Millet işini gücünü bırakmış, yollara dökülmüş, üstelik evinin rızkını dahi yollara dökmüş, sizin o makamdan ayrılmanızı istiyor. Bu istek tabanın büyük çoğunluğunun talebi olarak ortada duruyor. Bunu sizde bal gibi biliyorsunuz. Şimdi hiçbir şey yokmuş gibi eksiği yanlışı düzeltiriz havalarındasınız. İyi de bakın biz size eksiklerinizi nezaket dairesinde anlattığımız yazılarımızdan bazı bölümler sunalım. Hatırlayın bakalım, bu sesleri duymuş muydunuz, bu seslere değer vermiş miydiniz?
***
“Toplumu sosyal yapı unsurları oluşturur. Bunlar aynı zamanda toplumun dokusudur. Sosyal dokuya sirayet edemeyen bir hareketin memleketin istikbaline yön vermesi ve Türk devletinin fetret devrinden kurtulmasını sağlaması mümkün değildir.
Ramazan ayını geride bırakıyoruz. AKP’liler cami cemaatinin içinde aktif, dostlar arasında iftarlarda, çay-kahve sohbetlerinde hatta savurlarda bile masum halkımızı kandırma yolunda çalışmakta, sosyal dokuya zehir enjekte etmektedir.
MHP’nin yapması gereken zehirlenmeye çalışılan sosyal dokuya panzehir vermesidir.
En etkili savunma hücümdur. MHP hücum etmeli ki, birileri savunma pozisyonu alsın. Hücum hem kendi saflarımızı sıklaştıracak hem de karşı tarafta firelere sebebiyet verecektir.” Sosyal yapıya panzehir gerekiyor. (Milli Refleks)
***
“Eleştirince kızıyorsunuz, sitem ediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz, bozgunculukla suçluyorsunuz, hatta AKPye hizmet ettiğimizi dile getirmekten bile çekinmiyorsunuz.
Biz aslında bu taktiği biliyoruz. Kendi başarısızlığınızı örtmek için hareketin içinde ki muhalefeti itibarsızlaştırma taktiği uygulamaktasınız. Böylece aklı sıra kamuoyuna MHPnin içine Truva atı girdiği algısı yerleştirerek saflarınızı sıklaştıracaksınız.
Sözde çözüm sürecinin akil insanları Anadolu yollarını düştüklerinde, sözde çözüm sürecine karşı dokuz miting ile bizleri miting alanlarına doldurduğunuz da devlet kurumları elinizde miydi, medya elinizde miydi? Hayır! Yine aynı durum söz konusuydu. Fakat siz MHP’nin tepkisinin sözde çözüm sürecini frenleteceğini biliyordunuz ve gereğini yaptınız. Biz de hem alkışladık, hem de yollara düştük. Şehir şehir mitingleri kovaladık, hem de adam başı 100 TL almadan kendi ailemizin rızkından vererek…
Demek oluyor ki, siz de algı yönetiminden haberdarsınız, demek oluyor ki, safların sıklaştırılması ile siyasi netice alındığının farkındasınız.
O halde bu taktiğinizi 12 senedir AKP ve RTE karşısında niye devamlı uygulayamadınız? Oysa RTE devamlı ve kesintisiz meydanlarda ve halkın karşısında değil mi?”
Biz sizden o doldurduğunuz koltukları istemiyoruz, dolduramadığınız koltukları istiyoruz. Şahsımız adına da istemiyoruz. Bırakın hak eden gelsin ve makamların içini doldursun diye istiyoruz.
İktidar partisi 9 seçimdir sizin tabanınıza oynuyor ve devamlı netice alıyor. Siz niye AKPnin tabanına oynayamıyorsunuz? Siz niye hiç netice alamıyorsunuz?
Ülkücü camianın onbinlerce eğitimcisi alana inmeye hazır, sizden hareket bekliyorken kaç eğitimciden ocaklarda yararlandınız?
Sorduğumuz sorulara belki yerel bazda sınırlı sayıda örnek verilebilir. Ama sonuç değişmez.
Ülkücü hareketi atıl vaziyete getirdiniz. Oysa biz rahmetli Başbuğ döneminde seminerden seminere sohbetten sohbete koşuyorduk.
Siz hareketin sinirlerini aldınız, hissizleştirdiniz. Buna rağmen kendinize “AKP nasıl bizim tabanımıza el atabiliyor, nerede yanlışımız ve eksiğimiz var?” diye sormuyorsunuz.
Sayın Şefkatlü sultanımızın da içinde bulunduğu yer kaplayıcı unsurlar biliyorsunuz ama biz yine de söyleyelim;
Siyasi tabanınızda boşluk bırakmayacaksınız. Devamlı, sürekli etkinliklerle insanlarınızın zihnini ve aklını besleyeceksiniz.
Siyaset boşluk kaldırmaz!” Hareketin sinirlerini aldınız. (Milli Refleks)
***
Siyaset parti dışında boşluk kaldırmadığı gibi parti içinde de boşluk kaldırmaz. Siyasi rakiplerinize yönelik olarak ağzınıza geleni söyler, ama hiçbir söylediğinizin karşılığı çıkmaz. Üst üste seçim kaybedince bu sefer parti içinde ki rakiplerinize hatta tabanınıza yönelik olarak ağzınıza geleni söyletme ve söyleme yolunu seçtiniz. Ama kaderiniz değişmeyecek, sözlerinizin anlamı ve karşılığı olsaydı şimdiye kadar memleketi yönetiyor olurdunuz.
Türk siyaseti sizin boşluğunuzu doldurmakta zorlanmayacaktır.
Bu sebeple son dönemdeki sözlerinize cevap vermenin anlamı yok, çünkü değeri yok.