Mazbatasını aldıktan sonra mültecilere belediyeden yapılan yardımları keseceğini belirten başkan Tanju Özcan, Türkiye’nin gündemine oturdu.
İlgili ilgisiz herkes özellikle sosyal medyada görüş açıklama yarışına girdi.
Mülteciler konusuyla ilgili fikir beyan etmeden önce acaba halk ne düşünüyor diye 17 Nisan 2019 Çarşamba günü yine şehrin cadde ve meydanlarındaydık.
Doğrusunu söylemek gerekirse benim için de sürpriz sonuçlar çıktı. Bu kadar ezici bir çoğunlukla mültecilere karşı antipati çıkacağını tahmin etmemiştim.
Anketimizde, Ülkelerine dönmeli diyenler yüzde 63,3 gibi yüksek bir oranda çıkmıştır. Yardımlar kesilmeli diyenler yüzde 10,8, Huzurumuzu kaçırdılar diyenler yüzde 11,7 olmuştur. Çoğu zengin ihtiyacı yok diyenlerle, olumsuz cevapların toplamı yüzde 90,9'a ulaşmıştır.
Dikkati çeken bir diğer tespit de, fikrim yok diyenler 1,9 gibi düşük orandadır. Bir çok konuda fikir beyan etmek istemeyen halk bu konuda sözünü sakınmamıştır.
Bütün bunlar önemli tespitlerdir. Burada şunu açıkça görüyoruz, mülteci sorunu Tanju Özcan’ın seçim vaatlerinin uygulamasıyla ortaya çıkmış bir sorun değildir. Yüzde 9'luk bir taraftar olsa da büyük oranda bir direnç ortaya çıktığı görülüyor. Bu sorun artık yerelin değil ülkenin sorunu haline gelmiştir.
Neler yapılabilir? Açıkçası bu saatten sonra köklü çözüm üretmek de zor. Bu insanları bu günden yarına kapı dışarı edemezsin. Kamplara toplayamazsın, başka ülkelere de gönderemezsin. Tek seçenek görülüyor, geldikleri ülkelerde savaşın bitmesi ve ülkelerine dönmeleri.
Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde milyonlarca mülteci sığındıkları ülkede o ülkenin vatandaşı gibi hareket özgürlüğüne sahip değildir. 1948 Yılında İsrail’in kurulmasıyla topraklarını terk eden Filistinlilerin bir kısmı, bu gün Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Ürdün ve Suriye'deki 61 mülteci kampında (3,8 milyonu) iskan ediliyor. Bunlar da Müslüman ülke hem de aynı dili konuşuyor kültürleri aynı, ortak geleneklere sahipler, buna rağmen ensar-muhacir söylemleriyle değil, mültecilik hak ve sorumluluklarını uygulayarak hem mültecileri hem de kendi halkının emniyet ve güvenliğini koruma altına almıştır. Bizim de bu gelenleri mülteci kamplarına almamız gerekirdi. Emevi camiinde Cuma namazı kılma hayali bu günkü karmaşık sorunu büyütmüştür.
Bu gün karşı karşıya kaldığımız ekonomik sorunun temelinde AKP hükümetinin yanlış Suriye ve göçmen politikası vardır. İşsizlik resmi rakamlara göre yüzde 14, gençlerde yüzde 26,7, Mültecilere harcandığı açıklanan 35 milyar dolar ile kaç milyon işsize iş kurulurdu?
Enflasyon yine resmi rakamlara göre yüzde 21 gerçekte çok daha fazla, döviz yine tırmanışta, üstüne üstlük ülkeyi yönetenler gerilim siyaseti üzerine oturttuğu politikalarını seçimden sonra da sürdürüyor.
Göçmenler giderek antipati topluyorlar, yakın zamanda toplumsal tepkiler çoğalabilir, gösteriler, şiddet eylemleri vs hareketleri toplumun huzurunu kaçıracak boyutlara ulaşabilir.
Umarım yaptığımız çalışmanın sonucu ilgilileri uyandırır da sorunun daha karmaşık hale gelmesini önleyecek tedbirleri alırlar.
Başka Türkiye yok, Türk’ün Türk’ten başka dostu da yoktur.