Size bir öykü anlatayım mı?
İki çocuk sokakta oynarken düşmüş, eli, yüzü, dizleri kan içinde koşarak eve gitmişler. Onları o halde gören dedeleri hemen içeriden bir yara merhemi kapmış gelmiş. Merhem bitmek üzere, azıcık kalmış içinde. Çocuklardan biri daha çok yaralı bereli, diğeri ise o kadar değil. Fakat dede daha az yaralısına başlamış kremi sürmeye. Fakat belki ikinci çocuğa yetmeyecek krem...
Çocukların çığrışmasına merakla durup seyreden biri dedeye sormuş "Öbür çocuk daha yaralı, kremin az. Neden ondan sürmeye başlamadın?" Dede bir yandan kremi sürmeye devam ederken yanıtlamış "Bu" demiş "Ev yemişi, çok yaralısı da dağ yemişi... ondan" Yani yaralı olan kızının, az yaralısı oğlunun çocuğu imiş...
Öykü burada bitmiş mi?.. Bence bitmemiş.
Gerisini ben anlatayım mı?..
Yıllar geçmiş, dede yaşlanmış. Elden ayaktan düşmüş. Bir süre sonra da yatalak olmuş. Nene de rahmetli olduğundan ona kim bakmış dersiniz ölene kadar güller gibi... misler gibi... ev yemişinin babası yani oğlu mu, yoksa dağ yemişinin anası, yani kızı mı?
Elbette kızı... yaaa...
Daha dün İzmir'de on yedi yaşında, beş aylık hamile, gencecik bir kadın imam nikahlı eşi tarafından öldürüldü defalarca bıçaklanarak.
Sebebi ne olursa olsun, Allah'ın verdiği canı almayı nasıl kendine hak görebiliyorlar. Yürümüyorsa ayrılırsın olur-biter... çözemiyorsan hukuk var...
İki ayda 56 kadın katledildi bu ülkede. Hâl böyle iken doğru dürüst bile uygulanmayan İstanbul sözleşmesi'nden çıkılıyor...
Kim bu öldürenler kocamız, babamız, abimiz...
Ya öldürülenler... eşi, çocuğu,annesi, kardeşi...
Anneler oğullarınızı yetiştirirken ne olur kızlarınızdan üstün tutmayın. İlk iş bizde annelerde başlıyor.
Erkekler... ananıza, bacınıza, eşinize sahip çıkın. Koruyun, kollayın...
Unutmayın ki kadın yaşarsa yaşatır!...