Doğru sorular

Murat YAZAN

Doğru yanıta ulaşmak için doğru soruyu sormak gerekir. Yanıt önemlidir, ancak doğru yanıtın yolu doğru sorudan geçer.

Benim de dâhil olduğum muhalifler dünkü seçimlerin ardından mantık sınırlarını zorlayan yorumlar yapıyorlar;

"Soğan elli lira olsun da görsünler günlerini"

"Deprem bölgesindekilere üzülmeyin. Müstahak"

"Koyunlar, kasabın bıçağını yalayanlar” vs. duygusal ve anlamsız yorumlar.

Doğru soru; "Ekonomik yıkım diz boyu, soğan otuz lirayken neden iktidar partisine oy verdiniz?" Bu soru sorulursa gelecek yanıtlar doğru siyaseti üretmeye yardımcı olur.

Demek ki bizler tepesinde boza pişirilen millete güven verememişiz. Ruhlarına, yüreklerine yeterince dokunamamışız. Her şeyin "çok güzel" olacağına ikna edememişiz.

Demokrasilerde seçmen suçlanmaz. Seçmene "neden benim desteklediğin partiye oy vermiyorsun?" diye hesap sorulmaz.

Bir yandan "söz milletin" derken "neden bunu tercih etmedin?" denmez.

Biz başaramadık. En azından milletvekili seçimlerinde. Tamam, CB seçimlerinin ikinci turu olacak. Bu 14 günlük bir süreçtir, yeni şeyler söylemek, toplumu ikna etmek gerekir. Yoksa 5 yıl daha Erdoğan yönetimi devam eder.

Kim ne yapar, üst akıl neyi kurgular bilemem ama oylara yüzde 5 daha eklemek gerekiyor.

Milletvekili seçimleri önümüze bir tablo koydu. Onca olumsuzluğa rağmen eğer Millet İttifakı bu seçimde çoğunluğu sağlamadıysa şapkasını önüne koyup düşünmek zorunda.

Sayın Meral Akşener meydanlarda ve meclis kürsüsünde fırtınalar estirdi. Diğer genel başkanlar da öyle. Mitingler coşkuluydu ancak bunlar meclise yansımadı. Bazı soruları doğru sormak gerekiyor.

- Aday doğru muydu?

- Vekil adayları doğru muydu?

- Seçim öncesi yapılan il ve ilçe kongreleri yarar mı, zarar mı getirdi?

Bunların yanıtlarını iki hafta sonra net olarak alacağız.

Avrupa demokrasilerinde yaşadığımız mevcut şartlarda (ekonomik kriz, depremde yaşanan ve insanların hayatlarına mal olan hatalar, özgürlüklerin kısıtlanması, kadınların eşitliğinin tartışmaya açılması vs.) muhalefet ezici çoğunlukla meclise ve başkanlığa sahip olamıyorsa ittifakı oluşturan tüm genel başkanlar istifa eder, yerlerini bu işi daha iyi yapacaklara bırakırlar. Bizde nasıl olur, ileride göreceğiz.

Birkaç cümle de Sinan Oğan ve Muharrem İnce için.

İnce’yi günahım kadar sevmem. Operasyonel bir aparat olduğuna inanmaya devam ediyorum. Adaylıktan çekildi ama neredeyse yüzde 1 oy aldı.

Ogan’ın aldığı yüzde 5 çok önemli. Durup dururken anahtar aday oldu. Doğru soru; "Sinan Ogan bu oyu neden aldı?"

Bu oy Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ı reddeden milliyetçi oylardır. Kendisi hakkında yazmış, eleştirmiştim. Onun gelecekte ne karar vereceğini bilmiyorum. Seçmeninin vereceği kararın peşinden gideceği de tartışmaya açıktır. Seçmeninin Ogan’ı bir lider olarak görmek yerine tepki oylarının merkezi olarak gördüğünü düşünüyorum. Yoksa çok önce siyasette etkili bir figür olurdu. Hiçbir zaman olmadı. Burada seçmenin "tepki" refleksine bakmak gerekiyor.

Milletvekili seçimleri ülkenin siyasi eğiliminin iyice sağa kaydığını gösteriyor. Yeşil Sol (eski HDP) büyük oy kaybetti. CHP oyunun üzerine çıkamadı. Tip beklenen oyu alamadı. Buna karşı Hüda-Par Meclis'e girdi, yavru Erbakan vekil oldu. MHP beklenenin 3 puan fazlasını aldı. Fakat Millet İttifakı'nın sağ seçmene hitap eden partileri bir arpa boyu yol alamadı.

Doğru yanıtlara ancak doğru sorularla ulaşılır.

Düşünmek ve yapmak için iki haftamız var.

İki hafta sonra Erdoğan yeniden başkan olursa 5 yıl daha bu sistemde yönetileceğiz. Doktorlar gitmeye, niteliksiz göçmenler gelmeye devam edecekler. Kadınlar öldürülecek, konserler yasaklanacak, tarikatlar devlette söz sahibi olacak.

Ve bu durumun önüne geçemeyen, adının bir köşesinde "başkan" sıfatını taşıyan tepeden tabana herkes bunun sorumluluğunu taşıyacak.

Bakalım iki hafta sonra neler olacak?