'Çanlar Kimin İçin Çalıyor' İspanya iç savaşını anlatan romanıdır Hemingway’ın. Suriye iç savaşı İspanya iç savaşına çok benzemese de büyük güçlerin hegemonya mücadelesi ve terör örgütleri üzerinden vekalet savaşı devam ediyor. Arap baharı diktatörlüklere karşı demokrasi talebi olarak alttan gelen dalga şiddetli iç savaşa sahne oldu Suriye’de. Ülke Fırat'ın doğusu ABD kontrolünde Kürt grupların, batısı Rusya kontrolünde rejim kontrolünde kuzeyde ise ÖSO kontrolünde. Suriye'de kara gücü olarak en güçlü ordu Hizbullah ve İran devrim muhafızlarıdır.
ABD Afganistan ve Irak işgali ile Sünni devletleri yıkıp otorite boşluğu yaratınca terör örgütleri ve İran'ın nüfus etkisini tüm Ortadoğu'da artmasına sebep oldu. Irak Suriye Lübnan Bahreyn Yemen e kadar şii nufus direk İran'ın kontrolüne girdi. Bu ise Sünni Arap devletleri özellikle Suudi Arabistan için ciddi yaşamsal tehdit etmeye başladı. Şimdi Iranın gücünü sınırlamak kendi içine çekilmeye zorlanacak. Irak seçimleri öncesi Kerkük fatihi yapılarak Haydar İbadi güçlendirildi ve Suud ile anlaşıp Kum'a karşı Necef Şiiliğini Arap milliyetçiliği ile birleştiren Sadr seçimlerden galip olarak çıkarıldı. Hem Kum'a karşı Necef Şiiliği hem de laik ulusalcı Arap milliyetçiliği yükseltilerek İran'ın nüfusu kırılmaya çalışılıyor.
14 Temmuz 2015’te İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında İran’ın nükleer programı konusunda anlaşma sağlandı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın nükleer dosyasıyla ilgili temel sorumlulukları yerine getirdiğini 16 Ocak 2016 tarihinde açıkladı. Böylece, ABD 35 yıl önceki İran’a dönüş hazırlığı yaparken, İran Ortadoğu’da daha güçlü bir aktör durumuna geldi. Fakat bu anlaşmaya en çok karşı çıkan iki ülke İsrail ve Suudi Arabistan’dı. İran ile yapılan bu anlaşma, Suudi Arabistan’la İsrail ittifakını daha da kuvvetlendirdi. Çünkü İran hem İsrail hem de Suudi Arabistan için düşman ülkeydi.
Ve anlaşmanın imzalanmasından iki yıl sonra, ABD Başkanı Trump, 8 Mayıs 2018’de eski Başkan Obama döneminde İran’la imzalanan Nükleer anlaşmadan çekildiğini dünya kamuoyuna duyurdu. Trump, diğer imzacı ülkelerin karşı çıkmasına rağmen anlaşmayı elinin tersiyle iterek çöpe attı. Trump’ın bu kararına karşı çıkan ülkeler Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, Türkiye, İran ve Suriye oldu. AB, BM, ABD eski Başkanı Obama ve ABD Dışişleri eski Bakanı Kerry de anlaşmanın devamından yana. İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn de beklendiği gibi Trump'ın kararını şiddetle desteklediler. En çok sevinen iki ülke, İsrail ve Suudi Arabistan oldu.
Naim Babüroğlu İran'a karşı askeri olarak üç cephede savaşı planladığını yazdı. Birinci cephede, İran içinde toplumsal çalkantıları, çatışmayı ve rejime karşı başkaldırıyı hedefleyen sert yaptırımlar. İkinci cephede, Suriye’deki İran askerlerinin vurulması ve İran’ın Suriye’deki varlığına son verilmesi. Üçüncü cephede , Lübnan’da Hizbullah’ı vurarak İran’a ders verilmesi. İsrail hiç gecikmedi, Trump’ın açıklamasının hemen ardından, Suriye’deki İran tesislerini/üslerini vurarak savaşı ikinci cephede başlatmış oldu. 9/10 Mayıs gecesi, İsrail 28 F-15/F-16 savaş uçağıyla yaklaşık 60 füzeyle ve karadaki unsurlar da 10'dan fazla taktik füzeyle hedefleri vurdu. Rusya, İsrail’in attığı füzelerin yarısından fazlasının Suriye hava savunma sistemleri tarafından tahrip edildiğini belirtti.
Trump, İran’la gerginliği artırarak Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) halkalarını tamamlıyor. Trump’ın bu kararı, Suudi Arabistan, BAE ve İsrail ittifakının önce İran sonra Türkiye ve bölgeyi Libya’ya benzetme hayallerini de süslüyor. Ayrıca, savaş çarkını hızlandırarak silah ticaretini artırmak istiyor. Trump savaş çarkını hızlandırmayı vaat etmişti. Bu yüzden, Ortadoğu'da, özellikle İran ve Suriye'de gerginliği artırmak zorunda. Obama’nın nükleer enerji analaşması ile İran'ın önünü açması, Ortadoğu'da nüfusunun artmasını Trump Şii hilalini kırarak önünü kapatmaya yönelik adımlarla sertlik yanlısı müdahale beklenmektedir. Sirenler Ortadoğu'da susmayacak ama çanlar İran için çalıyor.