* Siyasi ve ticari konularda sık sık din ve imandan söz ederler; insanları (haşa) Allah ile kandırmaya çalışırlar!
* Kılık kıyafetleri ile 14 asır öncesi Araplarına özenirler, “Hz. Muhammed böyle giyinmiş” derler; Ebu Cehil'in de aynı şekilde giyindiğini bilmezden gelirler!
* Arapçayı ve Arap alfabesini kutsal sanırlar; müşriklerin de Arapça konuştuğunu, Arap alfabesi ile yazdıklarını göz ardı ederler!
* Arapları seçkin millet sanırlar; Kur'an ayetlerinde Arapların ağırlıklı olarak olumsuz sıfatlarla anıldıklarını bilmezler!
* Kur'an okumayı (Anlamını anlamadan) en büyük erdem olarak görürler; kutsal olanın Allah'ın mesajı olduğunu, yani anlamını bilmek gerektiğini düşünemezler!
* Birilerine kendilerini beğendirmek için ibadet(!) ederler; şirke düştüklerini anlamazlar! Mevlana'nın oğlu Sultan Veled bu gibilere "İdris(peygamber) görünümlü iblisler" demiştir.
* Dinde olmayanı varmış gibi söylerler; Allah'ın öfkesini üzerilerine çekerler! Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk de böylelerine "mürşit görünümlü müşrikler" derdi.
* Konuşmaları ile insanları Allah'tan uzaklaştırırlar; din tebliğinin gönül kırmadan yapılacağını bilmezler!
* Çıkarlarına ters düşen konularda kimseye vefa göstermezler; "emin" olmayan kişinin imanının da olamayacağını akıl edemezler!
* Liyakate bakmazlar, adaletli davranmazlar; kul hakkı yemenin ne derece büyük günah olduğunu göz ardı ederler!
* Başkalarını kolayca suçlarlar; ama eleştirilmeyi sevmezler!
* Kızdıklarına kolayca "dinsiz, imansız, cehennemlik" derler; bunu ancak Allah'ın bilebileceğini düşünmezler!
* Bol bol hadisten(!) söz ederler; Kur'an ayetlerini o derece kullanmazlar!
* Birilerini de öyle yüceltirler ki, ondan şefaat beklerler; Hz. Muhammed'in, kızı Fatıma'ya "Peygamber kızıyım diye güvenme, kişi ancak yapıp ettiğinin karşılığını görecektir." dediğini bilmezden gelirler!
* Dinsiz gördüklerini(!) öldürmekten, hatta yakmaktan çekinmezler; Kur'an ayetlerine göre savaş dışında ve devletin bir kararı olmadan "bir kişiyi öldürmenin, bütün insanlığı öldürmek" hükmünde olduğunu göz ardı ederler!
* Çok kolayca bir fırkaya, tarikata girerler; İslâm'ın birlik ve barış istediğini bilmezler!
* Helal haram mal biriktirmeyi severler; ”Haram helal ver Allah’ım, kulun seçmez yer Allah’ım” anlayışındadırlar. İnsanın ancak paylaştığı şeylerin sahibi olduğunu düşünemezler!
* Kamu hak ve olanaklarının yerlerine ulaşmasında kendilerine pay(!) çıkarırlar; Hz. Muhammed'in böylelerinin cenaze namazını kılmadığını önemsemezler!
* Gücü ve yetkiyi ele geçirmek için İslam düşmanları ile iş birliği yapmaktan çekinmezler; Allah'ın, Hristiyan ve Yahudilerle dost olmayın, onlarla sır paylaşmayın buyruğuna uymazlar!
* "Ilımlı İslam" sloganı ile egemen dış güçlerin maşası olurlar; bir tek İslam olduğu gerçeğini unuturlar!
* Hristiyan dünyası ile fikir ve ağız birliği yapıp, Atatürk'ü sevmezler; Mustafa Kemal'in emperyalistlerin oyununu bozduğu için Hristiyanlarca sevilmediğini düşünemezler!
* Daha fazla özgürlük isterler; yetki ellerine geçince de hak ve özgürlükleri kısarlar!
Uzatmaya gerek yok; bu kadarı bile yeter değil mi?!
Samimi Müslüman ve dürüst dindarlar ile dost ve arkadaşlarıma en derin selam ve saygılarımla.
Bu tespitler, çok az ilave ve eklemelerle; arkadaşım ve dostum Sayın Mustafa Kalaycı öğretmenden alıntıdır.
Esen kalınız...