Seçime kadar kalan on günde günleri sayarak sanki uzaya ilk gönderilecek TÜRK uzay mekiği gibi heyecanla günleri sayıyordum:
Pazartesi..
Salı..
Çarşamba..
Perşembe..
Cuma..
Cumartesi..
Pazaaaar..
Daha sonra bende bir unutkanlık, sanırsınız B12 eksikliğinden..
Ya hu Neşe bugün günlerden pazartesi, artık bu ülkede herşey değişti diyemiyorum.
Yani anlayacağınız eskide kaldı aklım...
Ne olduğunu KHK'larla öğreniyorum bildiğiniz bir önceki günü unutan Alzaimer başlangıcı gibi..
Aklımı yokluyorum 'yaa dün ne oldu Neşe hatırlasana'...
Yok.. Yook.. Yoook..
'Dur' diyorum telefon rehberindeki ezbere bildiğim telefonları hatırlayım.
Düşünüyorum o da gitmiş! Başını hatırlasam sonu gelmiyor..
Sanki beynim hacklenmiş gibi..
Şifre giriyorum 'yanlış şifre' diyor ve 'Neşe şifreni mi unuttun' diye soruyor.
'Hee' diyorum 'şifreni yenile' diyor..
Geçmişim bir kalemde yok oldu..
Aynaya bakıyorum biri beni benle mi karıştırdı, yok o da değil alnımdaki çizgiden anlıyorum tamam benim. O halde beynim niye Eror veriyor 'şifre az önce değiştirildi bundan bilgin var mı?' diye soruyor.
'Bu sen değilsen bizimle iletişime geç!'
'Sen kimsin' diyorum cevap yok!
Eskide kaldım da hangi yıldı o 1881... 1923...
Tamam diyorum buydu 1923...
Atatürk diyorum Ata..
Evet eskiyi hatırlıyorum ama yenisinden tık yok..
Ne olduydu henüz bilmiyorum gerçi kimse de henüz bilemez ya.
Neden arıyorum.
Nedeni de yok...
Millet iradesi.
Bekaa.
İstikrar diyorlar..
Hatırla..
'Yahu onlar yok muydu 16 senedir ne diyorsunuz siz?' diyorum bu kez onlardan da tık yok..
Ali bey Giresun'dan döndüğünde boş boş baktığımı görünce endişelendi ..
'Neşe benim..'
'Ne oldu sana?!'
....................
Yanıt yok... Gözlerim bellek bellek açılmış oturduğum yerden bakıyorum.
Nice zaman sonra 'Hoş geldin' diyebildim..
'Ali bey sen misin?' diyerek..
Bişeyler olduğunu anladı.
'Hadi' dedi 'seni biraz Ankara'dan uzaklaştırayım...'
'Tatil sana da bana da iyi gelecek..'
Valizimi hazırladım komuta uygun olarak.
'Ya hu deniz kenarına ne götürülüyordu? Bu botları niye koydun şimdi Neşe...'
Botlarla palet niyetine yüzeceğim zaar..
Neyse çok hız yapmadan yavaş yavaş geldik can hemşehrilerım kadim dostlarımızın oteline..
Deniz aynı deniz.
Kumsal da öyle.
Gelenler aynı değil..
Sabah erken kalktım 'Ali bey bugün günlerden ne?'
Düşündü onda da yanıt yok.
'Ankara'dan çıkışımız hangi gündü?' diye bana soruyor.
'Ali bey kelin ilacı olsa başına sürer ben ne bileyim hangi gündü..'
Ondan sonraki günü hesaplayacağım diyor..
.................
Sonra da hangi gün olduğunun artık önemi yok diyor..
Peki kaç gün kalacağız Mehmet Karaca hemşehrimizde?
Gülerek diyor ki 'Gitmediğimizi görünce Mehmetciğim hatırlatır nasılsa çünkü rezervasyonlar var'...
Hangi gün?
Hangi ay?
Hangi yıl?
Bilmiyoruz..
Biz Ali bey ile 1923'de kaldık..
'Olsun' diyor Ali bey 'onu hatırlıyoruz'..
Cumhuriyet iyi dir ,faziletlidir..
Günlerden neydi...
Cumhuriyet...
Cumhuriyet...
Cumhuriyet...
Gideceğimiz günü Mehmet kardeşim hatırlatırsa sorun yok..
Her gün Cumhuriyet...