Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "Bu yıl dış konjonktürel gelişmelerden dolayı Orta Vadeli Program (OVP) hedefinde ortaya koymuş olduğumuz 158 milyar dolara (ihracat) biraz zor erişilecek gibi gözüküyor" dedi.
Çağlayan, 4. İstanbul Finans Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, dünyanın kendine yeni bir denge kurmaya çalıştığı önemli bir dönemden geçildiğini belirterek, 2008 küresel krizinin dünyanın aklını başına getiren önemli bir milat, kapitalizmin tarihinin ve talihinin değişmiş olduğu bir dönem olduğunu kaydetti.
Küresel kriz öncesinde dünyada çok büyük şirketlerin ve finans kuruluşların olduğunu anımsatan Bakan Çağlayan, şunları söyledi:
"Bu kuruluşların başında 'altın çocuklar' diye ifade edilen CEO'lar vardı. Bugün artık birçoğunun adı tarihe gömüldü. Dünya yeni bir denge arayışı içinde bulunuyor. Türkiye, dünya ekonomisine entegre olma noktasında son derece önemli bir ilerleme kaydediyor. Dünyada kutuplaşmaların, ekonomik birlikteliklerin, hukuki alt yapıların yeniden düzenlendiği ve tanzim edildiği önemli çalışmalar sarf ediliyor."
Çağlayan, Avrupa Birliği'nin (AB) ABD ile serbet ticaret anlaşması yapma konusunda müzakerelere başladığını, Türkiye'nin de böyle konuların dışında kalmaması için önemli gayret sarf ettiklerini aktararak, Türkiye'nin AB ile imzaladığı Gümrük Birliği sürecini anlattı.
O dönemde Türkiye'nin Gümrük Birliği anlaşmasını yapmasının Türk sanayisi açısından ciddi sorunlar getireceğinin hatta otomotiv sektörünün batacağının söylendiğini belirten Çağlayan, "Zamanla gördük ki Türkiye batmadı, hatta otomotiv sektörü ihracatın öncüsü oldu" dedi.
- "Türkiye'nin AB-ABD STA dışında kalmasının maliyeti olacaktır"-
Bakan Çağlayan, AB ile ABD arasında müzakerelerine başlanan serbest ticaret anlaşmasının Türkiye üzerine etkileri ve Türkiye ile ABD arasında olabilecek serbest ticaret anlaşmasının etki değerlendirme analizi ile ilgili çalışıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu ay sonuna kadar çalışma grupları oluşturulacak. Çalışma grupları bir taraftan AB-ABD arasındaki müzakereleri izlerken diğer taraftan ABD tarafı bunu isterse Türkiye ile ABD arasında olabilecek serbest ticaret anlaşmasının nasıl gerçekleşebileceği ortaya konulacak. Bazı basın kuruluşlarının bu işin olması halinde bedeller biçtiğini görüyorum. Türkiye'nin AB-ABD serbest ticaret anlaşması dışında kalmasının getireceği maliyet elbette olacaktır."
Türkiye'nin geçen yıl mal ticaretinde 152,5 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştirdiğini hatırlatan Çağlayan, "Bu yıl dış konjonktürel gelişmelerden dolayı Orta Vadeli Program hedefinde ortaya koymuş olduğumuz 158 milyar dolara biraz zor erişilecek gibi gözüküyor" diye konuştu.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "Eskiden seçim lafını duyduğumuzda korkudan titrerdik. Bizim kitabımızda asla popülist politikalar yazmaz" dedi.
Çağlayan, Türkiye'nin yapmış olduğu ihracatın yaklaşık 90 milyon ton civarında bulunduğunu, bunu artırmanın yolunun da yüksek katma değerli ve markalı ürünler üretmekten geçtiğini belirterek, bunu başarmak için de Türkiye'nin zihinsel bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu söyledi.
Cari açığı azaltmak için ciddi bir çalışma yaptıklarını anlatan Çağlayan, Türkiye'nin ihracatında ve sanayi yatırımında ithalatın önemli bir yer tuttuğunu ifade ederek, otomotiv sektörünün üretimde ithalata ciddi bir şekilde bağımlı olduğunu kaydetti.
Çağlayan, bu bağımlılığın arakasında geçmişte yaşanan yanlış politikaların bulunduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"İşte bu çarpık yapılaşmadan dolayı Türkiye cari açığa sebep veren bir çok ürünü kendi üretebilecekken dışarıdan ithalat yapan bir ülke haline dönmüş. Geçen yıl yaptığımız teşvik sistemiyle önemli bir yol kat ettik. İleri teknoloji, yüksek katma değer ve markalı ürün konusuna odaklandık. Bu atılım Türkiye'nin cari açığını kapatmak konusunda önemli faydalar sağlayacak. Teşvik sistemi son derece önemli bir motor haline geldi. Teşvik sistemimde, stratejik yatırımları yüksek teşviklerle destekleme kararı aldık. "
Çağlayan, Türkiye'nin enerji ve otomotiv sektöründe çok ciddi tedbirler aldığını vurgulayarak, "Otomotiv sektöründe bir veya birden çok babayiğit istememizin nedeni otomotiv sektörünün dışa bağımlığının azaltılmasıdır. Otomotivde dışa bağımlı olmamızın nedeni Türk işçisinin beceriksizliği değil. Bütün mesele sektörün kuruluşunda Türkiye'ye hamallık görevinin verilmesidir" diye konuştu.
- "Türkiye madde bağımlısı gibi doğal gaz bağımlısı haline getirildi"-
Türkiye'nin adeta madde bağımlısı gibi doğal gaz bağımlısı haline getirildiği görüşünü paylaşan Çağlayan, "Türkiye enerji ve doğalgazda dışa bağımlılığını azaltacak çok önemli bir kavşağa girdi. Maden, kömür ve demir cevherinde teşviklerimizi yükselttik. Enerji alanında yapılacak olan 136 milyar dolarlık yatırımın mümkün olduğu kadar yerel kaynaklardan yapılmalıdır. Nükleer santral yatırımı bu anlamda yapılan bir yatırımdır. Mersin ve Sinop'ta yapılacak nükleer santrallerle 85 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek" şeklinde konuştu.
- "KOBİ'leri Türk sanayisinin bir fidanlığı olarak görüyorum"-
Çağlayan, Türkiye'nin hizmet, turizm, müteahhitlik ve lojistik sektöründe çok önemli bir noktada olduğuna vurgu yaparak, Türkiye'nin gelişmesinin temelinde KOBİ'lere yapılacak desteğin yattığını, bankaların KOBİ'lere pozitif ayrımcılık yapması gerektiğini ve KOBİ'leri Türk sanayisinin bir fidanlığı olarak gördüğünü söyledi.
ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke'nin ne söyleyeceğinin merakla beklendiğini anlatan Çağlayan, şunları kaydetti:
"Bernanke'nin ya sıkılaştırma ya da para genişletmeye gideceği şeklinde bir beklenti var. 'Sıkılaştırmaya gideceğim' demesini kaygıyla karşılayanları anlamakta zorlanıyorum. Bazıları 'döviz yükselirse Türkiye'nin sonu geldi, döviz düşerse Türkiye zenginleşti' diyor. Böyle bir anlayışın içinden çıkmak lazım. Bundan dolayı geçenlerde 'MB neden bilek güreşi yapıyor, dövizi frenlemek için neden piyasaya giriyor?' diye sordum. 6 milyar dolarlık bir müdahale sonucunda bir kuruş geriye giden bir ortamda, bırakalım nereye giderse gitsin. Su yolunu bulur. "
Çağlayan, Türkiye'de ihracatın kaderini Türk Lirası'nın azalması ya da artmasına bağlamadıklarını, bu nedenle serbest dalgalı bir kur seviyesi benimsediklerini dile getirerek, "Aslında dünyanın aramış olduğu bir denge var, bir yerde bu denge zaten oluşacaktır" dedi.
Artık Türkiye'nin seçim geldiği zaman iş dünyasının titremediği bir dönemde olduğunu anlatan Çağlayan, "Eskiden seçim lafını duyduğumuzda korkudan titrerdik. 'Eyvah, yeniden popülist harcamalar gelecek ekonomi bozulacak' derdik. Bugün Türkiye'nin babayiğitliği makro ekonomide sağlamış olduğu dengeden geçiyor. Türkiye, Avrupa'nın 21 ülkesinden daha az bütçe açığına sahip. İlk 8 ayda bütçemiz fazla verdi. Bizim kitabımızda asla popülist politikalar yazmaz" şeklinde konuştu.
Çağlayan, Türkiye'ye büyümenin ve gaza basmanın yakıştığını vurgulayarak, Türkiye'nin 2023 hedeflerini yakalamak için ortalama yüzde 5'in üzerinde büyümesi gerektiğini söyledi.
kaynak: bloomberght.com