İsveç Kraliyet Bilim Akademisi’nin Nobel Kimya Ödülü’ne layık gördüğü Prof. Dr. Aziz Sancar, kendisini Nobel’e götüren sürecin temel harcının ABD’de değil, Türkiye’de atıldığını belirtti.
Halen Chapel Hill kasabasındaki Kuzey Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü’nde çalışmalarını sürdüren Sancar’ın Nobel’e giden hayat hikâyesi oldukça ilginç kesitler taşıyor. Hasar gören DNA’nın onarımıyla ilgili mekanizmaları ortaya çıkaran çalışmasıyla bu büyük ödüle layık görülen 69 yaşındaki Sancar, “Sağ olsunlar, annem-babam okumaya büyük önem verirdi” diyerek ailesini hürmetle anıyor. Bilimsel araştırmalar yapmaya daha İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeyken merak saldığını söyleyen ve doktora için 1977’de yurtdışına giden Sancar’a göre, kendisini Nobel’e götüren sürecin temelleri buna rağmen aslında ABD’de değil, Türkiye’de atıldı. Sancar, bunu şu sözlerle dile getiriyor:
‘TEMELİ VEREN TÜRKİYE’
“Biz genelde memleketimizi tenkit etmeyi severiz. Fakat bizim memlekette çok güzel bir eğitim var. Türkiye’de ilkokulumuz, ortaokulumuz, lisemiz, üniversitelerimiz bedavadır. Bana bu imkânlar sağlandı. Türkiye’de üniversitede okurken, orada gördüğüm eğitim, buradaki üniversitelerin seviyesindeydi. Türkiye bizlere çok güzel eğitim sağlıyor. Bunu Amerika’da yapamazsınız. O bakımdan ben bu ödülü memleketime ve Cumhuriyet devrinin başlattığı eğitime borçluyum. Ben buraya geldim başarılı oldum ama bana bu temeli veren Türkiye’deki eğitimdi. Ben buraya 1974’te geldim, o geldiğim dönemde Türkiye’nin bugünkü imkânları yoktu. Fakat Türkiye beni hazırlamıştı. Buraya geldiğimde araştırma yapabilecek düzeydim.”
‘GENÇLER, ÜLKENİZE DÖNÜN’
Genç beyinlere “hiç yılmamaları” tavsiyesinde bulunan Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dış ülkelere gitsinler, oraları görsünler, çalışsınlar fakat benim yaptığımı yapmasınlar. Türkiye’ye dönsünler. Ben dönemezdim. Askerliği yaptıktan sonra Dicle Üniversitesi’nde bir hekimle görüştüm, oradaki imkânlara baktım, sadece Dicle Üniversitesi’nde değil Hacettepe’de bile, o dönem istediğim araştırmaları yapamazdım. O nedenle dönmedim. Ama şimdi Türkiye çok değişti. Tavsiyem, evet buraya gelin, burayı görün ama sonra Türkiye’ye dönün.”
‘TÜRKİYE 10 YILDA AVRUPA’YI YAKALAR’
Türkİye’de çok yetenekli bilim insanları bulunduğuna işaret eden, Avrupa ve Amerika’da başka çok başarılı, pırıl pırıl Türk bilim insanları da bulunduğunu belirten Prof. Dr. Aziz Sancar, şöyle konuşuyor: “Türkiye devleti bilime büyük yatırım yapıyor. O bakımdan ben ümitliyim. Gelecek 10 yıl içinde sanırım Avrupa düzeyine yakın oluruz. Amerika’da Nobel ödülü alabilecek düzeyde araştırmalar yapan insanlarımız var. İnşallah onlar da kazanırlar. Ümitliyim, inşallah başka Nobel ödülleri alanlarımız olur.”
‘KOCAM ABD İÇİN MÜTHİŞ ÖRNEK’
SANCAR’ın eşi Gwen Sancar ise, konuya bir göçmenin başarı hikâyesi olarak bakıyor. Gwen Sancar, “Eşimin başarısı, bu ülkeye gelen göçmenlerin ne yapabileceği, nasıl katkı sunabileceği noktasında müthiş bir örnek. Göçmenlerin ABD’de bilime, dünya bilimine katabileceklerini göstermek açısından bu büyük bir olay” diye yorumluyor.
‘TÜRK’ÜM O KADAR’
Kendisine birçok medya kuruluşundan ulaştıklarını ve bundan memnuniyet duyduğunu belirten Sancar, ancak bazı sorulardan ve sosyal medyada kökenine ilişkin yorumlardan rahatsızlık duyduğunu dile getirdi. İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin aradığını aktaran Sancar, “Sordukları ilk soru ‘Arap mısınız, kısmen mi Türk’sünüz’ oldu. ‘Arapça ve Kürtçe konuşmuyorum, ben Türk’üm’ dedim. Güneydoğulu olunca bundan kaçamıyorsunuz ama kendimi öyle biliyorum, BBC’ye de söyledim size de öyle söylüyorum” diye konuştu.
HOCA SAVUR’DA ZATEN EFSANE
Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Nobel Kimya Ödülü’nü kazanması memleketi, Mardin’in Savur ilçesinde büyük mutlulukla karşılandı. Savurlular şimdi “gurur kaynağımız” dedikleri Sancar’ı bağırlarına basmak için ağırlamayı bekliyor.
Mardin’in Savur ilçesi bayram yeri gibi. Prof. Dr. Aziz Sancar’ın 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü konuşuyor herkes; evde, çarşıda, kahvede. Tüm ilçe diyor ki, “Evladımız, kardeşimiz, arkadaşımızdır. Toprağımızın insanı, gurur kaynağımızdır.” Aziz Sancar’ı bağırlarına basmak için Savur’a bekliyorlar. Nobel alması hiçbirini şaşırtmamış. Ta, 40 yıl önce ilk görev yeri Savur’a bağlı Sürgücü Bucağı Sağlık Ocağı’nda çalışırken efsane olmuş. Malzeme yetersizliğine rağmen yaptığı ameliyatlarla çok hayat kurtarmış.
KİTAPLARI ODASINDA
Aziz Sancar’ın doğup büyüdüğü evdeyiz. Kuzeni HDP Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, adını Aziz Sancar’ın babasından alan yeğeni Abdülgani ve eşi Mehtap Sancar, kuzeni Emine Sancar ile çocukluk arkadaşları Nezir Yavuz, Muhsin Ayaz, komşusu Hamide Erol bizi sevinçle karşılıyorlar. Mardin taşından yapılmış evi, Aziz Sancar’ın babası Abdülgani Bey yapmış. Doğduğu ve ders çalıştığı odada ders kitapları duruyor. Hepsi, “Gurur duyuyoruz. Kürt, Türk, Arap fark etmez” deyince Abdülgani Sancar, duvardaki bayrağı işaret edip “Biz Türk’üz, anadilimiz Arapça” diyor.
Mithat Sancar, konuşuyor: “Savur’da Kürt-Arap ayrımı yoktur, Bajari-Gundi yani şehirli-köylü ayrımı vardır. Araplara Bajari denir. Ailemiz gibi Aziz Bey de Bajari yani şehirlidir. Araplar da Kürtlere Gundi yani köylü der.”
Aziz Sancar’ın etnik kimliğinin araştırılıp tartışılmasını ayıplıyor. “Aziz Bey duysa çok üzülür. Anadili Arapça olsa da toprağımızın insanı demek doğru olur. Zaten göç nedeniyle köylü-şehirli ayırımı da ortadan kalktı.”
GWEN, GÜVEN YENGE OLMUŞ
Orta yaş üstündeki Savurlular, Aziz Sancar’ın ortaokul ve lise yıllarından itibaren ne kadar çalışkan olduğunu anlatıyorlar. Bir kısmı, “O kadar çok ders çalışıp kitap okurdu ki gençliğini yaşayamadı” diyor. Savurspor’dan arkadaşı Edip Özsoy, “Hakiki kaleciydi. Pehlivan gibiydi. Televizyonda gördüm, yaşlanmıştı.” Kuzeni Emine Sancar ise “Güven Yenge (Aziz Sancar’ın ABD’li eşi Gwen’i kastediyor) bir gelişinde bize anlatmıştı. İlim, fen için çocuk istememiş. Bu yüzden çocukları olmamış.”
ÇALIŞKANA DOLAR FONU
Savurlular, gururla diyorlar ki, “Sancar, ünlü bir bilim adamı olsa da asla unutmadı halkını. Aslını inkâr etmedi.” Savur Lisesi’nde çalışkan öğrencilere dolar üzerinden fon ayırdığını söylüyorlar.
Komşusu Hamide Erol: “Aziz Bey’in adını duyunca heyecanlanmamak mümkün mü? Ben dâhil yüzlerce Savurluyu evinde tedavi etti, derdine derman oldu.”
‘AZİZ HEP ÇALIŞTI’
ARKADAŞLARINDAN Muhsin Ayaz anlatıyor: “Gençliğimizde biz eğlenirken Aziz uyku nedir bilmeden ders çalıştı. İstediği fakülteyi seçecek derecesi varken tıp tercih etti. Şimdi gurur duyuyoruz ama keşke Türkiye yetiştirdiği bu beyne sahip çıksaydı, ABD almasaydı. Neden aynı imkânlar Türkiye’de yok? Neyse ki bütün insanlığın derdi kansere karşı buluş yaptı. Bundan daha büyük hizmet, gurur ne olabilir?”
DEVLETE HER KADEMEDE HİZMET ETTİLER
Aziz Sancar’ın amcası, 1937’de Savur Belediye Başkanlığı da yapan Şevket Sancar, 1932’de genç Türkiye Cumhuriyeti zamanı, Almanya’dan ‘Savur Tayyaresi’ olarak bilinen savaş uçağı ‘Yunkers’lerden bir tane satın alıp THK’ya bağışlayanlar arasında.
Sancar’ın babası Abdülgani Sancar çiftçi. Annesi Meryem Sancar, ev kadını. 8 öz, üç üvey kardeş. Aziz Sancar, kardeşlerin 7’ncisi.
En büyük ağabeyi Kenan Sancar, 1985’te Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı, emekli tuğgeneral. Kurmay olmadığı halde Tuğgeneral olan ender albaylardan.
Ağabeyi Tahir Sancar, emekli Yarbay. Küçük kardeşi Hasan Sancar, makine mühendisi.
Ablaları Yıldız, Edibe, Seyran Sancar ev kadınları.
Ağabeyi Orhan Sancar, emekli işçi.
‘AZİZ YAKINDA KANSERE DE ÇARE BULUR’
MARDİNLİ Prof. Dr. Aziz Sancar'ın Nobel Ödülü'nü alması, İzmir'in Seferihisar İlçesi'nde yaşayan ağabeyi emekli Tuğgeneral Kenan Sancar'a da büyük sevinç yaşattı.Kenan Sancar (83) şunları anlattı:
"Ben subay olduktan sonra Aziz'i Ankara’ya yanıma aldım. İlkokul üçüncü sınıftan itibaren yanımda okudu. Ortaokul ve lise eğitimini tekrar Savur'da yaptı. Böyle bir başarı elde edeceği zaten belliydi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni dereceyle bitirdikten sonra Mardin'e döndü. Savur'un köyünde iki yıl sağlık ocağında doktorluk yaptı. Burada hasta köylüler için Kürtçe öğrendi."
‘ÖNCE REDDETTİ’
Yaklaşık iki yıl Mardin Savur'da kaldıktan sonra TÜBİTAK'ın bursuyla kardeşinin ABD'ye gittiğini anlatan Kenan Sancar, kardeşinin en son bir ay önce eşiyle Seferihisar'a yanına geldiğini de anlatan Kenan Sancar, o günkü sohbetlerini de şöyle anlattı:
"Bilim çalışmalarıyla ilgili fazla bir konuşma da yapmadı. Sadece isminin Nobel için geçtiğini söyledi. Bu kadar önemli bir olayı, 'bakalım ne olacak' sözleriyle, geçiştirdi. Kansere karşı bilimsel araştırmalarını sorunca, ‘Bir bomba patlatabiliriz’ dedi. Onunla gurur duyuyorum. Kanser tedavisi için de kendisinden bir başarı bekliyorum. Aziz kısa zamanda ona da bir çare bulacaktır. Bizim için onun başarılı olması, özel bir durum değil çünkü kendisi dünyadaki üç önemli isimden birisidir."
Hurriyet