Hamas’ın İsrail’e yaptığı operasyonla başlayıp, İsrail’in insanlık dışı ve uluslararası hukuka aykırı olarak Gazze’de giriştiği katliamın adına "İsrail- Filistin Savaşı" demeyi pek doğru bulmuyorum.
Bu hareketiyle Hamas, Gazze’de yaşayan Filistin halkını, İsrail’in zulüm ve vahşetinin önüne atmakla kalmadı. Bu bölgede ABD+İsrail’in ortak projeleri olan Büyük İsrail Projesi'nin bir etabını gerçekleştirmesi için fırsat yarattı.
Bugün İsrail’in orantısız saldırıları ile ona destek veren ABD’nin Gazze açıklarına 2 büyük uçak gemisi ve 300 modern savaş uçağı ile konuşlanmasını anlamak için üç projeyi hatırlamamız gerekli.
Bu sayıda ve nitelikte hava gücü bölgedeki hiçbir devlette yok. ABD bu uçak filosunu Hamas’ın olmayan hava ve kara kuvvetlerine karşı kullanmayacağına göre başka maksadı olmalı.
* * *
Bizim yakın coğrafyamızda uygulanmak istenen, birbiriyle örtüşen ve birbirini bütünleyen 3 önemli proje vardır: BÜYÜK İSRAİL- BÜYÜK ORTADOĞU - BÜYÜK KÜRDİSTAN PROJELERİ.
1- Büyük İsrail Projesi (BİP). “İsrail’e yönelik bütün ciddi tehditlerin ortadan kaldırılması, bölgenin mezhep savaşlarıyla güçsüz devletçiklere bölünmesi, İsrail kontrolünde Kürt devleti gibi yeni devletçiklerin oluşturulması ve bölgede hiçbir güçlü ulus devlet bırakılmaması projesidir.”
Uzun vadedeki hedefi, Tevrat’ta bahsedilen, İsrail’in Nil’den Fırat Nehrine kadar olan "vaat edilmiş topraklara" sahip olmasıdır.
2- Büyük Orta Doğu Projesi (BOP). Bu projenin gayesi: “• ABD’ye rakip olabilecek muhtemel gücün oluşmasını engellemek. • İsrail’i emniyet altına almak. • Petrol, doğalgaz, bor ve toryum gibi değerli kaynaklar üzerinde denetimi sağlamak. • AB, Çin, Rusya ve Japonya gibi ülkeleri bu kaynaklardan uzak tutmaktır.”
3- Büyük Kürdistan Projesi. Bu proje (dünyanın en önemli petrol merkezinde) ilk iki projenin uygulanmasının ilk aşamasıdır.
“Bu projelerin ilk amacı Büyük Kürdistan’ı kurmak suretiyle Akdeniz’e kadar uzanan alanda petrol boru hatlarının da üzerinde geçtiği alan kontrol etmektir. Ayrıca İsrail’e tehdit oluşturmayan/ İsrail tarafından yönlendirilen bu devlet aracılığıyla Fırat’a kadar olan bölgeyi kontrol etmek mümkün olacaktır.
PKK meselesi de bahsettiğimiz üç ana projenin bir ARACINDAN ibarettir.
Prof. Dr. Hasan Köni şu değerlendirmeyi yapıyor: "Ortadoğu’da ABD ve İsrail’e karşı olmayan bir yapılanma peşindeler. NATO Kürt devleti istiyor. İsrail’in korunması esas alınıyor. ABD, Asya ve Çin planlarında kullanmak istediği Türkiye’ye yeni ilişkiler dayatıyor. Federasyon mu yoksa konfederasyon mu olacağına büyük patron olarak, ABD karar verecek. Plan bu. Planın tutup tutmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz."
* * *
PROJELER DEVAM EDİYOR
Bahsettiğim üç projeyi, 2015 yılından beri, yazdığım köşe yazılarımda ve bazı toplantılardaki sunumlarımda dile getirdim. Bu üç proje günün şartlarına göre yapılan bazı değişikliklerle devam ediyor.
Projelerin "Kürdistan devleti" kurulması etabında önemli mesafeler alındı. "Açılım süreci" ile ülkemiz neredeyse “Anadolu Federasyonu” haline getirilip, topraklarımızın bir bölümünde “Kürdistan Federe Devleti” kurulmasına ramak kalmışken, Türkiye son anda uyandı.
ABD, IŞİD bahanesiyle, Irak ve Suriye’de Kürdistan devletçikleri oluşturmaya öncelik verdi. Bu projenin Türkiye ayağı şimdilik ertelendi.
Irak’ta Barzani’nin Kürdistan’ı devletleşip, meşrulaştı. Suriye’de, ABD kontrol altına aldığı bölgede PKK/PYD devletinin alt yapısını tamamlamak üzere.
ABD için İsrail’in güvenliğini sağlamak çok önemlidir. Bölgenin mevcut dengeleri içinde İsrail’i tehdit edebilecek bir devlet kalmadı. Hatta yıllardır İsrail ile husumet içinde olan Arap devletleri ve ilişkileri soğutmuş olan Türkiye, İsrail ile normalleşme adımları atmıştı. Şimdilik İsrail’le normalleşme çabaları kısmen dondurulacaktır. Ama bu devletlerin İsrail’e tepki göstermekte son derece temkinli davranacakları görülüyor.
Hamas’ın İsrail’e saldırısı ABD’nin 11 Eylül’üne benzetiliyor. El-Kaide’nin 11 Eylül 2001’de ABD’nin ekonomik ve askeri gücünün sembolleri olan önemli noktalarına yaptığı saldırılarının bahane edilmesiyle dünyayı sarsan büyük gelişmeler yaşanmıştı.
11 Eylül 2001 saldırısından sonra, ABD terörle mücadele bahanesiyle Afganistan’ı işgal etti. Kimyasal silah iddiasıyla Saddam’ın Irak’ını işgal etti. IŞİD diye bir örgüt türedi. ABD Suriye’nin bir bölümünü PKK/PYD’ye verdi, burada bir devlet yapılandırmaya çalışıyor. Suriye’ye Şam rejiminin yanında müdahil olan Rusya ilk defa sıcak denizlere (Akdeniz’e) indi.
Türkiye’ye 13 milyon civarında sığınmacı ve kaçak yerleştirildi.
* * *
Şimdi Hamas’ın İsrail’e saldırısı bahane edilerek böyle büyük olaylar yaşatılabilir. Sıra İsrail’in “vaat edilmiş topraklardan” bir kesimini daha alarak genişlemesine gelmiş olabilir.
İlk etapta Gazze’nin bir bölümü veya tamamının, Lübnan’ın ve Suriye’nin İsrail’e komşu birer bölümünün İsrail topraklarına katılması planlanıyor gibi.
Bu projelerin en zorlu iki etabı İran ve Türkiye’ye yönelik hedeflerdir. Bu iki devlet köklü ve büyük devletler olduğu için projelerin bu bölümleri en sona bırakıldı kanaatindeyim. Bu iki ülkenin halkı, kaynar suya atılan kurbağa gibi, refleks gösterdiğinde emperyal planların uygulanmasına izin vermez.
ABD/ İsrail Projeleri, ılık suya atılan kurbağanın suyunun yavaş yavaş ısıtılarak tepki vermeden haşlanması gibi bir yöntemle uygulanırsa başarı şansı olur. İran ve Türkiye için geliştirilmiş sofistike planlardan asla vaz geçmediklerini ve zamana yayarak uygulanması yöntemini benimsediklerini düşünüyorum. FETÖ ve PKK benzeri araçları mı kullanırlar, yoksa sığınmacılar ve kaçakların kullanılacağı başka yöntemler mi geliştirmişlerdir, bilemiyorum.