BİTARAF OLMAK BİLE BERTARAF OLMANIZA YETER

Beytullah KUDU

      Oysa ne güzel anlatılır okullarda..

Sırlı sıralamalar yapılır.Hatta ne ağır,ne ihtişamlı sözdür o..GÜÇLER AYRILIĞI.

Yalan değil,söylenince,duyulunca hatta söyleyince bile uktesinde bir güven barındırır..

Yaşayınca daha bir öğreniyoruz.Ama,sanki geriye gittiğimizi yaşayarak öğreniyoruz.

       "Sezar'ın hakkını sezar'a,tanrının hakkı tanrıya"; birkaç uyanığın sorusuna karşı Hz.İSA"nın verdiği bir cevap olarak bilinen bu deyim ya da  "yiğiti öldür ama hakkını ver " tarzında bize özgü atasözü..

Aslında  günümüzdeki durumun resmi taa öncelerden,Roma İmparatorluğu döneminden  çekilmiş.

İmparatordan , Tanrıdan korktukları kadar korkmadıklarına karar verilen kişiler,aslanlarla dansa tabi tutulurdular..Cezaları buydu..

      Oysa savunmaları vardı..

 "CAESARİ HONOREM,TİMOREM DEO "..(imparatora saygı duyarız,ama tanrıdan korkarız)..

Yeterli miydi yaşamalarına?

Hayır..Tabiki güçleri de aslanlara yetmediği için,yetmeyeceği için  "imparatoru tanrı kadar güçlü görmeyenler " ölüyordu..

     Bugün ise,güçler ayrılığını imparator kadar güçlü görmemek,tesis etmemek,güçlü kılmamak;toplumsal huzurdan,birlikte yaşamaktan tutun da eşitliğe,özgürlüğe kadar bütün insani değerleri öldürür.Güç bir canavardır ve yaratıcısına da zarar verir.Ne başı bellidir ne de sonu..

Onun için farklı güçlerin birbirini dengelediği,HUKUK DEVLETLERİNDE VE DEMOKRASİLERDE aslolan gaz-fren sistemi,kesin hatlarla birbirinden ayrılan ve alanlarında etkin olan güçlerin varlığıyla olur..

    Bütün güçleri elinde toplamak,bunu arzulamak insan egosunu tatmin için hoş olabilir ancak toplum dediğiniz bir kişiden ibaret değildir..olamaz da..

     Her nekadar güçler ayrılığından güven duyuyorsak bir okadar da bu ayrımın ortadan kalkmasında,kalkıyor olmasından ürperti duymalıyız.Bugün,belli kişi ya da kimseler üzerinden düşünerek belki bir kısmımız,birçoğumuz rahat olabilir,kişiye olan güvenlerinin hat safhada olması onları bir endişeye sefketmez,ancak ne hayat bir günlüktür ne de gelecek bir kişiye odaklı düşünülebir..

Devletler ebediyet kişiler ezeliyet arzeder..

Yani..ezeli bir kişi üzerine bir sistem inşaa etmek toplumun,devletin geleceğini inşaa etmiş olmak değildir.

Huzuru,güveni inşaa etmiş hiç olmazsınız bu şekilde.

Sistemleri korumalıyız..

     Bugün her nasılsa OHAL şartlarında yaşamaya sesi çıkmayan  toplum,15 yıldır darbelerden dem vurdu.Hatta  "O KENAN EVREN YOK MU O KENAN EVREN " diyerek,bir kişinin elinde toplanan azami güçün zararlarından hayıflandı.

      Saltanatın kaldırılmasını bayram ilen eden bir millet  "mühür vurduğu yasalarla " saltanatı kıyaslama gereği bile duymadı..

Çoğu yasada bu işe ilgisi olan  "siyaset ve hukuk bilimcilerin ", "yahu mademki bu yasalar çıkacaktı niye saltanat kalktı demeleri de güme gitti..

     Tarafsız CUMHURBAŞKANI'nın önünde ön iliklemeye çalışan  "anayasa da bağımsızlıkları ve tarafsızlıkları " güvence altına alınmış hakim ve savcıları görünce,cübbelerin neden iliksiz olduğunu,hakim ve savcı makamlarının neden salonlarda en yüksekte olduğunu kendikendime birkez daha sordum..?sahi,neden..?

     Neden,yeni ataması yapılan hakim ve savcılar,muhtarlar gibi söylenen herşeyi alkışlamak için amade bir görüntü içindeler..?

     Sadece güçler ayrılığının ortadan kalkması mı,basında amiral olarak bir kurumun satışına sebep oldu..?

     Millet olarak,varolan durum bir korku yumağı oluşturdu.

Ön iliklemezsem görevden atılırım,alkışlamazsam görev alamam,eleştirirsem başıma iş gelir,benim çoluğum çocuğum  var..?Herkes devletin şevkat linin yerle yeksan oluşundan muzdarip.

Ve bu durum herkesi olduğundan,olması gerektiğinden farklı olmaya,farklı davranmaya mecbur bırakıyor.

Taraf olmazsam biterim şeklinde bir çıkarım yapmış durumdayız.

       Ya da milletin kalkınmasını kendine şiar edinmiş olan bir kişi,lider ;  "neden yargıyı,basını " eline geçirmek istiyormuş gibi bir izlenim uyandırır..?

      Toplumdaki bu korku halinin varlığından rahatsız olmaz?

     Hülaza..

Bu ülkede YASAMA,YÜRÜTME,YARGI VE 4.GÜÇ olarak lanse edilen,kabul edilen BASIN;siyaset karşısında dirayet gösteremiyor.Benim için ilkeler geçerlidir.Bugün , bu güçlerin hangi kişi üzerinde toplantığına bakmam.En nihayetinde şaşar beşer bir insan üzerinde toplanıyorlar.

Yarın asla bu güçleri elinde bulundurmasını istemediğiniz birinin bu makamlara gelebilecek olmalarını da düşünmelisiniz..

      FATİH SULTAN MEHMET salona girince  "tarafsızlığına gölge düşmesin diye ayağa kalkmayan bir kadı'dan        "önünü iliklemeye çalışan bir hakim'e dönüşüm olmuşsa,biz insanımızı da sorgulamalıyız...

      Yani,,yiğidi öldürelim ama hakkını verelim..

Hiçbir CUMHURBAŞKANI,beni görünce önünü ilikle,her dediğimi alkışla,tarafgirlik izlenimi uyandır,benim parti teşkilatlarımdan geldiğinizi unutmayın demez..

     Ya da,bana muhalif köşe yazarlarınız var,geçmişte darbe cığırtkanlığı yaptınız,medya grubunuzu satın demez..

Ya millet olarak açığımız çok bunlar bizde korku uyandırıyor ya da durumdan vazife çıkarmayı seviyoruz,öyle işmize geliyor..