Can Atalay mı Anayasa mı

Mehmet SORAL
İYİ Parti, CHP'nin Can Atalay için TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırma girişimine olumsuz yanıt verdi. CHP'nin Can Atalay konusundaki usul ve yöntemlerini beğenmiyor olabilir ancak bu konuda pekala kendi argümanını ortaya koyarak takipçisi olup gereğini yapabilir. Örnek mi; Can Atalay'ın davası örneği üzerinden Anayasamızda yazılı hüküm gereği Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararların kesin hüküm içerdiğinden uyulması gerektiği aksi durumda anayasayı tanımamak anlamına geleceği gerekçesine bağlanarak bir eylem şekli düşünülebilirdi; Silivri'de cezaevi önünde ''anayasaya sadakat nöbetleri'' tutulması gibi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, bu tür toplantıların Meclis'te gerginlik yaratabileceğine dikkat çekerek, "Normal yasama dönemi beklenmeli" ifadelerini kullandı. Eğer "Meclis toplanırsa Alpay bizi döver" korkusu bunu yaptırıyorsa yazıklar olsun; vekillerinin güvenliğinin sağlanamadığı bir mecliste demokrasinin güvenliğini nasıl sağlayacaktır.
Hayırdır Kürşat Bey, meclis işgal edilip sizler de esir mi alındınız. Neden korkuyorsunuz; eğer yaşanacaksa bir rezillik millet müsebbibi olanlara cezasını keser, bedelini ödetir.
İYİ PARTİ kurumsal özgüvene bir türlü kavuşamadı; aldığı kararlarda MHP ve AKP'nin ne düşüneceği üzerinden hesaplamalar yapıp hükümlere vararak ürkek ve tedirgin bir görüntü veriyor. Ondandır ki; devletin en büyük mahkemesinin Can Atalay hakkında verdiği karar doğrultusunda siyasi duruş ortaya koyması gerekirken aksine zımnen kararları tanımayan cumhur ittifakının yanında yer almayı tercih ediyor.
Anlaşılan o ki; Akşener-Erdoğan buluşmasının İYİ PARTİ üzerindeki gölgesi hala devam ediyor; Meral Akşener gitti ama gölgesini bırakarak.

Ümit Özdağ; karıştır ayrıştır

Ümit Özdağ bugün çıkmış 2018 yılında seçim öncesinde Meral Akşener ses geçirmeyen sağır odada kendisine "Erdoğan'ı seçeceğiz, bana nedenini sorma" demiş. Sosyal medyada yayılıp tepki çekince ''Hayır benimle değil araştırma şirketi sahibi ile böyle bir konuşma yapmış, o bana anlattı'' diyor.

Sonra devam ediyor...
Bu anket şirketi sahibi adam 2021 yılında konuyu Ümit Özdağ'a anlatıyor, peşinen de kendisine "bunu kamuoyuna açıklarsan yalanlarım, inkar ederim" demiş nitekim adam şimdi aynen "inkar" ediyor; "Ümit Özdağ ile aramızda böyle bir konuşma geçmedi" diyor.
Ümit Özdağ'a bakamısınız; olur da kapı açılmasın diye çift kilit kullanıyor; kendisinin de karşı tarafın da yalanını sorgulamaya çift taraflı olarak engel koymuş; hepimizi iddialarına inanmaya mecbur kılmış(!)
Hoca niçin bu bilgilerinizi, ayıplarınızı o günlerde değil de bugün açıklıyorsun. Çünkü o gün açıklasaydın Türk milliyetçileri kendilerince çevirdiğiniz dolapların farkına varıp önlemler alacaklardı değil mi. Kusura bakmayın hiç de masum değilsiniz. Koordineli bir şekilde el ele verip milliyetçi camianın gücünü bölüp parçalayarak tesirsiz hale getirme emeli dışında yaptıklarınızdan hayırlı bir sonucu çıkarmak mümkün değil.
Mademki elinizde bu kadar suçlayıcı güçlü bir bilgi vardı da niçin son seçim arifesinde kullanmadınız ki; bizler de oyumuzu size vereydik(!)
Seçime iki gün kala Kılıçdaroğlu ile yaptığın gizli protokolü açıklıyorsun; HDP'liler sana kızsın Kılıçdaroğlu'na oy vermesin diye. Aynı saikla Meral Akşener masayı dağıtıyor, sen ittifak ortağın Sinan Ogan'ı Erdoğan'nın yanına gönderiyorsun... daha neler neler. Artık çok iyi farkındayız ki; aynı insanlarla aynı konuda hem karşıt hem berabersiniz; biriniz 6'lı masayı son günde dağıtıyor, bir diğeriniz yani siz yine son günde "Kılıçdaroğlu ile gizli mutabakat yaptık, içeriği iç işleri ve MİT bizim olacak, DEM'in kazanacağı belediyelere kayyum atayacağım" diyorsunuz. Bugün geldiğimiz noktada ise birbirinizi karşılıklı güya ifşa ediyorsunuz. Maşallah millet ittifakının yolunu her taraftan kesip tek bir çıkış yolu bırakmışsınız; Recep Tayyip Erdoğan...
 
Velhasıl kelam sizler, lider görünümlü alayınız Türk milliyetçiliği hareketine ayar vermekle görevlendirilmiş bir kadrosunuz; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin her daim ihtiyaç duyacağı asgari düzeyde milli refleksini muhafaza edecek kadarına ve etkinliğine müsaade etmek, devleti yönetmeye talip olacak kadar özgüvene sahip olmasına da mani olmak; misyonunuz bu.
Artık bundan böyle siyasi partim yok, siyasi konjonktüre göre kullanacağım oyum var ve de oyumu çok değerli buluyorum; kontrol altına alınamayan "serseri oy" onur duyuyorum. Unutmayalım ki; AKP'yi son yerel seçimlerde bu oylarımızla devirdik.
 
Af buyurun
 
Kimin hangi partiden seçildiğini ayırt etmeksizin söylüyorum; insanların şahsi iradeleri ile seçtikleri milletvekilleri vekillikten istifa edebilirler, bağımsız kalabilirler, başka parti kurabilirler ancak bir başka partiye geçemezler, geçmemeliler. Meşruiyetini bu ucube sisteme karşı olmaya dayandırarak kurulan bir partinin kurucusu oluyorsun sonra tam tersini yapıyorsun; semt pazarında tezgah altına atılan sakat meyve değerine sistemi başımıza musallat eden bir başka partinin tezgahında pazarlanmaya gidiyorsun.
Fahişe bile yeri gelir ''pzvnk''ine ahde vefa gösterir, sizde o bile yok; hangi karakterle milletin vekili oldunuz anlamak mümkün değil.
 
Hiç kimse oylarımızın gücünü genelev kapılarında sermaye misali pazarlanmasını istemez zira vekil seçiyoruz ''pzvk'' değil.
 
Biraz da ironi yapalım
 
Onlar yolsuzluk yapmıyorlar ki "Helalden kaçınıyorlar" aynen "Vergi ödemeyip, vergiden kaçındıkları" gibi "Tecavüz etmedim ki; zevkimi yaşadım" der gibiler.
Biliyoruz; onlar kötülük de yapmadıklarını sadece "Günah işleme özgürlüklerini" kullandıklarını daha önce ifade etmişlerdi.
Arsızın bilmem neresine kütük çakmışlar "Hele bakın, bu gürültü nereden geliyor" demiş.