- Dünyadaki bir çok ülkede; "Eğitim Bakanlığı,Teknoloji ve Eğitim Bakanlığı veya Gençlik, Spor ve Eğitim Bakanlığı" isimleri ile resmiyet kazanırken, biz de "Milli Eğitim Bakanlığı" değerleriyle özdeşleşen "MİLLİ" ismini taşımaktadır.
- Nerede olursa olsun "eğitim" kelimesi algı DEĞİL, olgu yaratmak İçin kullanılan evrenselliği kabul edilmiş bir kelimedir. Bizlere geçmişten bu güne öğretilen "istendik davranışların ..........!" sıradan bir tanım olmasına rağmen, hala bir çok kitapta aklı selimeler (yazar-çizer-akademisyen) tarafından kullanılarak "algı" yaratma çabaları devam etmektedir.
- Durum böyle olunca, okul öncesi eğitime başlayan çocuklarınızdan, üniversite öğrenimine kadar; birilerinin planladığı, bir çok eğitimcinin bilmeden uyguladığı sistem haline dönmüştür. Adları üzerinde "Eğitim Bakanlığı, Eğitim - Öğretim Yılı" olmasına rağmen, algılanan bir sistem ile "eğitim" sıradan bir kaç söz ile istendikler anlatılıp, duvarlara yazılan kurallar dizisi hayatınızın tüm basamaklarına yazılı olarak taşınmaktadır. Neredeyse adım atacağımız her tarafa; sokaklara, tuvaletlere, trenlere, kapılara "lütfen ...... atmayınız, kullanınız, dokunmayınız" gibi insani görevimiz olan davranışları, bir de çevre kirliliği oluşturarak yazdıklarımız, eğitimden ne kadar uzak kaldığımızın kanıtlarıdır. Tüm okul kademelerinde "öğretim" ağırlıklı; ezberci okul hayatı yaşayan, yarının bireyleri; kodlanmış robotlara dönüşmeye başlamaktadırlar. Dün öyleydi, şimdi kontrolsüz öyle maalesef.
- 21. yy Cemiyetinin çalıştay raporundan alınan bir kaç cümle;
- "Türkiye'de 30 tarikat ve alt kollarıyla birlikte 400-500 tarikat cemaat oluşumu var. Tarikat ve cemaatler hizipçi bir anlayışa dönüştü.İdeoloji haline geldiler. Toplumdaki her şeyi (kadını, ticareti, siyaseti, dini vd.) kontrol etmek istiyorlar.
- Bu günkü tarikat ve cemaatlerin yaptığı gibi okul öncesi-ilkokul-ortaokul çocuklarına tasavvuf eğitimi vermek son derece yanlıştır ve pedagojik değildir
- Tarikat ve cemaatler kişiyi kutsallaştırma üzerine kurulmuştur. Kişilerin (şeyhin, tarikat cemaat liderinin) yediği, içtiği, giydiği her şeyde kutsallık aranır olmuştur. İslam akıllı bir varlık olarak sadece Allah'a teslimiyeti kabul eder."
- Tarikat ve cemaatler ise insanı özgürleştirmekten öte köle haline getirmektedirler. Bireyleri, tarikata-tarikat şeyhine itaat ve teslimiyet adı altında aile fertlerinden, Türk kimliğinden,Türk milletinden ve milli şuurdan koparmaya çalışmaktadırlar.
- Yasal olarak izlenemeyen bu yapıların mensupları devletin organları içinde etkin şekilde yuvalanmaya ve devleti ele geçirmeye çalışmaktadırlar.
- İşte bu yüzden tarikat ve cemaatler virüsleşmiştir. Bugün devletin vermesi gereken eğitim-öğretim hizmeti tarikat ve cemaatlere,dernek veya vakıf adı altında faaliyet gösteren tarikat yapılarına havale ederek büyük bir tehlike yaratmaktadır. Bugün bir milyon öğrenci tarikat ve cemaatlerin ağına düşmüş durumdadır. Her şeyi siyaset üzerinden konuşmaktan uzaklaşmak, akılcı din anlayışını öne çıkarmak gerekir.”
Peki ne yaptılar;
- Bizler "Hocanın vurduğu yerde gül biter." atasözünü kabul edince, "Ağaç yaş iken eğilir." atasözünü yabana atmayanlar, "Su uyur,düşman uyumaz"ı farkeden işbirlikçiler, uyuduğumuzu fark edince; “Din, iman, namaz, maneviyat, cennet, cehennem” algılarıyla, dünyadaki zebaniler "Ahlaktan ve merhametten" yoksun 40 yılda kontrolü ellerine almayı başardılar.
- Şimdi anlayabiliyor muyuz?
- Dünyada gelişmek isteyen veya gelişmiş, bir çok ülkenin meydanlarında, kültür merkezlerinde; Atatürk için açılan köşeler ve vecizelere yer vermekte, devlet adamları ve yazarları tarafından özlü sözler söylenip yazarak, Atatürk’ü örnek almalarına rağmen, bizim içimizde ve Ortadoğu coğrafyasında Atatürk neden kötüleniyor. Dünya ülkelerinin çoğu, geçmişte tarikatlardan, papazlardan, sahte din adamlarından çok çekmiş ve tehlikeler yaşamışlardır.
Eğitim Sistemi: Boşluğu dolduran(lar)a havale!..
Eğitim-i: Kim alıyor, kim veriyor?
Eğitim-ci (öğretmen-yönetici): Nasıl yetişti?
Eğitimci-ler (müdürler-öğretmenler): Okulda, sınıfta yetkili olmasına rağmen; ezberi öğretme, okula gelen çocuğu hemen okutmaya çalışma, test çözdürerek, minik çocuklara sınav travmaları yaşatma, kendilerine emanet edilen çocukları ve gençleri birilerinin emri ile pedagojiye ve kanunlara aykırı mekanlara gönderme, okuma alışkanlığı kazanmayan, sıfır çeken, eğitimden yoksun, öğrenemeyen gençliği yaratarak, mici(lar)a teslim etmek.
Sahi; "whattsap gurupları ve başı ağrıdıkça Alo 147’yi arayıp, iftira atan veliler nerede?"
Onların kullanma tarihi bitti.
Mici(ler)den, (lar)a.
Çirkin ve kuralsız bir oyun...!