Sayın Cumhurbaşkanı değişik unvanlara sahip. Önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı arkasından İktidar partisi başkanı, ittifak başkanı, AKP Genel :aşkanı, ekonomik kuramcı, partili vatandaş, dünyanın kıskandığı lider, Recep Tayyip Erdoğan, başkan v.s...
Yukarıda saydığımız unvanların hangisine beğeniyorsa O, unvanla konuşabilir, düşüncelerini söyleyebilir. Ne de olsa vatandaşta olmayan tek taraflı söz söyleme özgürlüğü var, bu hakkını istediği gibi kullanır. Konuşmaları içinde suç unsuru, edebe aykırı, ayrılıkçı, bölücü, tehdit edici, aşağılayıcı ve diğer konularda düşüncesini ifade edebilir. Düşüncelerinden ve ifadelerinden dolayı da adli, idari hiçbir takibata uğramaz. Soruşturma yapacak, hesap soracak herhangi bir makam da yoktur. Ancak adil bir seçim olduğunda bunun ya cezasını ya da başarısını seçim kazanarak veya kaybederek öder.
Cumhurbaşkanı olarak ayrılıkçı, bölücü, ötekileştirici, hakaret ve taciz edici sözleri söylememesi gerekir. Çünkü Cumhurbaşkanı sıfatı; bütünlüğü, tarafsızlığı ve saygınlığı temsil eder. Bu bakımdan Cumhurbaşkanlığı sıfatını taşıdığı müddetçe barışçı, birleştirici, hakkaniyet sahibi, vicdanlı olması gerekir ve beklenir. Bunun içindir ki Anayasamızda Cumhurbaşkanılığı "partiler ve siyaset üstü" bir konumdadır. Çünkü 84 milyonun Cumhurbaşkanı’dır. Herhangi bir partinin veya lobinin Cumhurbaşkanı değildir. Tarafsızdır, barışçıdır, toparlayıcıdır. Kendine oy vermeyeni veya muhalif olanı dışlayamaz, onlara hakaret etmez, aşağılamaz; çünkü onların da Cumhurbaşkanı'dır. Konuşmaları, düşünceleri ve hedefleri tüm vatandaşların özgürce ve refah içinde yaşamasının mücadelesini vermektir. Aksi halde bulunduğu makamı tartışmaya açılır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın son yaptığı ve infiale neden olan konuşmasını Cumhurbaşkanı sıfatı ile değil, diğer sıfatlardan her hangi birisini kullanarak yaptığını düşünmek lazım. Çünkü Cumhurbaşkanı olarak bu tür konuşma etik ve şık olmaz. Özür diler mi? Asla dilemez. 20 yıllık iktidarı döneminde dilememiş ki şimdi dilesin...
Maalesef tablo iç açıcı değildir. Tepedeki saldırılar ve adaletsizlik halka da yansımaktadır. Ekonomi dip yapmıştır. Batmış bir ekonomi, adaletsiz gelir dağılımı,milyonlarca aç, işsiz insan varken kısır döngü içinde olmak Türkiye’yi bitirir. Takdir elbette ki sayın Cumhurbaşkanı'nındır. Dilediği her hangi bir unvanla konuşur. Ancak Cumhurbaşkanı sıfatıyla birleştirici, halka moral verici ve Türkiye’nin barış içinde kalkınmasını sağlayacak konuşmalar yapmak zorundadır. Aksi durumda güven sorunu ortaya çıkar ki buda Türkiye için felakettir...