İktidar partisi yetkilileri şimdiye kadar toz pembe tablolar çizerken, daha gerçekçi beyanatlar vermeye başladılar. Aylardır eleştirilen iktidar en sonunda hayat pahalılığı ve TL’nin çöküşünü kabullendi. Söylemlerini burada tekrarlamayacağız, herkes okudu, dinledi. Özetle, hayat pahalılığı ve alım gücünün olmadığı, TL’nin değer kaybının dibi gördüğünü itiraf ettiler. Halkın fakirleştiğini, alım gücünün kalmadığını, açlık sınırında yaşamakta olan halkın varlığını gördüler ve tescil ettiler. Önlem alınıyor mu dersiniz? Görünürde öyle bir şey yok. Borcu borçla kapatıp Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alıyorlar. Yer altı ve yerüstü varlıkların hemen hemen tamamının satılması nedeniyle Türkiye halkı prangaya mahkum edilmiştir.
Önümüzdeki yıl seçim yapılacak. İktidar partisi seçimi kaybetmemek için her yolu deneyecek. Denemek zorunda. Seçimin kaybedilmesi demek iktidarın hesap vermesi demektir ki, iktidar için asla kabul edilemez.Tekrar seçimi kazansalar bile Türkiye’yi asla düzlüğe çıkaramazlar. Seçim nedeniyle daha da bozulan bir mali tabloyu düzeltmeleri hemen hemen imkansız olup iktidar bunun bilincinde.
Ya muhalefet ne yapacak? Muhalefetin iktidara gelmesi durumunda farelerin kol gezdiği bir hazine ve geçmiş iktidarın yap-işlet-devret modeli altında yaptığı yol, köprü gibi yatırımların devasa borçları ile karşı karşıya kalması kaçınılmaz. Bu bağlamda muhalefet çok yönlü ekonomik bir program sunmak ve borçları nasıl kapatacağını açıklaman zorunda. Orta tabaka tamamen yok olmuştur. Yüzde onluk bir kesim oldukça zenginlemiş olup, seçimlerde bu yüksek gelir sahipleri ellerindekini kaybetmemek için iktidarı destekleyecektir.
Önümüzdeki günler oldukça sıkıntılı ve halkı canından bezdirecek gibi gözükmektedir...