Çantada keklik...

Hülya SEZGİN

Sevdiklerimize neden hep çantada keklik muamelesi yaparız?
Onlar artık bizim... bir yere gidemez... ayrılamaz, kopamaz mı sanırız?
Onlarla olan sevgimize neden özen göstermeyiz?

Bir yakınım benim için bir şey yapmaya kalksa mutlaka teşekkür ederim. Sevincimi dile getiririm. Eğer o kızar “Gerek yok, biz yakınız!” derse, ben bu fikre katılmam. Çünkü kendimi eksik hissederim. Nankör görürüm. Benim için çalışacak, bir şey yapacak ve ben ona teşekkür etmeyeceğim. Cık cık cık... asla kitabımda yazmaz...

Ama beklerim de... Ben senin için bir şey yapıyorsam; emek veriyorsam; çalışıp çabalıyorsam ve hiçbir şey beklemiyorsam, bunun karşılığı olan bir kuru teşekkürü benden esirgiyorsan, seni anlamam, anlayamam...

Aslında genelimiz böyle yapmıyor muyuz zaten. En yakınımızdakini hep çantada keklik görüp “bizim kız, bizim oğlan ... o bizden ya...! Aldırma,”  demiyor muyuz?

Oysa önce sevdiklerimizi en üst sırada tutmalıyız. Onlara teşekkür etmeli, onlar için çalışmalı, çabalamalı ve onlara sevgimizi söylemeli, göstermeliyiz. Hoşlanmadıkları şeyleri yaparak onları üzmemeliyiz. Değer verdiğimizi onlar bilmeli...sevdiğimizi, minnetimizi onlar duymalı...Çünkü dar günümde, bol günümde hep onlar yanımda olacak. Onlar teselli edecek, onlar destek verecek...

Bana sevmediğim biri nankörlük ve hainlik ederse o kadar canım yanmaz, ama sevdiğim birinden görürsem sırtımdan bıçaklanmış gibi hissederim kendimi...(Hani zaman zaman da yaşamıyor değilim bu durumu. Ama bu konuda ben uslanmaz bir deliyim. Balık bilmezse… hesabı devam derim...)

Unutmamak gerek ki onlara hak ettiği değeri göstermezsek biz diğerleri ile vakit geçirirken arkamızı döndüğümüzde onlar yerinde olmayabilir. Kırgınlığını içine gömüp sessizce uzaklaşabilir. İşte o zaman söyleyecek sözümüz olur mu ki!..

Üzeyir Garih şöyle söylemiş:


"HAYAT, havaya attığımız beş topla oynanan bir oyundur.
 Bu toplardan sadece bir tanesi lastiktir, diğer toplar ise camdandır.
 Bu toplar; “işimizi”, “ailemizi”, “sağlığımızı”, “dostlarımızı” ve
”benliğimizi”  temsil etmektedir.

 Bu beş top içinde bir tek İŞİMİZ lastik toptur. Onu düşürürsek
 zıplatabiliriz.
 Ancak diğer dört top camdan yapıldığından, düşerse kırılırlar ve yerlerine konulamazlar.
 Bunu fark etmeli ve hayatımızı bu dengeye göre kurmalıyız.

 Oysa hepimiz o lastik topu tutabilmek uğruna, diğerlerini kırıp dökeriz.

 Dostlarınızı çantada keklik sanmayın. Sıkıca sarılın onlara, tıpkı hayata sarıldığınız gibi.
 
Çünkü onlarsız hayat anlamsızdır. Hayatı çok hızlı koşmayın.
Nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmayın.
Hayatın bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılması gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın." demiş...

 Ben de diyorum ki “Anahtar gibi sadece kaybolduğunda aranan biri olmak istemiyorsan “Nasıl olsa hep o paspasın altındadır.” rahatlığını yermeyeceksin kimseye...

 Camdan toplarınızın hep havada olması dileğimle...

Hülya Sezgin /Kültür sanat bölüm yönetmeni
www.haberhurriyeti.com