Eski Türklerde kanunun karşılığı töredir.
Bilge Kaan Orhun Abidelerin'de Türk Milletine şöyle seslenmektedir. (M.S 732-735)
"Ey Türk Milleti üste mavi gök çökmedikçe,
Altta yağız yer delinmedikçe,
Senin ilini (devletini), töreni (yasanı),
Kim boza bilir?"
Neymiş efendim?
İl kadar, törede önemliymiş.
Yine Güneybatı Türk Devletinin kurucuları Selçuklular'da töre (kanun) çok önemlidir.
Hiç bir durum ve şekilde Selçuklu Sultanları Selçuk Bey, Arslan Yabgu, Tuğŕul Bey, Alparslan, Melihşah, Sencer, Muhammed Tapar töreden ve örften taviz vermemişlerdir.
Kısaca meşruluklarının kaynağını Türk töresi oluşturmuştur.
İslamiyetin insanoğluna tebliğ edilmesi 610 yılıdır.
İlk Müslümanlardan ve 4. halife Hz.Ali 7. yüzyılda insanlara şöyle seslenmektedir.
"Devletin dini adalettir.
Zaten adalet yoksa orda dinden bahsetmek beyhudedir."
Yine Osmanlı padişahlarının en refizyonisti Fatih Sultan Mehmet Han'ın yasa ve hukuktan zere taviz vermediği bilinmektedir.
Şunu hepimiz bilmekteyiz.
Bir devletin çöküşü ve yıkılmasına fakirlik bir gerekçe değildir.
Çünkü fakirlik ve yoksulluk birey ve milletin çalışması ile aşılacak bir problemdir.
Bir devletin çöküşü ve yıkılmasına terör ve anarşi sebebiyet veremez.
Çünkü terör ve anarşi yasaların verdiği yetkiyi kullanan kolluk güçlerinin gayreti ve toplumun duyarlılığı ile aşılacak bir problemdir.
Bir devlette yasalara riayet edilmiyor,
Hukuk çalıştırılmıyorsa!
Adalet çürümüşse!
Devlete güven kaybolur.
Bireyin güveninin olmadığı sosyal yapıyı bir arada tutmak mümkün değildir.
Milletin geleceğine ışık tutacak hukuktur, adalettir.
Eğer Thomas Edison ampulun hukuk ve adaletin yerine konulacağını bilseydi!
Onu insanlığın hizmetine sunmazdı.
Devlet egoların yarıştırıldığı,
Milletin sırtında bilek güreşinin yapıldığı bir yer değildir.
Herkes görevinin gereğini yapmalıdır.
'Mahkemede kadıya mülk değildir.'
Kısaca "adalet mülkün temelidir."