Keşke dilimiz Lal olsaydı, kalemimiz kırılsaydı Devlet Bahçeli' lehine tek satır yazı yazmasaydık.
Başbuğ Alparslan Türkeş'in vefatından sonra hangi akla hizmet edip Peşine takılıp gittiysek yazıklar olsun bize..
Demek ki insanların yüzüne bakıp ceketini iliklemesine bakıp ve sessizliğine inanıp
arkasına düşmemek gerekiyormuş...
Evet,hepimiz sucluyuz itiraf ediyorum.
Úç dört defa seçim.kaybetmesine ragmen yaptığımız kongrelerde ondan başka adam kalmamış gibi yine onu seçtiğimiz için hepimiz Suçluyuz.
Başbuğ'un emanetlerine sahip çıkmadığı halde sessiz kalıp sustuğumuz için hepimiz Suçluyuz..
Ülkücüleri birbirine düşürüp birbiriyle kavga ettirecek kadar hasım haline getirdiği halde tepkisiz kaldığımız için hepimiz Suçluyuz..
7 Haziran seçimlerinden sonra milli bir hükümet modeli kurmak imkanı varken ülkeyi yeniden seçime götürüp MHP'nin oylarını düşürmesine seyirci kaldığımız için hepimiz Suçluyuz...
Çünkü" Lider ne yaparsa doğrudur " sözü yüzünden bugün bahtığımız kararmış Hilalimiz boynunu bükmüş yıldızımız yere düşmüştür..
Milliyetçi ve Ülkücüler Tuğunu temsil edecek ehliyet ve Liyakat sahibi bir genel başkanı seçemediği için ilahi gazaba uğramış, Tayyip Erdoğan gibi bir siyasetçinin peşine düşmüştür...
Başımıza Ateş yagsa her şeye müstahak olduk biz.
Ne aklımızı kullandık ne yüreğimizi....
Az bile çektiğimiz çileler....