İyi insan olmak için mütedeyyin bir Müslüman olarak çaba sarf ettiğim, bu kadar kötüye, kötülüğe rağmen iyi kalabilmek için uğraş verdiğim, bazılarının ağzına terlikle çarpmamak için çok da zorlandığım doğrudur.
Dinin en çok vicdana, hoşgörüye, nefise, kibirli olmamaya, hak yememeye vurgu yaptığını bilen bir Müslüman olarak dur yapma Neşe diye en sinirli anımda kendimi zorlayarak, dokuz boğumlu gırtlağımı yutkunarak sekizini susturduğum da ayrı bir vakaa'dır.
Öyle ya dinin emrini yerine getirmek, hoşgörüyü elden bırakmamak giderek gününüzde zorlaşıyor.
Mesela markete gittiğimde fiyatlara tek tek bakarken, sebze etiketlerinin önünde 'hass... s....r' dememek için dokuz boğumlu gırtlağımı geriye ittiğim, yutkunarak sadece 'hasss...' dediğim, gerisini çıkarmadığım da doğrudur valla.
Fiyat etiketlerinin önünde sinirlerime hakim olmak, emekli bir sanatçı olarak en zorlandığım şey itiraf etmeliyim ki.
Market çalışanını en nazik en kibar sesimle; "Bakar mısınız lütfen rica etsem, gözlüğümü yanıma almamışım bu etikette ne yazıyor, çift mi görüyorum yoksa kardeşim?"
"O sivri biber 8 mi, yoksa başında bir rakam daha var mı?"
"Doğrudur hanımefendi 18 küsuratı da var onu söylemeyim bari saçlarınız dik dik olmuş."
"Elektriklenmiştir kardeşim yoksa ben çok mütevazı ve hoş görülüyümdür."
"Olur elbette fiyatlar makul ve mantıklı."
"Bu dış güçler yok mu bu dış güçler."
"Dış güçler değil hanımefendi kar yağınca fiyatlar uçtu, üreticiden tüketiciye gelene kadar fiyat etiketleri habire değişiyor, biz de etiket değiştirmekten muzdaribiz."
En yumuşak sesimle yine sadece "hasss..." diyorum.
"Ne dediniz duymadım."
"Hasss... retle diyorum kardeşim hassss... retle fiyatların inmesini bekleyeceğim."
Genç çalışan yanımdan "Kafayı yemiş bu!" der gibi, koca koca açarak gözlerini "hımmmm" diyerek uzaklaşıyor.
Hoşgörülüyüm küfür etmeyeceğim.
Arkasından bağırıyorum: "Kardeşiiiiim bu marketin indirim günleri ne zamaaan?"
Yanıt vermeden, arkasını bile dönmeden uzaklaşıyor.
Tam elektriklenmiş saçlarımı elimle düzelteyim derken elektrik faturası geliyor aklıma.
Klimayı çok yaktık da elektrik faturası çok geldi.
Yüzde 10 indirimli üstelik!
Saçlarım daha bir dikleniyor!
Neyse diyorum biz karı koca battaniyelerimize sarıldık Gündoğan'da!
Komşularımızdan birine bu ay 700 TL, bir diğer komşumuza 500 TL elektrik faturası geldi.
Küfür yok Neşe küfür yook!
Dinimizin emrettiği gibi hoşgörülü ol!
Cennete gitmek öyle kolay değil!
Tam 'kolay değil' derken eski ama eskimeyen sayın Bakanın sözü aklıma geliveriyor!
O iş de kolaylaştı.
Belediye Başkan adaylarını (sadece onlardan olanları yalnızca) desteklersek cennette yerimizi alacağımız konusunda ısrarlı sayın eskimeyen Bakan!
Diyor ki; "Ruz-i mahşerde yalnız bizimkilere oy verirseniz cennete gidersiniz" (!)
Cennetin oy'a tevil edildiğini de ilk kez duyuyorum!
Kur'an'ı elime alıp tek tek bakıyorum, böyle bir ayet var da ben mi bilmiyorum acaba?
Kur'an'da yok ve de hiç bir partiden bahis söz konusu değil.
Aksine "Dinde zorlama yoktur" diyor.
Düşünüyorum o halde bunlar seçim zamanı camilerde namaz sonrası seçim propagandası yapıyorlar, o da yetmezse hutbelerde imamlar açık açık "Başka partilere oy verirseniz din elden gider, camiler de eskisi gibi ahır olur" diyorlar.
İyi de siz camileri yıkıp yerine AVM yapmıyor musunuz?
Camilerin altında koca koca süper marketler ne iş?
Ölünce cennete gitmek de istiyorum elbette ama bu bilet işi çok fena.
Belli ki gidemeyeceğim onlara kalırsa.
Halbuki haram yemedim, hakkım olmayana el uzatmadım, kibri, nefsi elimin tersi ile ittim.
Hoşgörü dersen o da var yani.
Eee beş vakit namazımı da bırakmıyorum.
ALLAH'ın emirlerini elimden geldiğince yerine getiriyorum.
Bu Ruz-i Mahşer işi, cennet işi oy'a endekslendi ise Rabbim'in de bir yaptırımı olacaktır dini siyasete alet edenlere.
'Sabır' diyor, 'sabredenlerle beraberim' diyor yüce yaradan.
Halkın da sabrettiğine, sandıklarda bir yanıt vereceğine inanıyorum.
Her mütedeyyin Müslüman inanıyorum ki artık "ALLAH adına konuşmayın, oyumuzu istediğimize veririz. Cennetin tapusu sizde değil, hadi bize yanmaz kefeni sattınız siz kimsiniz de ALLAH'ın cennete kimlerin gireceğine karar verirken, çıkıp tapusu bizde diyorsunuz" diyeceğine inanıyorum.
Yoksa din de elden gidecek bu fikir beyanlarına inanırsak.
Neyse bilet kalsın.
Ben yine sabrım ve hoşgörümle, iyi insan olarak cennete gidebilmenin yolunun Kur'an'da yazdığına inancımla, Kur'an ne diyorsa onu yerine getireyim.
İyilik yapayım kötü olmayım.
Cennete kimin gideceğine hiç şüphesiz Rabbimiz karar verir.
Onun adına kimse cennetin biletini kesmesin.