Gece aklıma geldi ve hem çok güldüm, hem de şimdiki gençliği düşündüm.
Çok sevimli, özgürlüğü seven, kalın kaslarıyla (oturmayı sevmeyen) başı dertte, kreatif zeka (üstün ve nasılsı), Doğukan isminde bir anasınıfı öğrencimiz vardı. Ders saatlerinde sınıftan çıkar, koridorda gezer ve dışarı çıkmak isterdi. Arkadaşlar “Biz izin veremeyiz, müdür amcaya git.” derlerdi. Benim odaya gelmeyi, şeker almayı, odada gezmeyi, koltuklara uzanarak oturmayı ve bana bir şeyler anlatmayı çok severdi. Yine bir gün heyecanla odama girdi ve;
— Müdür amca, bahçeye çıkabilir miyim?
— Çok soğuk, çıkamazsın.
— Peki ne yapayım?
— Otur.
— Hayır!
— Sen bilirsin.
— Konuş.
— İstemiyorum.
— Peki ne yapmak istiyorsun?
— O zaman tost yiyeyim.
— Ye.
— Parası!
— Bilemem, çocuklar kantinden bir şey alamaz.
— Param olsaydı, zaten size gelmezdim.
Demesiyle, gülmekten kırıldım ve bir baktım müdür yardımcısı ile memurlar bizim sohbetimize gülüyorlar. Canı tost istemiş, izin ve para vermemişler. Benim, çocukları kırmayacağımı bildiği için, duygu yapmaya gelmiş. Bu arada tostunu getirdiler ve boynuma sarılarak, lezzetle yedi. Annesi bir hafta sonra, bir tencere sarma ile teşekkür için okula gelmişti.
Doğukanlar büyüdüklerinde, onlara istediğimizi yaptıramayız. Dayatsak bile yapmazlar, yapmış gibi olurlar. Onları dinleyerek ve önemseyerek karar vermeliyiz. Sayıları yüzde onlarda olsa bile, her biri düz ve normal bireylerin yüzlercesi kadar aktif ve derin düşüncelere sahiptir. Onları anlayarak büyütür ve gençlik dönemlerinde değer verirsek, ülkemizi uçururlar. Yollarını kesersek, onlar biter ve ülke zarar eder.
Onlar için en anlaşılır dil; dinlemek, konuşmak, fikirlerini almak, uzlaşmak, anlaşmak ve sevmektir. Hani dilimizden düşmeyen “Çocukları ve gençleri seviyoruz, onlar bizim geleceğimizdir.” diyoruz ya! Demekle olmuyor ve o öyle olmadığından onları dinlemiyoruz. “Çocuklar ve gençleri seviyoruz, önemsiyoruz ve onları kendi geleceklerini kurmaları için, destekliyoruz.” dediğimiz zaman, gerçeklerle yüzleşmiş oluruz. Çünkü; Onlar bizim geleceğimiz değil, şimdiki değerlerimiz, yaralarında kendi geleceklerini şimdiden kuracak, devleti küçültecek veya yüceltecek bireylerdirler.
Onlar; yarınların Cumhurbaşkanları, Başbakanları ve ülkelerini yönetecek, bizim kutsalımız olan evlatlarımızla birlikte yaşayacak değerlerimizdirler.
Seversek sevmeyi, önemsersek önemsemeyi, sayarsak saygılı olmayı öğrenir, gelecekte barış, huzur ve bolluk içinde yaşarlar. İşte o zaman, geleceklerimizin, gelecekleri diyebiliriz.
Saygıyla...