Eğitim sisteminde çağın neresindeyiz?

Nazım PEKER

Almanya’da görev yaptığım Erich-Kastner Schule’nin müdürü Waidman, “Bay Peker, ikinci dünya savaşında Almanya’yı işgal eden güçler,  ilk iş olarak eğitim sistemiyle oynadılar” demişti.

Eğitim sistemiyle sık sık oynamak, ülke çocuklarının geleceğiyle, ülkenin geleceğiyle oynamaktır. Oysa bu ülkenin Eğitim Sistemi M. Kemal Atatürk tarafından: ülkenin kuruluşunda belirlenmişti.

Günümüz AKP eğitim sisteminde, sık sık Bakan değiştirilmiş ve her gelen bakanda; “eğitim sistemini sil baştan değiştiriyoruz” diye işe başlamışlardı.

Gelinen nokta İmam-Hatip ağırlıklı ahirete yönelik bir eğitimle karşı karşıyayız. Üniversite sınavlarında yüz binlerce sıfır (0) çeken bir nesil var elimizde.

Günümüz eğitim sisteminde liseler;

Eğitim ve kültür yeri değil; üniversiteye hazırlık yeri olarak görülüyor ve buna göre eğitim veriliyor.

Geleceğin Türkiye’sini kuracak yavrularımızı; testlerle boğuyoruz ve değerlerimiz, hayata liselerde yetişmeden merhaba diyorlar.

Türk edep ve töresinden, İslam edep ve öğretisinden oldukça uzak olarak!.

Çare ve öneri mi?

Eski eğitim sistemimiz bu günden çok daha iyi idi:

Önce öğretmen yetiştiriliyordu; gerekli program ve özelliklere sahip, donanımlı ÖĞRETMEN OKULLARI,  EĞİTİM ENSTİTÜLERİ, KÖY ENSTİTÜLERİ ve YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULLARINDA.

Bu okullardaki eğitim sistemi ile Türk eğitimi, çağın gereklerine uygun ÇAĞDAŞ bir eğitim veriyordu: Türk çocuklarına.

İnanın doğruyu söylüyor ve iddia ediyorum ki; ÇAĞI ve ÇAĞDAŞLAŞMAYI yakalamaya az kalmıştık.

Türkiye’nin her yerinden, her köşesinden AYDINLIK beyinler yetişmeye; hurafe ve örümcek kafalılığı elinin tersiyle karanlığın çöplüğüne iten gençler yetiştikçe:

İçte ve dışta birleri rahatsız oldu.

İçte sadece ahirete ve nakle yönelik eğitimi benimseyen imam taifesinin huzuru ve rahatı kaçtı.

Dışta da ne oluyor bu Türkiye’ye, Türkler bizim emperyal sistemimize zarar verecekler diyen güçlerin olumsuz propagandaları ve yerli işbirlikçilerinin de oluruyla:

Bu değerli ve donanımlı okullar birer birer kapatıldı. (Eğer bilinçli değilse aynı hatayı askeri okulları kapatarak da yapıyoruz.)

Sonuç mu?

Deve sidiğinin şifasına, organik hoşafın kerametine inanan, üfürükçülüğün kutsallığına inanan, düşünmeyen, irdelemeyen, hoca ne söylerse doğrudur diyen ve okumayan bir gençlik kalmakta elimizde.

Uygulanan sistemle veliler, Devlet Okullarına güveni kaybetti.

13.500 özel okul ve buralarda boğaz tokluğuna aç mide ile çalışmaya zorunlu tutulan yaklaşık: 165.000 öğretmenle; ezbere yönelik, beceriden uzak, kişilerin değerlerini göremeyen, özel yetenekleri ortaya çıkaramayan bir EĞİTİM SİSTEMİYLE çağın toz ve dumanında, ÇAĞI yakalamaya çalışıyoruz.

Olası mı?

Derisini değiştirmeyi başaramayan yılan ve kozasını kıramayan ipek böceği, nasıl ki ölmeye razı ise: Fikirlerini,  eğitim sistemlerini çağdaşlaştıramayan ULUSLARDA; geri kalmaya, sömürülmeye, borç almaya, eşin dostun verdiğiyle geçinmeye mahkûm olurlar.

Soru: Eğitim Sisteminde ÇAĞIN neresindeyiz?

Esen kalınız. 

NOT: 2022-2023 Eğitim ve Öğretim yılının; öğretmenlerimize, öğrencilerimize ve ulusumuza hayırlı olmasını diliyorum. Umarım verimli ve başarılı bir yıl olur.