CHP ve İYİ Parti beraber mümkün mü?

Mehmet SORAL

CHP ile zor...?

CHP'nin en büyük sıkıntısı Kemal Kılıçdaroğlu'nu aşabilecek karizmatik bir genel başkan adayı alternatifinin olmamasıdır. Sürekli tekrarlanan; Kılıçdaroğlu ile CHP'nin hep kaybettiği. Ancak ben de diyorum ki ismi öne çıkan dopdolu karizmatik birisi CHP Genel Başkanlığına aday oldu da Kılıçdaroğlu yine mi genel başkanlığı bırakmadı?

Ekrem İmamoğlu karizmatik olduğundan değil, kıyas Kılıçdaroğlu ile yapıldığından CHP iç siyasi konjonktüründe ismi öne çıkan birisi. Herhangi ideolojik alt yapısının ve birikiminin çok da aman aman olduğu söylenemez; açıkgöz veya cingöz diye nitelendirebileceğimiz; sıradan bir Karadenizli mütahit zekası ve karakterinin siyasetteki izdüşümü.
CHP'nin Kılıçdaroğlu ile iktidar olması artık mümkün değil; en belirgin tanınırlığı hep kaybeden olması değil mi. İmamoğlu'nun genel başkan olması durumunda az bir farkındalık yaratma ihtimali olsa bile CHP'nin yine iktidar olması mümkün olamayacaktır, kaldı ki eli g.tünde türbe önünde resim verdi diye hakkında dava açılan bir siyasinin bulunduğu bugünkü noktadan daha ileriye gitmemesi için her türlü şekilde önü kesilecek, CHP Genel Başkanlığı yolu kapatılacaktır.
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu dışında ismi telaffuz edilen üçüncü bir isim Özgür Özel; Genel Başkanlık için oldukça toy, karizma zayıf, mizacı yumuşak; partinin birinci adamı olamaz belki ama her partinin yönetim kadrosunda kesinlikle olması gereken, belagati güzel pratik zekaya sahip her partide olması gereken bir isim.
Her ne kadar, her CHP'li tarafından değişimden söz edilse de; "peki kiminle, nasıl bir değişim olacak?" dendiğinde "Ahanda şu isimle şöyle şöyle bir değişim" denebilecek genel kabul gören birisi hala yoktur. Kastedilen değişim nedir; daha mı sosyalist, daha mı liberal veya daha mı dindar olunacak? Kılıçdaroğlu'nun helalleşme manifesto değişim adına iyi düşünülmüş ama gecikmiş bir girişim olduğu için tereciye tere satma babında olunca sonuç alınamadı.
CHP seçmenini konsolide edip diri tutmaya yönelik motivasyon için tabanda gerekli olan sinerjiyi ateşleyecek morali göremiyorum. Yüksek moral ile çıkılmış bir savaşı kaybetmiş CHP seçmeni çok yorgun ve bitkin düşmüş vaziyette. Konumunu mevcudun ötesine taşıması çok zor görünüyor. Kılıçdaroğlu ile mevcudu muhafaza durumu devam ederse aksine mevcudu kaybetme süreci daha da derinleşecektir diye düşünüyorum. Hiç bir ankette cumhurbaşkanı adayları arasında ismi ikinci sırada dahi çıkmayan, millet ittifakına bile bile kaybettiren Kılıçdaroğlu aynı inadı genel başkanlık için sürdürmesi durumda anlaşılan o ki genel başkanlığı tamamen bırakana kadar CHP siyasi olarak nadasa yatacak gibi. İYİ Parti CHP'nin muhtemeldir ki içine sürüklenmekte olduğu bu hali kendi lehine dönüştürüp ana muhalefet partisi olabilir ama bunu becerebilecek bir yönetim kadrosuna sahip olmadığını da gözlemliyorum... maalesef.
 
İYİ Parti'ye gelince...?
 
Meral Akşener hem kendi tabanını hem de siyaset kurumunu büyük bir beklentiye soktu. Hatta öyle ki; bu anlamda kendisini bile zora soktu. Şahsen benim beklentim, siyaset kurumunda şimdiye kadar gündeme alınıp, dile getirilmeye cesaret edilememiş iddialarla gündemi kontrol altına alıp yönlendirebileceği bir sureci başlatması halinde farkındalık yaratıp dikkat çekerek yeni siyasi bir süreci başlatabilirse ancak o zaman 26 Ağustos'un akılda kalacak bir özelliği olacaktır. Mesela masadan kalktığı gün yarattığı gündem şiddetinde ama masaya dönülmeyen bir çıkış.
Kurulduğundan beridir siyasetteki varlığını CHP'ye eklemlene eklemlene sürdürme görüntüsü İYİ Parti'nin kurumsallaşıp iddialı hale gelmesine mani olmuştur. Bu anlamda önümüzdeki mahalli seçimlerde ya her yerde aday göstermeli, kurumsallığının güçlenmesi için; ya da hiç bir yerde aday göstermeyip her yerde Cumhur İttifakı karşısında en güçlü adayı destekleme kararı almalıdır.
Önümüzdeki mahalli seçimlerde bir daha kaybedeceği aşikar olan CHP'nin seçmeninin 2028 yılı cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerinde tercihlerinin İYİ Parti olacağı neredeyse kesin gibi.
CHP'ye eklemleme yüzünden AKP'den İYİ Parti'ye oy akışına mani olan husus ise HDP'nin Millet İttifakı üzerindeki gölgesi olmuştur. Bu hal İYİ Parti'nin kurumsal iddialarını rahatça dile getirerek siyaset üretmesine mani olmuştur.
Meral Hanım 26 Ağustos'da "Biz mahalli seçimlere girmeyeceğiz, benim cumhurbaşkanı adaylığım ile 2028 genel seçimlerinde tek başımıza iktidar olmaya hazırlayacağız" şeklindeki bir manifesto ile çıkış yaparsa mevcut konjonktürde ancak farkındalık yaratmış olur, aksi durumda mevcut hal kan kaybederek devam edecektir. Bu şekilde CHP'nin her zaman örtülü ittifakı HDP'nin gölgesi ve ithamları altında siyaset yapmaktan kurtulacak, kendi belirlediği alanda istediği siyaseti üretebilecektir.
Netice itibariyle İYİ Parti'nin başarılı ve iddialı olabilmesi için ne CHP ile ne de bir başka parti ile ne ilişkili ne de iltisaklı olarak ittifak halinde hareket etmemelidir; kurumsallığı tamamlamak için bunu yapmak zorundadır...