Türk şiirinde çok sevdiğim bir dize var: “Bizim gibi millet görülmemiştir.” Cahit Külebi’nin kaleminden çıkmıştır. Şöyle bir dörtlük içinde yer almıştır:
Davranı da deli gönül davranı
Kemal Paşa dinlemiyor fermanı
Anası, bacısı, kızı, kızanı
Bizim gibi millet görülmemiştir.
Keşke ben de bu dizeyi bu güzel anlamı biçiminde dile getirebilseydim. Pazar günü Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu televizyona çıkacaktı. Ben bir başka kanala baktığım için ve o TV da sunucu bayana öfkeli olduğum için tartışmayı kaçırdım. Feyzioğlu yayını terk etmiş.
Ben bu yazımda yayının ya da sunucunun kalitesinden söz edecek değilim. Hatta Metin Feyzioğl’yu yüceltici, bir başkasını alçaltıcı laf da etmeyeceğim. Olaya izleyiciler açısından bakmak istiyorum. Buradan “Bizim gibi millet görülmemiştir” görüşüne gidebilir miyiz, onu deneyeceğim.
Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun yayını terk ettiğini bildiren gazete haberinin altına pek çok izleyici yorumlar yazmış. İşte ben bu yorumlar üzerinden bir şeyler söylemeye çalışacağım. Televizyonda yayını izleyenlerden biri diyor ki:
“PROGRAMI İZLEDİM...SAYIN FEYZİOĞLU, YERDEN GÖĞE HAKLI.....DOĞRUSUNU YAPTI.....!!!!!”
Bir başka izleyici bunun tam tamına zıddı görüş belirtiyor. O izleyici de şöyle diyor:
“Bir milyon dolar olaydı kalırdı, testereci katilin, basının avukatı”
İşte benim şaştığıma ve “Bizim gibi millet görülmemiştir” dediğime sebep budur.
Arkadaşlar! Kanım donuyor... Aynı programı izleyen iki kişi arasında böylesine bir zıtlık. Ve bu zıt kardeşlerden oluşan insan topuluğun ortak adı “Türk Milleti”. Hangi akla sığar bu. Düşünen bir kişi “Aptal bir dostum olacağına akıllı bin düşmanım olsun...” demiş mi?
Zır delinin biri sevdiği kızı testereyle parça parça kesti. Olay ortaya çıkınca ve adliyeye yansıyınca avukatı olarak Metin Feyzioğlu’nun adı öne geldi... Ancak Metin Feyzioğlu katilin avukatlığı olayına, yani Münevver kızımızı testereyle kesen caninin avukatlığı konusuna açıklık getirdi. Ortada bir milyon dolar filan da yok. Külliyen yalan. Ve o serseri cehennemi boyladı. Ortalıkta bir dedikodu dolaşıyor. Sen işittiğin her şeye inanmayacak feraseti taşımak zorundasın. Çünkü hangi partiden, hangi görüşten olursan ol, önce insansın.
Feyzioğlu ülke çapında bütün avukatların üyesi bulunduğu örgütün başkanı. Böyle bir yamukluk etmiş olsa bugüne kadar bir tek avukat bunu dillendirmez mi? Arkadaşım!.. Hiç olmazsa yanlışın üzerinde oturduğunu buradan fark et de uyan.
Bir kimseyi beğenmiyor olabiliriz. Onun görüşlerine tamamıyla aykırı görüşe de sahip olabiliriz. Ancak o kimseyi eleştirirken iftiraya, yalana, dolana başvurmaya kalkışırsak tepemizde oturan birinin düştüğü duruma düşeriz.
Hangi durumdur o? İki yıl önce ona “Belinden üst yanı çıplak yetmiş seksen erkek başörtülü bir bacımızı taciz etti” dediler. Ortalıkta o günden bu yana bu söyleminin yalan olduğu ortaya çıktı. Haberi yazanlar bile pişmanlık bildirdiler. Ancak saygı değer büyüğümüz iki yıldır “Başörtülü bacıma yetmiş seksen belinden üst yanı çıplak adam...” lafıyla yatıp bu lafla kalkıyor. Ve bunu ömrü oldukça sürdüreceğe de benziyor.
Sürdürecek oluşunun işareti de şu: Konuyu ne zaman açsa ortalık alkıştan yıkılıyor.
Kısacası “körlerle sağırlar birbirini ağırlar” oluyorlar. Biz akıl çizgisinden ayrılmayalım.