Hırant Dink öldürüldükten sonra onbinlerce kişi "Biz Ermeniyiz" diye yürümüşlerdi...Bunun üzerine, Hocalı Katliamını anlatan bir sunum hazırlayarak dağıtmıştım. Sunumu özellikle o yürüyüşe katkı veren köşe yazarlarına, gazetecilere ve sivil toplum örgütlerinin liderlerine de göndermiştim... Ve Hocalı Katliamı'nın 15. yıldönümüne denk gelen 26.02.2007 tarihinde "Biz Azerbaycan Türküyüz" pankartlarıyla yürüyüş yapmalarını, köşelerinde "Biz Azerbaycan Türküyüz", "Biz Türküz" başlıkları atmalarını önermiştim...
Ama onlar, ne 26.02.2007’de, ne de Hocalı Soykırımının 20. Yılında 26.02.2012’de "Biz Azerbaycan Türküyüz", "Biz Türküz" diyemediler. Hatta Hocalı Soykırımını telin edenlere saldırdılar. Bazen kalemle, bazen de taşla , sopayla…
2007 yılında sözkonusu sunumumu okuyan birkaç kişiden de "Ermeni Düşmanı" ve "Irkçı" suçlamalarını içeren e-postalar almıştım.
Ermeni Düşmanı değilim... Olmam da mümkün değil:
İlkokul öğretmeni olan annem, Kayserinin Ermeni Mahallesi denilen yere yakın bir okula öğretmen olarak atandığı için İlkokul 5. Sınıftaki sınıf arkadaşlarımdan 4'ü Ermeni idi... 3 Kız, 1 Erkek... Onlardan birisi, küçük "Meryem" benim karşı cinsten ilgimi çeken ilk kişiydi. O güzel kara gözlerine dakikalarca bakar, O'nun "Fazlı ne bakıyorsun?" deyişiyle kendime gelirdim.. Çocukluk aşkımdı, desem yanlış tabir kullanmış sayılmam.. Ortaokulu da Talas Ortaokulunda okudum.. Sınıfımızın tek Ermeni kökenlisi olan Serkis ile iki yıl aynı sırayı paylaştık.... Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirleriyle beni O tanıştırdı... Türkçe hocamız, şair saymadığı "Ümit Yaşar"ın kitaplarını sıramızda bulduğu için beraberce dayak da yemiştik... Serkis'in babası Karnik Amca ne iş yapardı bilir misiniz? Besiciydi... Ürettiği koyunları da Kurban Bayramında satar geçimini sağlardı... Kimsenin aklına da “Karnik Efendi’nin sattığı koyunu Kurban olarak kesmek caiz midir?” Sorusu gelmezdi… Annem çalıştığı için Serkis bize pek gelmezdi... Ama ben onlarda çok yemek yedim... Hâla arkadaşımdır, hatta dostumdur Serkis...
Bizim oralarda bağına bakamayanların bağlarını kiraya vermesi adettendir... İki yaz üst üste bitişiğimizdeki bağı Kayserili bir Ermeni aile kiraladı... İki yıl komşuluk yaptık... Çocukları Milli boksördü.... Sanırım ismi Garbis'di ama Garip derlerdi... Boksör olduğunun alametifarikası yaygın bir burun, kalın kaşlar, dar bir alın, siyah sık ve dik saçlar, esmer bir ten… Milli Boksör olduğu için sokağımızdaki çocukların sevgili Garip ağabeyleri… Bu komşularımızın bir de küçük torunları vardı.... 2-3 yaşında.... Ben de ya ilkokul 4. sınıf öğrenciyim ya da 5.... Karşı komşumuzun çocuğu ile birlikte bu küçük kızı Müslüman yapmaya karar verdik.... Biz Kelimeyi Şahadet getiriyoruz çocuktan da tekrar etmesini istiyoruz. Çocuk evden tembihli… Söylemiyor… Annem bizim konuşmalarımıza kulak misafiri olmuş …. Hışımla geldi “Ne yapıyorsunuz siz?” ve ard arda gelen tokatlar… Annemden hayatımın ilk ve tek dayağını orada yiyorum… Sonra saatlerce öğütler. Annemin sözlerinin bir kısmını hâlâ kelimesi kelimesine hatırlarım “Bizim dinimiz bize, onların dinleri onlara”, “Onlar gibi düşünenler çoğunlukta biz azınlıkta olsak, bize böyle davranılsa ne düşünürdün” Ve çok sevdiği ezbere bildiği Yunus’tan bazı dörtlükler okudu… Sevgi tavsiye eden…
Bizim oralarda bağına bakamayanların bağlarını kiraya vermesi adettendir... İki yaz üst üste bitişiğimizdeki bağı Kayserili bir Ermeni aile kiraladı... İki yıl komşuluk yaptık... Çocukları Milli boksördü.... Sanırım ismi Garbis'di ama Garip derlerdi... Boksör olduğunun alametifarikası yaygın bir burun, kalın kaşlar, dar bir alın, siyah sık ve dik saçlar, esmer bir ten… Milli Boksör olduğu için sokağımızdaki çocukların sevgili Garip ağabeyleri… Bu komşularımızın bir de küçük torunları vardı.... 2-3 yaşında.... Ben de ya ilkokul 4. sınıf öğrenciyim ya da 5.... Karşı komşumuzun çocuğu ile birlikte bu küçük kızı Müslüman yapmaya karar verdik.... Biz Kelimeyi Şahadet getiriyoruz çocuktan da tekrar etmesini istiyoruz. Çocuk evden tembihli… Söylemiyor… Annem bizim konuşmalarımıza kulak misafiri olmuş …. Hışımla geldi “Ne yapıyorsunuz siz?” ve ard arda gelen tokatlar… Annemden hayatımın ilk ve tek dayağını orada yiyorum… Sonra saatlerce öğütler. Annemin sözlerinin bir kısmını hâlâ kelimesi kelimesine hatırlarım “Bizim dinimiz bize, onların dinleri onlara”, “Onlar gibi düşünenler çoğunlukta biz azınlıkta olsak, bize böyle davranılsa ne düşünürdün” Ve çok sevdiği ezbere bildiği Yunus’tan bazı dörtlükler okudu… Sevgi tavsiye eden…
Annem; belki Ermenilere düşmanlık besleriz diye, Ermeni Taşnak çetelerinin şehit ettiği Dedesi Sivas Askerlik Şubesi Başkanı Ali Fevzi Bey’i kimin şehit ettiğini bizden hep sakladı…. Her konu açıldığında, eşkıyalar şehit etmiş derdi… Bizim de eşkıyanın milliyetini sormak aklımıza gelmezdi…
Onlar komşularımızdı, arkadaşlarımızdı, dostlarımızdı düşmanlık beslememiz mümkün mü? Yalnız bir keresinde ben Talas’ın ayazında titreyerek okula giderken, Serkis’in ABD’deki akrabalarının gönderdiği kaşkol, bot ve kulaklarını örten kulaklıkla okula geldiğini gördüğümde kıskandığımı itiraf etmeliyim….
Büyük dedemi Ermeni Taşnak Çeteleri şehit etmesine karşılık Ermenilere yine de düşmanlık duymuyorum… Yıllarca bizlerle kardeşçe yaşayan, Millet-i Sadıka olarak tanımlanan bu toplumu kışkırtanların batılı emperyalist ülkeler olduğunu biliyorum…
Bu coğrafyadaki Toplumsal çılgınlıkların, kutuplaşmaların, dökülen kanın sorumlularını ararken, gözlerimizi Batı’ya ve Okyanus Ötesine çevirmemiz gerekir…
Sözde Ermeni Soykırım kampanyalarına destek veren Aydınlar(!) hain değillerse, gafildirler… Bu kampanyaların hedefi bellidir….
Hedef; Türk Milletini suçluluk kompleksine sokarak, bilahare gelecek, “Soykırımı Tanıma”, “Maddi Tazminat” ve “Toprak Talebi” gibi isteklere uygun bir zemin hazırlamak…
Dileğim, bu kampanyalara destek verenlerden iyi niyetli olanlar varsa bu oyunu biran önce görmeleri ve bir daha emperyalizmin oyununa gelmemeleri…
SONSÖZ
Eğer bu Aydınlar (!) zerre kadar iyi niyetli iseler; Gözlerimizin önünde 1992 yılında yaşanan HOCALI katliamına da tepki göstersinler… Ermeni Aydınlarını etkileyebiliyorlarsa, HOCALI SOYKIRIMINI ve ASALA TERÖRÜNÜ telin için imza kampanyası düzenlenmesini sağlasınlar….
1915’de şehit edilen Türkler’den; haksız yere idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’den, Urfa Mutasarrıfı Nusret Beyden; ERMENİ Çeteleri tarafından şehit edilen ve şimdi Refahiye’deki bir Cami avlusunda onlara tiksinerek bakan Büyük Dedem Yüzbaşı Ali Fevzi Bey’den ; Ermeni Çetecilerinin katlettiği Talat, Cemal ve Sait Halim Paşalardan; ASALA terörüne kurban edilen Diplomatlarımızdan da ruhlarını incittikleri için özür dilesinler…
Ve… Bu olayların en büyük sorumlusunun Emperyalist ülkeler olduğu gerçeğini haykırsınlar…
Bunları yapmadıkları sürece, tarih onların boynuna silinmez bir yafta asacaktır: VATAN HAİNİ-EMPERYALİZMİN UŞAĞI