Dini İçeceğimiz Zemzem, Milli İçeceğimiz Ayran
Analitik düşünen insanların kaderi iyi ve kötü ile her zaman çakışır. Özellikte buradadır. Yoksa at gözlüğü ile bakmakla varılan sonuçlar kırıcı, yıkıcı, telafisi olanaksız tabloları ortaya çıkarır. Öngörülü ve birikimli siyasetçi günü yaşamaz. Yüzyılları içeren yarınları görür, planlar, uygular. Kendisine başkaları tarafından biçilmiş elbiseyi almaz, giymez. Fonksiyon sahibi, nosyon sahibi olur. Terör konusunda gelinen noktaya bir bakar mısınız?. Türkiye âdeta kalbur olmuş teröristler ellerini kollarını sallayarak Türkiye’ye girmişler. Öyle birkaç terörist değil binlerce. Diyeceksiniz ki nerden bu hükme varıyorsunuz. Üç beş terörist olsa bir günde çeker gider. Demek ki sayıca o kadar fazla ki çekilmeleri aylar alacak. Türkiye bu olmamalı idi, maalesef oldu. Medyaya göz atın hiç bu konular irdeleniyor mu? Bütün bunların yanında terörist liderler ‘’gittiğimiz gibi geliriz, R.T.Erdoğan seçim kazanması için bize muhtaç’’ diyorlar. Milletten saklanan pazarlıkların olduğunu ifade etmek istiyorlar. Nedir bu pazarlıklar? İşte orası vatandaş için çok bilinmeyenli bir denklem. Karanlık hem de çok.
Türkiye’nin rejiminin, bütünlüğünün, insanının, geleceğinin dış güçler tarafından masaya yatırıldığı ve hayati, can yakıcı ameliyata alındığı bir dönemde sayın Başbakan ‘’Milli içeceğimiz ayran’’ diyor. Hayır efendim Türk Milletinin Milli içeceği ‘’Kımız’dır’’. Ayran, kımız, alkol gibi saplantıları bir kenara bırakalım. Ortada şu gerçek var: Avutuluyoruz. Millet teröristlerle yapılan açılımı merak ederken, kel alaka cinsinden içeceğimiz ayran demekle, Milletin boş şeylerle avutulduğunu görmek ve yaşamanın ızdırabını yaşıyor, hicap duyuyoruz.
Adım adım, dikta ve teokratik düzene yaklaşıyoruz. Tek adam, tek din. Kusura bakılmasın çok değerli teorisyenler! Sayfayı tersten okuyorlar. Anadolu coğrafyası tarihte hiçbir zaman tek düze olmamıştır. Çok sancılı bir coğrafyadır. Krallar geçmiş, krallıklar doğmuş ve ölmüştür. Hiç biri yaşamamış tarihe gömülmüştür. Sürekli savaşların, istilaların ve çok sık el değiştirmelerin gerçekleştiği topraklardır Anadolu. 72.5 millet yaşar. Hepsi bir arada yaşama kültürüne sahiptir. Dış güçler ve onların iç uzantıları olmasa 72.5 millet gül gibi geçinir gider. Bu millete her türlü rejimi dayatabilirsiniz. Şu unutulmasın ki: Ne dayatırsanız dayatın, er geç dayattıklarınız çökecektir. Hayal kurmuyoruz, tarihi gerçeklerden yola çıkarak bu hükme varıyoruz. Roma, Bizans İmparatorlukları ne oldu? Göklere çıkarılan Osmanlı ne oldu. Müslüman olmayanlarca yönetildi, halkı ezildi, iç isyanlar çıktı ve sonunda tarihin derinliklerine gömüldü. Neo-Osmanlılar ise geçmişe bakmadan, ders almadan ‘’Durmak yok, yola devam’’ çıkmazı içinde bocalayıp duruyorlar. Silahlı güçleri, yönetimi, camileri elinizde tutabilirsiniz ama halkın hür iradesine nereye kadar gem vurabilir ve gerçekleri bu halktan saklayabilirsiniz. İşte sorun burada.