Doğru okumak için doğru konuşma ve doğru yazma eğitimi zaruriyettir

Hakan TANIM

Okumak... İnsanoğlunun aslında dünya ile tanıştığı andan itibaren anlayabilmesi, öğrenmesi, duygularını dile getirebilmesi, yazabilmesi, kazanabilmesi, ruhunu doyurabilmesi, görebilmesi, buluşabilmesi, tanıyabilmesi vb. bir çok sebepten ötürü en zaruri ihtiyacı. Peki yeterli kadar okuyor muyuz? ya da okuduklarımızdan bir mana bir ders çıkarabiliyor muyuz?

Ya da okumuyoruz neden? kolaya kaçıyoruz.

Bilim ve teknolojinin zirveye çıktığı bir dönemde okumak bir ihtiyaç iken neden ?kolaya kaçıp başkalarından yardım talep ediyoruz. 

İnsan ilk eğitim döneminde önce konuşmayı, sonra yazmayı ve en sonunda okumayı öğrenir. Bu eğitimin hiyerarşisidir. Fakat bu hiyerarşi değişik ve yanlış temel eğitim ile birbirine karışıyor. Bilgi sonsuzken daha çocuk yaşta tüm bilgiler yıllar ile sınırlandırılarak minumum 5, maksimum 22 yaşlar arasında bireylere depolanmaya çalışılıyor. Tam 17 yıl. Her dönemde aynı mantık ile aynı kurallar çerçevesinde bu hiyerarşik sistemin adına müfredat denilerek bu sistemin direttiği tek tip eğitim sistemi ile sınırsız olan bilgi kısıtlanıp sınırlı hale getiriliyor. Dolayısıyla birey bu yorucu ve gerçekten sıkıcı geçen 17 yıllık süreçte okumaktan sıkılıyor.  Genelleme yapmasam da o hale geliyor ki, güzel konuşamıyor, güzel yazamıyor, kendini ifade edemiyor. Dolayısıyla okumuyor.

Peki okumayı nasıl ?sevdirebiliriz, Nasıl? sevebiliriz, Nasıl? özendirebiliriz.

Hep üzerinde durduğumuz, adına 'temel eğitim' dediğimiz sistemi onararak bu mümkün. Önce daha 5 yaşında temel eğitim ile tanışan bireye güzel konuşmasını öğretmeliyiz. Bu genel yeteneklerini keşfedici eğitimlerinin dışında güzel konuşma ve fonetik dersleri ile mümkün. Doğru nefes kullanma, güçlü diyafram kasları bu eğitimin temellerini oluşturuyor. Düşünsenize ülkenizdeki on milyonların doğru ve güzel konuştuğunu birbirini anlayabildiğini?

Peki güzel konuşan insan kötü söz söyler mi? 

Peki düzgün şekilde harflerin üzerine nerede vurgu yapacağını öğrenen birey, yazmaktan korkar mı?

Kesinlikle korkmaz. Güzel konuşmasını bir an önce güzel şekilde yazıya dökmek ister. Yani yazmak. Eğitimin ikinci temelinde yazmak eğitimini vererek yapmalıyız. Tam 29 harfin bulunduğu alfabemizde güzel konuşma ile vücuduna hediye edilmiş organlarını tam olarak kullanmayı öğrenmiş birey, yazmayı ve yazdıklarından zevk almayı istemez mi?

Dolayısıyla tam olarak konuşmayı ve yazmayı tamamlamış bir insan hem okumasını öğrenir, hem okur, hem de okuduğundan zevk alır, hem de dünyasını keşfeder. Belli bir noktadan sonrada kendisinin ya da aldığı eğitimin sonunda önce organik bağı bulunduğu topluma ve daha sonra dünyaya kolay ve başarılı şekilde entegre olmuş olur. Ve bu bağ da nesilden nesile aktarılır.

Güzel konuşmayı öğrendiğimiz, bu ahenkle sesleri yazıya dökebildiğimiz, toplum önünde konuşmaktan korkmadığımız, kendi duygularımızı ve başkalarının duygularını okuyarak ve gözlemleyerek öğrendiğimiz daha güzel bir toplum yaratmanın esas alındığı bir eğitim sistemi ümidiyle....!!!