün yatırımını Süleyman Soylu üzerine yaptığı, O’nun parti genel başkanı olması için destek verdiği, AKP’ye geçtikten sonra da O’nun parti içindeki konumunu güçlendirmek için çalıştığı anlaşılıyor.
Hatta O’nun uğruna çok riskli bir tercih yapmış, O’nun için Berat Bey’le düşman olmuştu.
“Nisan’da hani her şey değişecekti ülkede? Hani seviyordu bu adam beni? Pislik demek ne ya? Hadi suç örgütü lideri nefret ediyorum da, hadi kabul ediyorum da pislik ne abi?”
Bu sözlerinden anlıyoruz ki, bunca yatırımdan sonra, kendisine söz verildiği gibi, Soylu’dan Nisan’da Türkiye’ye dönmesini sağlayacak şartları hazırlamasını istiyor. Fakat umduğunun tersine örgütüne operasyon yapılıp Türkiye’ye girmesi imkânsız hale gelince, “bir tripod ve bir kamerayla” savaşa girişiyor. Bildiği pis ilişkiler ağını parça parça açıklıyor.
İfadelerinden sadece hayal kırıklığı, vefasızlığa uğramışlık duygusu değil aynı zamanda bütün yatırımı tek kişiye yapmasının pişmanlığını da hissediyoruz.
* * *
SÖZDE GAZETECİLER
TV kanallarında muhalefet temsilcisi siyasilerin karşısına AKP yöneticileri çıkamıyor. Bunların yerine çıkarılan profesyonel yandaş “gazeteci” tipleri biliyoruz.
Hadi Özışık “yandaş gazeteci” nasıl olur sorusuna cevap olarak gösterilebilecek bir örnek. O’nu hergün TV kanallarında AKP yöneticilerini ve icraatlarını savunurken, muhalefeti aşağılarken seyrediyorduk. Özgüveni bilgisinden yüksek tiplerden biri olarak tanıyorduk.
Ama meğer başka özel ilişkileri ve görevleri de varmış.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile de suç örgütü lideri Sedat Peker’le de yakın dost imiş. Bu iki “dostunun” arasını bulmak için Sedat Peker’le bir görüşme yapmış.
Hadi Özışık Peker’le görüntülü telefonla konuşurken sedire benzeyen bir yerde yayılmış, kaykılmış bir halde nargile içip, kameraya doğru dumanını savuruyor. Bu kadar ciddi ve mahrem bir konuyu konuşurken “kanka” samimiyeti içinde bir görüntü veriyor.
Videodaki görüntüler Türkiye’de siyasetin ve gazeteciliğin geldiği seviyesizliği, kepazeliği gösteren birer belge gibi.
Birbirlerine abi olarak hitap eden “iki eski dost” rahatlığıyla konuşan kişilerin vücut diliyle ve sözleriyle anlattıkları utanç verici.
Hadi Özışık ister Süleyman Soylu’nun yönlendirmesiyle arabulucu olmak üzere Peker’le görüşmüş olsun, isterse kendi inisiyatifini kullanarak fark etmez.
Her iki halde de “gazeteci” kılıklı Hadi Özışık’ın “organize suç örgütü lideri” ile abi-kardeş ilişkisi içinde olduğu açık. Aynı şahsın İçişleri Bakanı Soylu ile de çok yakın “dost” olduğu da belli. Zaten Soylu’nun açıklamasında da bu ilişki inkâr edilmiyor.
Hadi Özışık’ın asla gerçek bir gazeteci olmadığı, dostluk kurduğu güç odaklarının sözcüsü olarak konuştuğu deşifre oldu.
* * *
Peker videoları, Süleyman Soylu’nun kimyasını o kadar bozdu ki, bir devlet adamına hiç yakışmayan bir üslupla cevap verdi:
Soylu, Peker'in eşine ve çocuklarına silah doğrultulduğu iddialarını yalanlayarak, "karısının iç çamaşırına sığınan edepsiz" ifadesini kullandı.
Bu ifadeler ortaya daha çok kirli çamaşırların ortaya çıkarılmasını tetikleyecek. Merakla izliyoruz...