Konunun uzmanları söylemeseler de, iletişim uzmanı Sn. F. Altun ve yandaşlara göre asrın felaketi (!) bir depremi yaşadık. Depremin yıkımını ve büyüklüğünü kimseler inkâr edemez, görmezden gelemez. Dilerim görklü Tanrı, bir daha böyle bir felaket yaşatmaz ülkemize.
Yaralılarımıza acil şifalar diler, kaybettiklerimize de rahmet diliyorum içim yanarak.
Efendim depremin ya da bütün felaketlerin bir ÖNCESİ, bir ANI ve bir de SONRASI olur.
Öncesi hazırlıksızmışız, bilim adamlarının öneri ve ikazlarını görmezden gelmişiz. Umarım bu, bir unutulmayacak ders olur da gerekenleri gerekmeden yaparız.
Anını gördük. İşi, fıtrat olarak görenlerin nasıl da döküldüğünü!. Müdahalede oldukça geç kalındı, koordinasyonda yetersizliğimizi, tek elden yönetimin büyük aksaklığını ve de kurumlarımızın nasıl da etkisizleştirildiğini. Şanlı TSK, neden geç görevlendirildi, bölgeye gelen kurtarma operatörlerine neden hemen müdahale izni verilmedi?
Gelelim sonrasına. Görülüyor ki, bu yıkımda kimse sorumluluk almak istemiyor. Bölgede önlem almayanlar, çürük zeminlere ve çok katlı bina izni verenler, projelere gerekli önem ve özeni göstermeyenler, binalara vize ve onay verenler, oturma izni verenler, 7 kez adına “İMAR BARIŞI” denerek imar affı çıkarıp, nasıl yapıldığı belli olmayan mezar konutlara izin verenler; hepsi de kaytarmanın, sorumluluktan kurtulmanın derdindeler.
Bir günah keçisi aranıyor: Müteahhitler.
Müteahhitler malzemeden çaldılarsa, mevzuat dışı işlem yaptılarsa, bakanlığın mühendisleri, belediyelerin imar mühendisleri, meclis üyeleri hiç mi suçlu değiller. Neden gerekli kontrolü yapmadılar, neden yeteri gibi denetlemediler?
Fıtrat planı denilerek hatayı, kusuru, görev ihmalini Tanrı’ya sarmak, en hafif deyimi ile Allah’a iftiradır. Tanrı akıl verdim kullan diyor. O’nun bir sıfatı da İLİM değil midir?
Bu işin suç yönünü araştıran değerli Cumhuriyet Savcılarımıza önerimdir. Lütfen bu millet için, sadece binaları yapanların peşine değil; projeyi onaylayanın, onaylanmasına etki edenin, temel ve su basman vizesi verenlerin, donatıyı döşeyenlerin, yapı denetim şirketlerinin, oturma izni (İskân) verenlerin, sadece vatandaşın beyanına göre nasıl yapıldığı belli olmayan binalara 7 kez imar barışı diyerek: İMAR AFFI çıkaranların da peşine düşünüz.
Emekli bir eğitimci olarak bunu sizlerden bu asil milletim, yaklaşık ölen 40 bin 684 vatandaşımın adına özellikle rica ediyorum.( Yazının yazıldığı andaki sayı)
Ey benim asil halkım senden de ricam şu ki; küçük yağmacıları cezalandırdığınız gibi, büyük ve boynu kravatlı yağmacıları da cezalandırdığınız gün, iki yakamız bir araya gelecektir.
Ne olur lütfen! Benim partim, benim liderim diye hata ve yolsuzlukları görmezden ve sorgulamaktan geri gelmeyiniz. Hiçbir siyasi, makamı ne olursa olsun bizlerin ne AMİRİ nede EFENDİSİ değildir.
PATRON sizsiniz!
Deprem hatalarına bir hata da üniversiteleri kapatmak ve dijital ortamda eğitime başlatmaktır. Bu, bir felaketin yaralarını saralım derken, yeni bir felakete kapı aralamaktır.
Ülkeyi ayağa kaldıracak güç, bilimle donatılmış gençliktir/gelecektir. O gençlere kıymayınız. Tıp, mühendislik, kimya, hemşire/ebe, dişçilik gibi illaki yüz yüze olmak zorundadır. Ama Kur’an öğrenmek: uzaktan da olur, unutmayınız. TÜGVA’nın 26, TÜRGEV’in 21, İlim Yayma Cemiyeti’nin 178, Ensar Vakfı’nın 62 yurdunu da Allah rızası için depremzedelere açamaz mısınız?
Bir başka olanaksız durum da deprem konutlarının incelenmesi!. İncelemenin yapıldığı 9. günün sonında;763 bin bina incelenmiş.(Bilgi sağlıklı ise) Bu nasıl bir hız? 750 binden hesaplarsak, saatte 3472 bina yapar ki, akıl alacak gibi değil. Dakikada 57 binayı nasıl kontrol edebiliyorsunuz?
Diyeceksiniz ki, asrın felaketine de; asrın inceleme rekoru yakışır. Dünya devi olmak, böyle bir şey olsa gerek.
Din tüccarının elinden, CİNSELLİĞİ alın; anlatacak DİN kalmaz, siyasetçinin elinden de DİNİ alın; aldatacakları ADAM bulamazlar. Biz, kandırılmak zorunda mıyız?
Depremde canla başla çalışan kurtarma ekiplerine, değerli doktorlarımız olmak üzere her kademeden sağlıkçılara, yardımda yarışan asil halkıma binlerce teşekkürler, iyi ki varlar. Hepsinden tanrı razı olsun.
Son söz: Ders aldık mı? ? Almış olsaydık, Karabük üniversitesi Safranbolu Mimarlık Akademisine İlahiyatçı dekan atar mıydık? (Neyse ki atanırken gösteremediği onurlu davranışı atandıktan sonra istifa ederek göstermiş) Hani güzel İslam’ın işi EHLİNE veriniz ikazı!?
Esen kalınız.