Küresel dünyanın en büyük güçlerinden ve aktörlerinden biri kesinlikle 'medya'dır.
Son günlerde medyada çok yer almayan ama bazı haber kanallarında duyduğumuz Disney+plus'ın Atatürk filmine olan ambargosunu önceki öngörülerimizde biz zaten dile getirmiş, "buna benzer olaylar için acil bir aksiyon almamız gerekiyor" demiştik.
Dünyanın küresel boyuttaki güçlerinden biri de paradan sonra ikinci söz sahibi ise kesinlikle medyadır. Eğer medyayı doğru kullandığınızda kendi amacınıza hizmet edebilmektedir. Bu konuyu bilen yine paraya yön veren isimsiz gruplar günümüzde gençlerin algıları ile çok bariz bir şekilde oynadıkları aşikârdır. 'Küçük aile' kavramını ortaya atmış, 'mikro aile' kavramını getirmiş, kadını bir obje gibi kullanmış, gençleri sapkın fikirler ile büyülemiş dijital platformlarda cinsiyet değişimi için destekler, yayınlar yapmış, organik neredeyse hiç bir şey bırakmama derdinde olan bir akıldan bahsediyoruz ve neredeyse nüfus planlaması bile yapmışlar. Bu yüzden birey tekil olma gibi propagandaları aldı başını gidiyor. Buna benzer sayısız propaganda var. 'Tek dünya düzeni' komploları ve bunlar birçok filimde boy gösteriyor.
Konumuza dönecek olursak medya canavarları trafik canavarları gibi önümüzde büyük bir sorunsal olarak duruyor ve etiği, oto-kontrolü veya oto-sansürü vs de yok. Yeni bir dünya düzeni için herşeyi mübah sayan güruhlar artık açık açık ve aleni konuşuyor. Örneğin Dünya Sağlık Örgütü ağzı ile konuşuyor ve "böcek yiyin" diyor! Sağlık konusunda dayatmalar yapıyor; "aşı olun" diyor! Biz de kuzu kuzu ne derlerse onu yapıyoruz. Medyanın burada çok önemli bir pozisyonu var. Dünyada en yaygın 3 ajans da bu küresel çetenin aparatı ve kontrolünde neredeyse! Onlar söylemese olan bitenden haberimiz olmayacak. En son Fransa'da yaşanan sokak çatışmalarında, karartma yaptıkları gibi medya bize birçok şeyi tersine manipülasyon ile başka bir şeymiş gibi gösterebiliyor. Medya tehlikeli fikirlerin-akılların ellerinde silaha dönüşebilir bir mekanizmadır.
Bunu gören ve dünyada birçok yerde söz sahibi olan Yahudi, Ermeni ve siyonist lobisi gözünü bu defa Atatürk filmine çekmiş. Buna dair engelleme vb ne varsa yapmıştır. Atatürk bizim en önemli milli bir değerimiz ve O'na yapılan bu saygısızlık affedilir bir konu değildir. Lakin ülkemizde Atatürk'ü bir kılıf olarak kullananlar var. Sadece sözde Atatürkçüler de bu duruma sessiz. Belki de paranın üzerindeki Atatürk resmini seviyorlar, bilemeyiz. Bu yüzden siyasetten uzak bir kültür-sanat insanı olarak bu ve benzer durumların farkında olursak karşılaşabileceğimiz olası sorunları daha öncesinden çözebilme kabiliyetimiz olabilir.
Bir önce bahsettiğimiz editoryal yazımızda anlattık. Adımıza birileri medyada karar veriyor. Neden ve niye tepkimizi dile getirmiyoruz? Ve bu olay da ne kadar haklı olduğumuzun göstergesidir. Bu yüzden Yahudi lobisinin vb buna benzer gizli örgütlerin önünü almak mümkün ama buradaki ülkemizde taşeronları yapımcı. yönetmen, oyuncu, şarkıcı, ünlü fenomen gibi isimleri bu hassas konuya hiçbir pencereden bakamayacağını ve fikir beyan edemeyeceklerini biliyoruz. Son olaylarda sessizlikleri ile de görmüş olduk.
Bu konuyu cesaretle dile getiren bizim gibi sadece idealist haber kanalları, haber merkezleri ve gazeteciler olmuştur. Bu yüzden medyanın önemini anlatmamıza gerek yok. Bu konuda yapılacak çalışmaların başında yine her zaman dediğimiz gibi devlet politikası olup bu konuda dijitalde ve konveksiyonel medyada yer alan önemli isimleri görüşlerine başvurmaktır. Devlet politikası haline getirmektir. Sosyal medyada ısrarla baskımız ile dezenformasyon yasası bile yeni çıkabilmiştir. Artık günümüzde hâlâ bu dediğimiz konuları anlayamamış bir yönetici ordusuyla karşı karşıyayız. Gerek yönetici makam-mevki sahibi bireyler olsun, gerek vatandaş olsun bu konun geleceğimiz için çok önemli bir konu olduğunu söylemek gerekir. Ülkemizde çoğu sanatçı bu hassas konulara girmez çünkü paranın nereden geldiğini iyi bilirler. Türkiye'deki sanatçıların çoğunun dışarıdan besleme olduğunu görüyoruz. Milli ve yerli sanatçılar yok denecek az olduğunu söylemek gerek. Hatta milli sanatçılar çok medyada görülmediğinden dolayı yine bu güruh tarafından psikolojik olarak ezilmektedir.
Bu yüzden medya canavarlarını ezmek için kendi yerli milli değerleri ön planda tutan, popüler kültürün aparatı olmayan inançlı, karakterli duruşu olan, özgüvenli ve bilinçli içerik üreticilerine, sanatçılara, fenomenlere ve isimlere ihtiyaç var. Bu yüzden bu isimler ile projeler yürütülmeli, geleceğe, çocuklarımıza daha bizden, daha kendimizden öğeler ile yetişmiş, sağlam, liyakatli ve özgüvenli insanlar yaratmalıyız. Her nesil yeniden doğar. Bu mottoyla geleceğin aydınlık yüzü, özünü bilenlerin, yeniliğe açık olanların hayallerinin peşinde gidenlerin elinde geleceğe yön verenler ile olacaktır...