Gündem her hafta değişiyor...
Geçen hafta sanki Üçüncü Dünya Savaşı başlamış gibi Ankara’da gürültü koparıldı.
Bu hafta her saniye yeni bir yalan makinesine bağlı gündem oluşabilir. Şimdilik beklemedeyiz.
Ne yazık ki gerçek sorunları konuşan yok ya da çok az...
Kış kapıya dayandı. Ekonomik hayat felç...
Milyonlarca insanımız işsiz ve aşsız...
Üretim sahaları kapanıyor...
Topraklar neredeyse çoraklaşmış...
Çiftçi perişan. Esnaf çoğu zaman siftah yapmadan dükkanını kapatıyor...
Çalışma imkanı bulanlar huzurlu değil...
Milyonlarca çalışan insan asgari ücret ile maaş alıyor...
30 Gün çalışarak ay sonunu bekleyen binlerce insan maaş alamıyor...
Açlık sınırında yüz binlerce insanımız var...
Yirmi milyona yakın insanımız yoksullukla mücadele ediyor...
Bazı hesaplara göre 15 milyon işsiz var ülkemizde...
Yüz binlerce üniversite mezunu genç işsiz..
Kız ve erkek gençlerin yaklaşık yüzde 75'i Türkiye’de yaşamak istemiyor. Fert başına düştüğü söylenen milli gelir her geçen gün hayali rakamları dahi aşağıya doğru yol alıyor...
Büyük-küçük şehirlerimizde, köylerimizde kuraklık nedeniyle susuzluk kapımızda. Ekilmeyen ya da ekilemeyen milyonlarca dönüm toprak boş. Dışarıdan ithal etmediğimiz hemen hemen hiç bir gıda maddesi yok. Samanı dahi dışarıdan ithal eder hale geldik!
Bir millet vekilinin "Yerli tohuma dönelim. Sağlıklı gıda maddeleri üretelim" önergesi TBMM’inden onay alamıyor. Bu önergeye "YERLİ VE MİLLİ" olduklarını söyleyenler 'red' oyu veriyorlar!
Türkistan’da büyük insanlık dramı yaşanıyor.
Türkistanlı kadınlar zorla kahpe Çinliler'le yaşamaya zorlanıyor.
Çocuklar toplama kamplarına alınıyor...
Yüzlerce Türk idam ediliyor.
Binlerce Türk Nazi Kamplarında her türlü işkenceye zulme maruz bırakılıyor.
Üstelik çocuklar analarının-babalarının ellerinden zorla alınıyor. Kamplara konuluyor.
Burada yaşayan soydaşlarımıza akıl almaz işkenceler yapılıyor.
Bu olaylar karşısında İnsanlık susuyor.
Ne yazık ki Ankara’daki siyasetçiler de aynen insanlık gibi susuyor.
Türk Milliyetçisi; Ülkücü, Turancı olduğunu zannettiğimiz siyasi partiler de aynen dünya insanlığı gibi susuyor...
Eğitimden sağlığa kadar her alanda sorunlar çığ gibi büyüdü.
Geçen hafta hukukçu bir arkadaşımız Yalova Adliye Sarayı'ndan aynen şu sözleri yazdı. "EY ADALET NEREDESİN?" Hak –hukuk sokaklarda aranıyor.Haksızlık diz boyu. Binlerce suçsuz insan zindanlarda adalet arıyor. Fakirler suç işlemişse kanun acımasızca uygulanıyor, aynı suçu yandaşlar ya da zenginler işlemişse yasalar onlara uygulanmıyor.
Vergi sistemimizde dahi adalet yok. En fakir ile en zengin arasında tam yüz kat fark var.
Dış politikamız yanlış kararlar neticesinde çökmüş. Sorunsuz hiçbir komşumuz kalmadı.
O kadar çok çözülmesi gereken sorunumuz var ki yazmaya kalksak her bir mesele onlarca kitap olur.
Bütün bunlara rağmen Ankara’daki siyasi iktidar ve diğer muhalefet partileri günlük ucuz ve basit meselelerle halkı oyalıyorlar.Artık bu anlayışa Millet olarak hep birlikte "DUR" demenin tam sırası. Siyasilere gerekli tepkiyi göstermezsek, aynı yolda yürümeye devam edecekler.
Fert olarak diyorum ki:
Artık yeter.
Ya adam gibi ülkemizin sorunlarıyla uğraşın ya da başımızdan def olup gidin.
Böyle siyaset olmaz.
Yalan üzerine inşa ettiğiniz bina çöktü.
Çöken binanın altında sadece siz kalsanız neyse,sizinle birlikte millette enkazın altında kalacak.kaldı da..
Siyasetçilerin inandırıcılığı kalmadı.
Bu kahpe düzenin çarkları arasında ezilen büyük çoğunluğun benim gibi düşündüğünü biliyorum ve diyorum ki; Daha fazla ülkemize zarar vermeden tasınızı tarağınızı alın ve nereye gitmek istiyorsanız oraya gidiniz...
Samimi ve gerçek vatan evlatları;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti, onun ilkeleriyle kurtaracak güce ve asilliğe sahiptir. Size mahkum değiliz...