Eğitimde hali pür melalimiz! (3)

Mehmet YILMAZ

Okulların açılmasıyla “Derin yoksulluk!” kendini daha fazla hissettirmeye başladı. Çocuğunun okul ihtiyaçlarını bin bir güçlükle karşılamaya çalışan dar gelirli anne babaların canı daha fazla yandı.

Bununla birlikte kendini devlet sanan ideolojik akıl, bütün kurumlarda olduğu gibi okullarda da kendini iyiden iyiye hissettir oldu. Müdürlerin ekseri çoğunluğu ayırıyor, kayırıyor, buyuruyor… Skandalların ardı arkası kesilmiyor.

Okul kayıtlarında skandal... 

Açıklamalara göre okullar kendi bölgeleri dışında kayıt alamıyor. Ancak, ne yazık ki durum hiç de söylendiği gibi değil. "Okullar bölge dışında kayıt alamayacak" dense de, okul ihtiyaçlarını karşılamak için müdürler, bu bölge dışı kayıtlara umut bağlamış durumda. Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Kesinlikle okula kayıtlarda bağış alınmayacak" diyor. Ardından "Bir veli isterse okulun güçlenmesi için okul aile birliğine bağış yapabilir ama kayıtla kesinlikle ilişkilendirilmeyecek." dedi.

Bursa’da okul bölgesi dışındaki kayıtlar dudak uçuklatıyor. 30 bin lira'ya kadar talep edildiğini duyuyoruz. Pazarlık yapıldığında bu rakamın 15 bin lira'ya kadar indiği söyleniyor. Ancak bir şartla. Bu bağışı yapan kişi öğrenci velisi veya soyadı tutan bir yakını olmayacak. Soyadı tutmayan bir akrabanın TC kimlik numarası isteniyor ve bağış makbuzu bu isme kesiliyor. Bu durumda, bakanın tabiriyle "Bir veli!" isteyerek okula bağış yapmış oluyor. Çocuğunun iyi eğitim alması uğruna bazı veliler borçlanarak kayıt yaptırmak zorunda kalıyor.

Bir başka konu, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü okullara gönderdiği genelgeyle "Temel Eğitim çağında bulunan ve eğitime devam etmek üzere okullara müracaat eden Suriyeli öğrencilerin kayıt işlemlerinin adres şartı aranmaksızın yapılması gerekmektedir" diyor. Vatandaş bin bir güçlükle istediği okula kayıt yaptırmaya çalışırken misafire (!) gösterilen anlayış ev sahibine neden gösterilmez?

Kıyafet temininde skandal... 

Bazı okul yöneticileri de kıyafetlerde her yıl küçük değişiklikler yaparak yönetmelikleri by-pas etmekte ve anlaştıkları firmaları alternatifsiz hale getirmektedir.

Bazı okul müdürleri "Okula gelir temin etme" gerekçesiyle yönetmeliklere aykırı davranıp, bir firma ile yasal olmamasına rağmen anlaşıyor, anlaştıkları firmayı alternatifsiz hale getiriyorlar. Bazen de küçük değişikliklerle her yıl kıyafetin bir parçasını değiştiriyorlar. Böylece veli yeni kıyafet almaya mecbur bırakılıyor. Ellerine tutuşturulan kartvizitlerle yönlendirildikleri mağazaya giden veliler, burada kıyafeti emsallerinin çok üzerinde bir fiyatla almaya zorlanan veli satıcının insafına terk edilmekte, buraya mahkûm edilerek adeta soyulmaktadır.  Bu kural tanımaz yaklaşım, tek kelime ile görevde yetkiyi kötüye kullanmaktır. 

Çınar Lisesini Covid-19 salgının zirve yaptığı, okulların kapalıyken sene ortasında kıyafet değişimine gitti. Okula gittiğimde oradaki yönetici "Kıyafet okulda satılıyor" dedi. Bazı okullar kıyafeti kendileri satıyor! Hatta dışarıda kıyafet almış olacağı gerekçesiyle öğrencinin ensesinde kıyafet etiketini kontrol eden müdürler duyuyoruz! Yeni değişen ve okul açılmasına birkaç gün kala kıyafetin asılmadığı bir ortaokulda ara sınıflara da yeni kıyafet almaları konusunda baskı yapıldığı duyumu alıyoruz.

Okullar açılmasından hemen önce yönetici, kıyafet almak isteyenlerin eline tutuşturduğu kartvizitle sözüm ona okulun anlaşmalı olduğu firmalara yönlendiriliyor. Veli kıyafet soruyor, "Kıyafet bitti, gelecek" cevabını alıyor. Yalan söylüyor! Sadece ellerinde müşteriye gösterecekleri numune var. Yeni değişen kıyafetler henüz üretilip mağazaya gelmemiş. Öğrenci değişen kıyafeti bulursa şanslı.

Kıyafet değişimi gizli tutulduğu için elinde daha önceki kıyafeti bulunduran esnaf zarar etmekten dertli. Vatandaş da rekabet olmadığı için istediği kıyafeti daha yüksek fiyata maletmekten dertli. Kıyafet değişiminde üç kuruş gelir elde etmek için bu yolu seçen müdürün orman yakma riskini göze alarak mangal yakan magandadan farkı nedir?

Asgari ücretle geçinmek zorunda olan bir baba ne yiyip içeceklerini mi, geçim derdini mi, çocuğunun okula ulaşım ve kırtasiye giderlerini mi düşünecek? Çocuğuna bir simit parası harçlık veremeyişini mi? Yoksa tekel oluşturulduğu, rekabet ortamı bilinçli olarak ortadan kaldırıldığı için ederinin çok üstünde bir fiyatla almak zorunda bırakıldığı kıyafeti mi?

Bazı kişiler haksız kazanç elde etmekte, tekel oluşturularak, kıyafetler öğrencilere daha pahalıya mal olmakta ve veliler mağdur edilmektedir. Rekabet ortadan kalkarak vatandaşın tercih hakkı elinde alındığı için kalite düşecek, buna karşılık fiyat yükselecektir. Kayırılan firmalarla haksız rekabete zemin hazırlanmış olacaktır.

Sonuç olarak; kıyafet değişimi ve kıyafeti gizlediği için önceki kıyafeti satın alan esnafın elindeki mallar adeta çöp olur. Bu kıyafetleri maliyetinin yüzde 5’i fiyatına dahi satamazlar. Bu milli servet düşmanlığıdır. Milli servetin heba edilmesidir. Birkaç kişiye kazandırmak için herkesin kaybetmesini göze almaktır. Bu bir skandaldır.

Yetkililerin gerekli denetimi yapmaları, kural tanımayan bu yöneticilere hakkında gerekli kovuşturmaları yapmaları bu tür idarecileri yüreklendirmekte, daha da azdırmaktadır...