2022 yılında ülkemizin birinci meselesi ekonomi ve hayat pahalılığı. Bu mesele can yakan, umutlarımızı ve hayallerimizi dahi yok eden bir boyuta geldi.
Sorunun çözülmesi ve yaşama sevincimizi geri kazanabilmemiz için, ekonomi yönetiminin halkı bu meseleyi çözeceğine inandırması çok önemli. İçinde bulunduğumuz savrulmayı durduracak dirayetli bir yönetim algısı oluşturması gerekli.
Seçim sonuçları da buna bağlı ama daha da önemlisi milyonlarca insanın geçim sorunu da ekonomi yönetimine güven duygusuyla doğrudan bağlantılı.
* * *
EKONOMİYİ YÖNETENLER NE DEDİ?
Şimdi dört resmî açıklamaya bakalım:
· AKP Genel Başkanı ve CB Tayyip Erdoğan, 2021 yılının son günü önceki beyanlarına benzer sözler söyledi: Yaşanan ekonomik krizin kaynağının "dış mihraklar" olduğunu dile getiren Erdoğan, "Döviz kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar ama başaramayacaklar. Bizim silahımız daha güçlü, bizim silahımız Nas" dedi.
Yani “Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak ‘nas’lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” diye söylediklerini tekrarlamış oldu.
Erdoğan “Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefi konusunda kararlı olduklarını” da vurguladı.
· T.C. Merkez Bankası, 2022 yılı Para ve Kur Politikası metninde, enflasyon hedefini yüzde 5 olarak açıkladı.
· Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, "Kurun bu seviyelerde devam ettiği ortamda fiyat düzeltmelerinin etkisiyle Ocak ayında eksi enflasyon bekliyorum” dedi.
Prof. Dr. Göksel Aşan bu açıklamasında “Tasarruf sahipleri Ocak'taki negatif enflasyonu da dikkate almasınlar, o da baz etkisiyle olacaktır” demiş. Bu tahmini yaparken Aralık’taki çok yüksek fiyat artışlarından bir kısmının geri alınacağı varsayımına dayandığı anlaşılıyor.
CB Finans Ofisi Başkanı 2022 enflasyon tahminini, “Büyük ihtimalle yüzde 15-18 arasında tamamlayacağız” diye açıkladı.
· Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “gözlerimin ışıltısına bak” tarzı konuşmalarını, rakam vermeden yaptığı açıklamalarını kimse ciddiye almıyor. Çünkü halka bilerek yalan söylediği anlaşıldı:
Bakan, 20 Aralık operasyonunda “devlet olarak hiç müdahale yapmadıklarını, kurdaki düşüşün yerleşiklerin satışıyla gerçekleştiğini” söyledi.
Oysaki, devletin 19,1 Milyar dolarlık döviz satarak müdahale yaptığı, buna karşılık vatandaşların ve şirketlerin bankalardaki döviz hesaplarında hiç eksilme olmadığı ortaya çıktı.
* * *
RESMİ HEDEF- HALKIN BEKLENTİSİ
CB Erdoğan’ın faiz indirim gerekçesi olarak “Nas” veya İslami hükümleri gösterdiği her konuşmasından sonra kurların yükseldiğini, TL’nin değer kaybettiğini biliyoruz.
R.T.Erdoğan bu tür konuşmalar yaparak, 20 Aralık 2021 operasyonu ile 18 TL’den 11 TL’nin altına kadar düşen doların halen geldiği 13,3 TL seviyesinde tutulamayacağı ve kurların tekrar yükseleceği kanaatini beslemektedir.
Yılın ilk günü sanayi ve ticarethanelerde kullanılan elektriğe yüzde 130, doğalgaza yüzde 50, kur düşmesine rağmenakaryakıta ve ulaşıma fahiş fiyat artışları yapıldı. Bir de devletin her türlü vergi vd gelirlerine, yeniden değerleme oranıolarak belirlenen, yüzde 36 mertebesinde yapılan zamlar devreye girdi. Bunlar her şeyin fiyatına yansıyacak.
Bu durumda resmî enflasyon hedef ve tahminlerinin tutması mümkün değil. Çünkü sadece enerji ve ulaşımdaki artışlar yansısa bile enflasyon açıklanan hedefleri çok aşar. Böylesine hayatın gerçeğinden kopuk hedef ve tahminler en fazla bir temenni sayılabilir.
* * *
YAPTIKLARI VE YAPABİLECEKLERİ BELLİ
Türkiye’de kişi başına milli gelir dolar bazında 2014’ten bu yana düşme eğiliminde. Kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) Cumhuriyet tarihinde ilk kez 7 yıl üst üste düşüş gösterdi.
IMF raporlarına göre, dünyada 2021’de 21. sıraya düşecek olan Türkiye 2022’de ise 22. sıraya kadar gerileyecek.
AKP ve R. Tayyip Erdoğan Cumhuriyet tarihimiz boyunca dünya ekonomisi içindeki payımızı en düşük seviyeye getirdi.
Ekonomi mevcut kadro tarafından, kötü yönetiliyor bile diyemem, yönetilemiyor.
CB Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefi” asla inandırıcı değil.
IMF’nin son tahminine göre, 2021’de Türkiye’nin GSYİH 796 milyar dolar olacak. Dünyanın 10. Büyük ekonomisi olan Güney Kore’nin GSYİH ise 1 trilyon 824 milyar.
Türkiye’yi G. Kore seviyesine getirmek için, G. Kore’nin yerinde sayması şartıyla, 2,3 kat büyütmek gerekiyor.
Yedi senedir ülkeyi küçülten bir yönetimin hangi mucizevi çözümle 21. sıradan 10. sıraya çıkartacağını merak dahi etmiyoruz. Çünkü bu temenni bile sayılamayacak bir fantezi. Bu tür sözler sadece hayal satmaya yarayan birer propaganda cümlesiolarak görülüyor.
Zaten AKP iktidarlarının ikinci yarısında 5 yıllık Kalkınma Planları, Orta Vadeli Planlar ve Yıllık Planlarda belirledikleri hedeflerin yanına bile yaklaşılamadı. Daha iyi anlatabilmek için (2013’te kabul edilen) 10. Kalkınma Planında ortaya konan 2023 yılı hedeflerini hatırlamak yeterli. GSYİH: 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelir: 25 bin dolar ve işsizlik: Yüzde 5.
Konulan hedefler cennet ama gerçekleşme felaket.
Olguyu iyileştiremeyince, algıyı değiştirmeye çalışan bu iktidara nasıl inanalım?
Artık açıkça belli oldu: Bunların bu kadar büyük sorunların üstesinden gelmesi mümkün değil!