AKP Genel Başkanı ve CB Erdoğan partisine katılan eski CHP ve Memleket Partili milletvekili Teğmen M. Ali Çelebi'ye rozet takarken sarf ettiği sözler farklı yönlerden tartışıldı.
Çelebi’ye çocuk yapma tavsiyesi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan "Çocuk çok önemli, sayıları arttırmak lazım… Bak PKK'lıların 5 tane 10 tane 15 tane var" demişti.
Erdoğan, bu sözleriyle, Kürt vatandaşlarla PKK’lıları özdeşleştirdiğine dair eleştirileri dikkate almalı. Bir devlet başkanının bir siyasi parti liderinin bu türlü sözler etmesi yanlış.
Ayrıca bireylerin özel hayatlarına müdahale anlamına gelen cümleleri de şık bulmuyorum.
* * *
CB Erdoğan sık sık “en az 3 çocuk yapılmalı” tavsiyesini dile getiriyor. Fakat AKP’li yıllarda doğurganlık ve Türkiye’nin nüfus artış hızı azaldı.
Ben bu yazıda tavsiye edilen ile yapılan arasındaki çelişkiyi değerlendirmeye çalışacağım.
Gerçekten genç nüfusun çok olduğu milletler uluslararası rekabette önemli bir avantaja sahip olurlar. Türkiye nüfusunun bu avantajlı yapısı artık sona ermek üzeredir. Bu altın fırsat büyük ölçüde kaybedildi, bundan sonraki 15-20 yıl iyi değerlendirilmezse hepten kaybedilmiş olacak.
Nüfusun sabit kalması için nüfus artış hızının yüzde 2,1 olması gerekiyor. Buna "nüfus yenilenme düzeyi” deniyor. AKP iktidara geldiğinde 2002 yılında nüfus artış hızımız yüzde 2,17 idi. Böyle olunca genç nüfus oranımız düşmüyordu.
Nüfus artış hızı, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,1’in altına indiğinde bir ülkede nüfus yaşlanmasından bahsedilir. Türkiye bu sınırın altına indi. Halen nüfus artış hızımız yüzde 1,7 olduğuna göre artık yaşlanmakta olan bir ülkeyiz.
Ülkemizde doğurganlık ve ölümlülükteki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfus artmakta ve ortanca yaş yükselmektedir. (Ortanca yaş yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır.)
2002’de 26,4 olan ortanca yaş 2021 yılında 33,1'e yükseldi.
Veriler açık. AKP’li yıllarda her yıl nüfus artış hızımız düşüyor. Nüfusumuz yaşlanıyor.
* * *
RTE’NİN TEMENNİSİ DOĞRU AMA YAPTIĞI YANLIŞ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın nüfus artış hızımızın düşmesi ve yaşlanan nüfus sorununu gördüğü için “en az 3 çocuk tavsiye” ediyor olmalı. Erdoğan nüfus artış hızımızın yüzde 3’e doğru çıkmasını temenni ediyor.
Bu temenniye ben de katılıyorum. Tabii ki doğan bireylere eğitim, iş, aş vd ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir ortam hazırlamak şartıyla.
Ancak bu meselenin de temenni ve tavsiye ile çözülemediği açık.
Tıpkı enflasyonu düşürmek temennisiyle gösterge faizinin düşürülmesi gibi bir durum.
Faizin de enflasyonun da düşmesini istemeyen hiç kimse yoktur.
Fakat Erdoğan gösterge faizini indirdikçe banka faizleri artıyor, enflasyon azıyor. Enflasyonu, girdi maliyetlerini indirmeden faizler düşmüyor.
Bunun gibi Erdoğan çok çocuk tavsiye ettikçe doğurganlık oranları düşüyor.
Çünkü “Gençler iş hayatına artık daha geç atılıyor. İşsizlik sorunu gençler için giderek büyüyor. Bu da evlenme yaşını geciktiriyor. Geç evleniyor, geç çocuk sahibi oluyorlar.”
Düğün masraflarını bir şekilde karşılayıp evlenenler de kira, elektrik, yakıt ve eğitim giderlerini karşılama güçlüğü sebebiyle genellikle tek çocukta kalmayı tercih ediyorlar.
Birileri R.T.Erdoğan’a hatırlatmalı: “Ekonomiyi iyi yönetemediniz. Üretim ve istihdam alanlarını çoğaltamadınız. İnsanları en temel ihtiyaç maddelerine bile erişmekte zorlanacak hale getirdiniz. Bu ortamda kimse sizin tavsiyenize uymaz, gençler en fazla tek çocuk yapmaya cesaret ederler” diyebilmeli.
* * *
Enflasyon, faiz, büyüme gibi ekonomik parametreler bir dönem kötü gitse de iyi bir yönetimle bir süre sonra düzeltilebilir.
Fakat nüfus yaşlanma sürecine girdikten sonra bunun geri çevrilmesi imkansıza yakındır. Bugün Avrupa devletleridünyadaki öncü rolünü kaybettiyse bunda öncelikle yaşlanan nüfusun etkisi büyüktür.
Türkiye’de 65 yaş ve üstü nüfus bugün toplamın yüzde 9,7’si kadar. 2050’de yüzde 17’lere ulaşacağını öngörülüyor.
Bu gelişmeler çalışan aktif nüfusun bakmak zorunda olduğu çocuk sayısı azalırken, bakmakta olduğu yaşlı sayısının artmasına yol açıyor.
Türkiye'de, 2021 yılı verilerine göre, çalışma çağındaki her 100 kişi, 33 çocuğa ve 14,3 yaşlıya bakmaktadır.
* * *
TÜRKİYE’DEKİ YABANCILAR
Prof. Dr. Ahmet İçduygu’ya göre nüfus problemi denilen şey sadece doğurganlığın azalması değil. Afrika’da doğurganlığın azalmadığını ama yine de ekonomik sorunların devam ettiğini vurgulayan İçduygu, “Doğurganlığın azalması çalışma yaşındakilerin azalmasını getirir. Avrupa bunu göçle besledi. Ama nitelikli göçmen aldılar.”
Geçici Koruma Statüsündeki 5 milyon civarındaki Suriyelinin ve diğer ülkelerden gelen 2 milyona yakın sığınmacıların“yaşlanan Türkiye için bir fırsat” olduğunu savunan iktidar yandaşları var.
Bizde ortanca yaş 33. Türkiye’de yaşayan Suriyelilerde ortanca yaş 19 yani her yüz Suriyelinin 66’sı 25 yaşın altında. Bunlarda doğurganlık oranı çok yüksek.
Türkiye’deki Suriyelilerin büyük ekseriyeti eğitimsiz ve niteliksiz. Afganistan, Afrika ve bazı Asya devletlerinden gelen yabancılar da aynı şekilde vasıfsızlar.
Bunları vatandaş yaparak ortanca yaşı düşürmek daha büyük belaları davet etmektir.
Demografik meseleler uzun vadeli akıl ve bilim süzgecinden geçmiş stratejik planlarla çözülebilir. Afaki slogan ve tavsiyeler sadece sorunu derinleştirir.
Milyonlarca eğitimsiz, niteliksiz ve Türklere nazaran çok hızlı üreyen yabancıların ülkede tutulması ve hele hele vatandaşlık verilmesi telafisi imkânsız zararlar verir. Çeyrek veya yarım yüzyıl sonra, Türkiye Türkleri yabancı kökenlilerin yönettiği bir Türkiye’de veya parçalanmış bir ülkede yaşıyor olabilir. Daha az kötü ihtimalle PKK benzeri yeni terör örgütleriyle boğuşuyor oluruz.