Bizim yörede...

Bahri YILDIZBAŞ

Suların toprağı oyup, altında oluşturduğu hazineye; KENDAL (eşik),

Suyun derinlere doğru dönmesine; 

BURĞAN (girdap), 

Aptal olana; PELO,

Salak olana; GEJO,

Sefih olana; BELENGAZ, 

Bahçe su kabına; DESDİ (testi), 

Doğu'ya; DOĞİ,

Batıya; BATİ,

Muharrrem'e; MEHRO,

Mustafa’ya; MISDO,

Kel'e; KEÇEL,

Ahır'a; AĞUR,

Sürülmüş tarlaya; ŞOĞUM,

Tarlada yürüyene; ŞILLIK ATMA derler.

Atalarımız ve ata olacaklar, bu yöre ağızlarını (Vanlıca veya şive) çok güzel sözlerle anlatmışlar ve anlatırlar.

“Vile Mehro, sen özün kendal zannedisen?”

“Gala gala, senın desdan galmişığ he.” 

“Vile doği ile batiyi bilmiyi, gelip çay istiyi.” 

“Sen nere, keçel Mısdonun ağuri nere?”

“Düz yolda yürüyemiyi, galdi şoğumda şıllık ata.” 

Yörelerimizin ağızları, dilleri, şiveleri, lehçeleri öylesine anlamlı ki. Güldürdükleri gibi düşündürür, ağlatır ve hayaller kurdururlar. Anadolu’muz ile Trakya’mız ve insanlarımız çok ğoşdur (hoştur). 

Yıllar önce, Bodrum’un Yalı Çiftliği köyüne, hakiki organik; süt, yumurta, tavuk, meyve ve sebze almaya gitmiştik. Gezerken, sevimli bir teyze ile amcayı bahçelerinde çalışırken görmüş ve araçla arka yoldan dolanıp, yanlarına gitmek istemiştik. Avludaki masanın üzerinde meyveler ve sebzeler ganimet. Avluda kimse olmayınca, ben “Amca, burada kimse yok, bahçeye gelebilir miyiz?” diye seslenince, “Len behçe niye gelcen, oturan orda yen garii. Ben gelcen.” 

Biraz sonra, dünya güzeli bir teyze gelmişti ve “Hoş gelen, yin gari, ne istiyonuz bari. Oradan bağırin ‘emce’ ben nolan garii.”

Bin bir sohbet, nezaket, iltifat, ikramlar ile arkadaş, daha sonraki yıllarda dost olmuştuk. Her gidişimizde bize çok hürmet ediyor, yediklerimizin değil, sadece yımırtalarının parasını alıyorlardı, 85 yaşlarındaki güneş gibi o iki insan. 

Bir gün, "Ayşe teyze artık gelmeyeceğiz, para almıyorsunuz ve rahatsız oluyoruz.” dediğimde, “Len mudur, tevuğların yımırtlemasının paralarini alim ya. Anen erkadaşım, siz evlet olduz bene.” 

Mekanlarınız cennet oldun ceylan gözlü ve açık sözlü Ayşe teyzem ile “Ben karaşmen, Eşe bili.” söyleyen güzel insan Mustafa amca; IŞIKLARDA UYUYUN...

“Heg edin yesin, içsin garii. Heg etmiyen ölsin garii.” demişlerdi. 

Ayşe teyze, Mustafa amca ve Van’ın atalarının söylediklerinin özeti gibi; “Bu ülkeyi hak edenler yaşasın ve hakkını verenler yönetsin.” Amin. 

Yeni haftalara ve hak edenlere selam olsun...