Ekonomimiz uçuyor mu?

Nazım PEKER

Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri her konuşmalarında; ekonomimizin iyi gittiğini, krizlerin bizi teğet geçtiğini, aç ve açıkta kimsenin olmadığını, büyüme hızımızın Çin’i bile solladığını söylemekteler.

Bir vatandaş olarak bütün bunların, gerçek olmasını canı gönülden isterim.

Ben olaya söylemlere göre değil de verilere göre bakıyorum. Bu veriler de, bizzat hükümet kaynaklarına dayanmaktadır.

2022 yılı kişi başı gayrisafi milli gelir; 9 bin 500 Dolar imiş. Bu nasıl büyüme ki, 2013 yılında ki 12 bin 350 Dolardan bile 2 bin 850 Dolar az. Yani Türk insanı, Milli gelir olarak 2013 yılının çok gerisine düşmüş.

Hükümet 2025 yılı milli geliri ise: kişi başı 25 bin Dolar olarak öngörmektedir.  

Türk insanı şunu da öğrendi, AKP’nin hiçbir tahmini reel alarak tutmuyor ve gerçekleşmiyor. 

Türk ekonomisinin milli gelir bazındaki yeri, şu an: 87'nci sırada imiş.

Her zaman 'ihracat' rakamlarını veren ve bununla iç piyasaya moral pompalayan AKP, neden hiç 'ithalat' rakamlarını söylemiyor?

Türk mali sistemi ve Türk ekonomisi, dost ülkelerden alınacak dış yardımlarla mı (Dolarla) ayakta duracak?

Bu rakamlar ortada ve vatandaş gıdaya bile ulaşmada çok zorlanırken; ekonomide nasıl bir uçuş yaşanmakta: anlamakta zorlanıyoruz.

KHK İLE İŞİNDEN OLANLAR

Ülkenin bir başka yarayan kanası da KHK ile işinden ve aşından olan insanlarımızın kaderidir.

İnsanın aklı bir türlü almıyor. FETÖ’nün Bank Asya’sına para yatırmayı, sendikası Aktif-Sen’e üye olmayı teşvik ve tavsiye edenler, devlet kadrolarında yükselirlerken; buralara para yatıranlar, üye olanlar KHK ile mesleklerinden ve işlerinden oldular.

Ş. Tayyar Bey’in de dediği gibi kurulan FETÖ Borsası'nda dayısı ve parası olanlar, paçayı kurtarırken garibanlar yandı ve ekmeğe muhtaç oldular.

Süleyman Özışık, "Benim, 'bunlar masum' dediğim binlerce KHK’lı insanı görevlerine döndürdüm.” derken, bir Özışık dayısı olmayanlar ya da Özışıklar'a ulaşamayanlar yanmaya devam mı edecekler? Hukuk, bir kişinin kanaati mi ki?

Bu işi de adalet terazisi ile çözmek, kanayan yaraları kapatmak gerekmiyor mu? Elbette mahkeme sonucu suçu sabit olup; devleti yıkmaya ve rejimini değiştirmeye çalışıp ceza alanlar hariç.

Okulları kapanan kimi askeri öğrencilerinde, diploma ve belgelerine: KHK ile yazıldığı için, bu gençler hiçbir yerde iş bulamamaktalar.

Bu, vicdani ve sosyal bir yara değilse nedir? Mahkeme kararı bile olmayan, suçlu mu, suçsuz mu belli olmayan bu cezayı, bu yavrular hak ediyorlar mı?

Bu tür uygulamalar hem Türk hukuk sitemine, hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine hem de vicdanlara zarar vermekte. AKP’nin de oy kayına ve beddua almasına neden olmaktadır.

Hatanın acilen düzeltilmesi gerekiyor hatırlatmasıyla!..

PROF: ÜNSAL BAN

Bir başka kanayan yara da hükümet bürokratlarının yolsuzluklara bulaşması meselesi.

Onlarca öğrenciye hediye diploma verdiği iddia edilen ve bir AKP milletvekilinin eşi olan Ünsal Ban’ın tutuklanmasıdır. Milyonlarca Dolar rüşvet çarkından söz edilmekte.

Kimi söylentilere göre Ünsal Ban'ın konuşmaması (!) için tutuklandığıdır.

Neden ve niçin konuşmasından korkuluyor anlamış değilim.

Ancak ve ancak abdestinden şüphesi olanlar; namazlarından endişe duyarlar.

Esen kalınız.                                                                        

NOT: Ceza ıslah etmek için verilir.