(Beş yıl sonra bir daha)
Ey kavmim..
Sen ki peygamberleri bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
Dönüp de bakmazsın ölülerine
Lut Kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın
Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın
Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını
Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını
Ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına
Tanrıya yakarır ama Firavunlara taparsın
Ey kavmim...
Sen ki peygamberleri bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
Korkarsın kendinden olmayan herkesten ve sen kendinden bile korkarsın
Hazreti İbrahim olsan sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın
Hazreti İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler sen başka şeylere ağlarsın
Gündüzleri Maria Magdelana’yı orospu diye taşlar
Geceleri koynuna girmeye çabalarsın
Ey kavmim...
Sen ki peygamberleri bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
Kadınların siyah giyer
Kederle solar tenler ama onları görmezsin
Her kuytulukta bir çocuğun vurulur aldırmazsın
Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin
Ve nefret edersin dilencilerden
Utancı bilir ama utanmazsın
Ey kavmim...
Sen ki peygamberleri bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın
Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın
Örümcek olsan Hazreti Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin
Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin
Hazreti Hüseyin’in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın
Muaviye’ye kızar ama ayaklanmazsın
Hazreti Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun
Ey kavmim...
Sen ki peygamberleri bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
Ama arkana baktığın için taş kesileceksin
Ve sen kendine bile ağlamayacaksın
Komşun aç yatarken sen tok olmaktan hayâ etmezsin
Hazreti Musa önünde Kızıldeniz’i açsa o denizden geçmezsin
Hazreti Davud için üzülür ama Golyat’ı tutarsın sen
Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen
Sen ki peygamberleri bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
Ey kavmim...