Geçtiğimiz yıl Türkçe Yılı idi. Türkçe kökenli kelimelere özen gösteren AK Partisi 'bildiri' varken neden Manifesto demişti? Manifesto, Erdoğan’a hangi nitelikleri ile tercih edilir gelmişti?
'Manifesto' kelimesinin iki manası var:
Birincisi; “Bir yük gemisindeki ticaret mallarını gösteren ve kaptan tarafından liman gümrük yönetimine verilen belgenin adı.” Kelime bilinçaltının dışa vurumu olarak düşünülebilir mi? Zayıf ihtimal.
İkincisi; "Toplumsal bir hareketin duyurulması ve tezlerin belirtilmesi üzerine kurulan, bir akımın, bir hareketin oluşunu bildiren yazılara manifesto ya da bildiri denmektedir."
Yeni tez ortaya koyamayan bir hareket önceki hareketlerin bir taklidi veya devamı niteliğindedir. Dahası manifestonun mevcut sistemi eleştirmesi ve yeni bir sistem iddiasıyla ortaya çıkması gerekir.
Tarihte en bildik Manifesto; Marks ve Engels’in Komünistler Birliği’nin programı olarak kaleme aldıkları “Komünist Manifesto”dur.
Komünist Manifesto 1848 Şubatında bütün Avrupa’nın devrimci ayaklanmalarla çalkalandığı bir dönemde Londra’nın gösterişsiz bir basımevinde basıldı. Bu bildiri Bilimsel Sosyalizmin kitlesel siyaset sahnesine çıkışının ilk ciddi işareti olarak kabul edilir. Komünist Manifesto daha sonraki sosyalist ve komünist partilerin programlarının temelini oluşturdu.
AK Parti’nin 2002 metni Manifesto denebilecek nitelikte idi.
Ancak AK Parti 2002’de "Seçim Beyannamesi" dedi. Acaba o zaman siyasi acemilik mi vardı?
O dönemde yayınlanan Seçim Beyannamesi radikal değişklikler öngörmekteydi ve "Manifesto" denebilecek nitelikte idi.
Manifesto terimini AK Parti ilk olarak 2012’de kullandı.
2012 Manifestosu ile eski sistem tamamen yıkılıyor yeni bir düzen geliyordu fakat bu Manifesto bugünün terimiyle "FETÖ kokuyordu”. Büyük ihtimalle Manifesto terimi Gülen Cemaati tarafından önerilmişti.
Gülen Hareketi kokan 2012 Manifestosu'nun başlıkları şunlardı:
-Siyasi partilerin kapatılmasının önüne geçilecek,
-YSK Reformu yapılacak ve Başkanlık Sistemine geçilecek,
-Anadilde kamu hizmetlerine erişim sağlanacak,
-Jandarma sivilleştirilecek,
-YÖK Reformu yapılacak,
-Köylere imar getirilecek,
-Avrupa Birliği hedefine devam edilecek biçiminde idi.
Gelelim 2018’e; Öncelikle bu bildiri yeni rejimin AK Parti’ye göre Başkanlık Sisteminin ilkelerini belirlediği için manifesto olarak kabul edilebilir. Yine de bu metne manifesto demek çok iddialı bir tavırdır. Metni iyi incelemek gerekir.
Yeni hedef ve ilkeleri var mıdır? Belirlenen bu hedef ve ilkeler orijinal midir? Bunlar yeni bir felsefe geliştirebilecek güçte midir? Bu durum ancak açıklanan maddelerin içerikleri görülünce anlaşılabilir.
Erdoğan’ın 'manifesto' adını verdiği açıklamasında yeni bir durumu ifade eden geleceğe yönelik ifadeler şöyle oldu:
"-Faizler, enflasyon ve cari açık düşecek.
-Dış saldırılara, finansal saldırılara güçlü hale geleceğiz.
-Kanal İstanbul gibi projeler mutlaka hayata geçecek.
-Dar gelirli vatandaşın vergisi azalacak.
-Daha icraatçı hale gelinecek.
-Türkiye’yi küresel güç haline getireceğiz.
-Türkiye yeni dönemde muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak.
-Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesinde yerini alacak.
-Enerjide dışa bağımlılık azalacak.
-Yerli otomobil ve savunma sanayii alanındaki projelerimiz süratle hayata geçecek.
-İstihdam artışı ile yeni fabrikaların önü açılacak.
-Tam demokratik bir ülke istiyoruz.
-Adaletin kurumsal yapısını güçlendirmek suretiyle her alanda tesisi önceliğimiz olacak.
-Kadına karşı taciz, şiddet insanlığa karşı işlenmiş suçtur. Bu ayıbı ülkemizden silene kadar tüm çabamızla devam edeceğiz.
-Gençler sizi kalıba sokmaya çalışmayacağız. Ülkemiz sizinle birlikte küresel güç olacak.”
16 yıldır iktidarda olan bir partinin yaptıkları ve yapamadıkları ortada. Görüldüğü gibi Manifesto sistemin değişecek olmasına rağmen yeni bir düzen ortaya koymaktan uzak. Birçok madde temenniden ibaret. Bir kısmı da önceden kısmen başarılmış fakat devamlılığı sağlanamamış konulardan oluşuyor. Görünen o ki “Dağ; fare doğurdu" demek haksızlık olur. “Dağ, tilki doğurdu".