Benim bir Mikrop'um var... Gerçi hiç hava atmayayım benim diye... çünkü o pek çok İzmirlinin sevdiği... Mikrop Hikmet'ten söz ediyorum. İzmir'in ve Ege'nin çok sevilen şovmen şarkıcısı. Gece yaşantımız pek yoktur bizim. Mikrop'u da zaten sahne hayatından çok yardımseverliliği, güzel gönlü ile ilgili olarak çok seviyorum. Gerçi sahnesi de çok iyidir. Allah için çok eğlendirir. Çünkü İzmir'de pek çok kişi iyi bilir nerede bir kanser hastası, lösemili çocuklar, hastalar, engelliler, yaşlılar, yardıma muhtaç kişiler var, Mikrop orda... gönüllü ve gönülden destek verir. Kütüphane için kitap da toplar... çevreci olduğundan Orman vakfı için piknik de düzenler... Yaklaşık yedi yıldır tanışırız... Pek çok böyle sosyal etkinlikte birlikte çalışmışlığımız vardır. kardeşim gibidir... çocuğum gibidir... "Abaaam" der... O abasını, abası da onu çok sever...
Geçen yıl yaş günümde benim profil resmimi almış üzerine fhotoshop ile oynamalar yaparak süslemiş ve "Hülya abla... nice mutlu yaşlara-Mikrop Hikmet" yazarak doğum günümü kutlamış. Pek çok kişi o fotoğrafın altına kutlama mesajları yazmış. Sevindim... geldi... geçti... nerede ise yeni doğum günüm geliyor...
Dün facebooktan yeni eklenen arkadaşlardan biri o fotoğrafımı görmüş ve beğenmiş. Facebookun azizliği... Böyle bir şey olunca o beğenilen gönderiyi hemen sayfanın başına alıveriyor. Dolayısı ile de sayfada gören pek çok kişi yayınlanma tarihini gözden kaçırıyor ve benim doğum günüm sanıyor. Bir de paylaşımın üzerine ben "Dün benim doğum günümdü arayan, yazan bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim" diye yazmamış mıyım? Okuyan herkes bir gün önce doğum günüm sanarak unuttuğu için mahcup bir şekilde kutluyor. Pek çoğu güzel dilek mesajı eşliğinde çiçekler, güller, balonlar yolluyor...
Allah'ım şimdi ben ne yapayım?.. Yok öyle bir şey desem... özene bezene yazan arkadaşlarımı mahcup mu edeyim? Söylesem üzülecekler, mahcup olacaklar diye korkuyorum. Söylemesem şimdiden kırkı aştı kutlayanların sayısı... Lise arkadaşım İsmet, Melek yengem, Çankırı'dan halamın oğlu Recep bile kutladı... Yalnız İsmet durumun farkına varmış... galiba daha doğum gününe var... ama bu ne iştir gibilerinden yazmış. Hah dedim... durumu açıklayayım... Bir güzel olayın nasıl geliştiğini, aslında doğum günüme daha 2 ay olduğunu anlattım... Daha sözümü bitirmeden iki kişi daha yazmaz mı?.. Yeğenim Betül telefon etti "Teyze şimdi biz iki ay boyunca seni kutlayacak mıyız?"
Gülmeye başladım... Bu arada çaktırmadan söyleyeyim hoşuma da gitmeye başladı. Biraz canım da sıkkındı... iyi geldi... Artık hiç bozuntuya vermeden herkese tek tek teşekkür ettim.
Ben teşekkür yorumları yazarken telefonum çaldı... koştum... açtım... Bilin bakalım?.. kim?
Mikrooop...
...daha o bir şey söylemeden ben kahkahalarla gülmeye başladım... Can dostlarımız Ethem ve Nur Şengüler çifti yanındaymış... "Hülya ablanın doğum günüymüş kutladın mı?" diye çıkışmışlar. Mikrop'um o telaşla telefona sarılmış... Durumu anlatınca o da kahkahalarla gülmeye başladı bir yandan da Nur ile Ethem'e durumu anlatıyor...
Gülmek ve gülümsetmek; hatta hatta kahkahalarla gülmek, güldürmek gibisi var mı? Mikrop'uma "Sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün" diye dualar ettim...
ettim de... şimdi kara kara düşünüyorum. İki ay sonra gerçek doğum günüm olunca bu insanlar benim hakkımda ne düşünecekler?..
Hülya SEZGİN / hulyasezgin@hotmail.com