Ben hep ötekiydim!
"Sahipsizim, açım, yorgunum, üşüyorum...
Alışık olmadığım sokaklarda günlerden beri hayata tutunmaya çalışıyorum. Biraz yiyecek alabilmek için bana benzeyenlerin yanlarına yaklaşıyorum. Öfkeli hırçın bakışlarından tedirgin oluyor, kuyruğum bacaklarımın arasında oradan uzaklaşıyorum.
Farklı bir yaratık yaklaşıyor. Korksam da bakışlarını ve getirdiği yiyeceği görünce rahatlıyorum. Minnettar bakışlarla selamlıyor, karnımı doyurma umuduyla yemeğe uzanıyorum. Ağzıma bir lokma almadan bana benzeyenlerin parçalayacakmış gibi bana doğru koştuğunu görüyorum…
Oradan uzaklaşıyorum, yemek getiren de peşimde. Biraz ileride bana yiyecek veriyor. Ötekiler öyle korkunç bakıyorlar ki, yemeğe uzanamıyorum…
Ben, kırmızı kopuk tasmalı kara köpek… Oysa yaz ne güzel başlamıştı yaz. Yaz bitince sokağa saldılar. İhtiyaçları hevesleri kalmamıştı.
Sahipsizim, açım, yorgunum, üşüyorum…”
* * *
"Ben her zaman ötekiydim!
Onun tedirgin ürkek bakışlarında kendimi gördüm.
İlkini 28 Şubat sürecinde İmam Hatip Lisesi'nde okurken başörtüsüyle okula giremeyerek yaşadım. İkincisini üniversite tercihlerinde bana biçilen rolü kabul etmeyince yaşadım. Ailem İlahiyat diyordu, ben Sosyoloji'yi seçtim…
Beşi kız altı çocuklu bir ailenin üçüncü kız çocuğu olarak dünyaya geldim. Doğduğum yerde kız çocuklarına ne isteyip istemedikleri sorulmazdı. İlkokuldan sonra ya Kur’an kursuna ya da halk eğitimin açtığı kurslara gönderilirdi.
İstanbul’a yerleşmiş olmamız da bu gerçeği değiştirmedi. Benden büyük iki ablam, ilkokuldan sonra Kur’an kursuna gönderildi. Hafız olduktan sonra da küçük yaşta evlendirildiler.
İlkokulu bitirdiğimde babam, ‘Kızım seni ortaokula göndereyim mi?’ diye sordu. Ablalarıma böyle bir soru sorumadığı için çok şaşırmıştım. ‘Hayır, baba beni Kur’an kursuna gönder.’ dedim. Ablalarımın gittiği cemaate ait kursa gitmek istediğimi söyledim.
İkinci yıl cemaatin kursundan ayrılarak Diyanet'in kursuna devam ettim. İki yıl da burada Kur’an eğitimi alarak hem hafız oldum, hem de ortaokul diplomamı aldım. İmam Hatip lisesine devam ederken 28 Şubat sürecini yaşadım. Başörtümün üzerine peruk takarak okula gitmek mecbur bırakıldım...
Üniversite sonrası devlet kurumlarında çalışırken de başörtüsü yüzünden yadırgandım. Her zaman ‘öteki’ olduğumu fazlasıyla hissettim.
2013 yılında Gezi Parkı olayları sırasında iktidar yanlıları ‘Camiye ayakkabıyla girdiler, camide içki içtiler.’ deyince eylemlere sıcak bakmamama rağmen, olayların bizzat içinde olan ve daha sonra camiye sığındıklarını öğrendiğim arkadaşlarıma iddiaların doğru olup olmadığını sordum. İddia edilenlerin kesinlikle doğru olmadığını söylediler.
Dindar biri kendisi gibi düşünmeyenleri, yasal haklarını kullanarak protesto eyleminde bulunanları küçük düşürmek için toplumun sinir uçlarına dokunacak şekilde iftira atar mıydı? Üçüncü kırılmayı da o zaman yaşadım ve haksızlığa karşı durduğum için kendi mahallemdekiler tarafından da ‘öteki’ sayıldım.”
* * *
Başkalarını karalayarak, iftira atarak görünür olmaya çalışan hasta ruhlu zavallı birkaç kişinin itici davranışları, kabul etmeyen bakışları, dedikodu ve iftirasından fazlasıyla sıkıldım. Günlük hayatta bana selam dahi veremeyecek bu insanlarla aynı çatı altında daha fazla kalmayı kendime saygısızlık olarak görüyorum. Bu nedenle maddi ve manevi hiçbir karşılık beklemeden canla başla çalıştığım bu organizasyondan ayrılıyorum.
Birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum abilerim, ablalarım ve kardeşlerimin yeri kalbimde bâkidir...
* * *
"Bazen ne umutlarla, nasıl bir heyecanla geldiğimi düşünüyor ve şimdiye bakıyorum. Yağmur kar demeden koşuşturduğumuz, her yere ulaşmaya çalıştığımız o günleri hatırlıyor, hüzünleniyorum. Boş laftan başka katkısı olmayan birilerinin yanlış davranışlarını dillendiren arkadaşlarımızı dışladığını görüyorum. Umudumu korumak istiyorum ama hiç heyecanım kalmadı. Ne yapacağımı bilemiyorum…”
Boynundaki tasma çıkmış olsa da fark etmez. Kendisi biliyor kırmızı kopuk tasmalı kara köpek olduğunu. Döşündeki kitabe gibi tasması kimliğine dönüşmüş!
İlkel beyin kendi çıkarlarını korumaya programlanmıştır değil mi?(!) Menfaatine zarar verecekleri yanına yaklaştırır mı?
Sahipsizim, açım, yorgunum, üşüyorum..."
Ben her zaman ötekiydim!
Ben hep ötekiydim!