Hemen telaşlanmayın, başlıktaki haber Türkiye’den bahsetmiyor. Haberi veren iktidar yandaşı Yeni Akit gazetesi. Bahse konu ülke ise zavallı İngiltere.
"İngiltere’de eylül ayında yüzde 3,1 olan yıllık enflasyon ile son 10 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Ekonomisi allak bullak olan İngiltere'de, enerji fiyatlarındaki keskin artış ve tedarik sıkıntısının maliyetleri artırmasının etkisiyle, yıllık enflasyon ekimde yüzde 4,2'ye yükseldi."
"Yıllık enflasyonun yüzde 4’ün üzerine çıkması, İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) yükselen enflasyonu frenlemek için gelecek ay politika faizi artırımına gitmesine ilişkin beklentileri de artırdı."
Üzülsek mi, sevinsek mi bilemedim. Bizdeki aylık enflasyonu bir yılda yaşayan İngiltere ekonomisi allak bullak olmuş!
Bağımsız ekonomistlerin hesaplarına göre yıllık enflasyonu yüzde 50, TÜİK’e göre yüzde 20 olan Türkiye ekonomisi ise güllük gülistanlık. “Batı bizi kıskanıyor.”
İngiltere enflasyon artışına paralel olarak faiz artışına gidecek. Fakat Türkiye faiz düşürerek enflasyonu düşürebileceği varsayımında.
Neden?
CB ve AKP Genel Başkanı R. T. Erdoğan her zamanki inancını tekrar etti: “Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Faizle ve enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Milletimizi kesinlikle faize ezdirmeyiz” dedi.
"ABD, Batı ve İsrail’de faizler düşük" olduğu için enflasyonun düşük olduğunu sanıyor. Oysa bu ülkeler enflasyonu düşük tutabildikleri için faizler düşük. Düşük faiz hatta sıfır faizle borç bulabiliyorlar.
Ama "enflasyon sebep, faiz sonuçtur" diyen Batı ülkelerinde enflasyon da faiz de düşük. ABD ve AB gibi gelişmiş ülkelerde halk faize de enflasyona da ezdirilmiyor. Bu ülkelerin çoğunda yıllık faiz eksi, bazılarında da sıfır ile yüzde 3 arasında.
Dünyanın en yüksek enflasyonunu yaşayan ve çok yüksek faiz oranlarını uygulayan bir ülke Türkiye. İyi ki CB Erdoğan faizle ve enflasyonla mücadele ediyor.
Oysaki uygulamada son 19 yılda, O’nun yönettiği Türkiye sadece Hazine borçları için devlet bütçesinden toplam 494 MİLYAR dolarlık faiz ödedi. 2022 Bütçesinin en büyük payını, yüzde 13’ünü, 241 milyar TL’yi faiz için ayırdı.
* * *
KAPİTALİST DEVLETİN EKONOMİSİNE DİN KURALLARI UYGULAMAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her gün bir önceki günden daha pahalı olan ihtiyaç maddelerini almakta zorlanan halkımızın dini inançlarına oynuyor:
"Faiz sıradan bir konu değil. Nas ortada olduğuna göre sana, bana ne oluyor? Biz değerler silsilemiz içerisinde olaya buradan niye bakmıyoruz? Olaya buradan bakacağız, ona göre de adımımızı atacağız" diyerek devleti din kurallarına göre yönettiği imajı vermeye çalışıyor.
"Nas" İslami terminolojide "Allah’ın ve Hz. Peygamber’in sözünü ifade eder."
Yani Erdoğan “Allah faizi haram kılmıştır. Biz bu inanç içinde çözüm arayacağız” demek istiyor.
Öyle söylüyor ama faizi neden hemen sıfır yapmadığını açıklayamıyor. Eğer faiz enflasyonun sebebi ise faizi bir emirle sıfırlar, enflasyon da bunun sonucu olarak sıfır olur.
O’nun bu "hayırlı" işi yapmasına, "nas" ile belirtilen emre uymasına kim mâni olabilir ki?
Ama bu "depolardan kamyonlarca parayı sıfırlamak" kadar kolay bir şey değil.
Türkiye kapitalist dünyaya eklemlenmiş, bu dünyanın ekonomi kuralları ile ticaret yapan, borç alan, yabancı paralarıyla, yabancı teknolojileriyle yatırım yapan bir ülke. Bu dünyada faiz vazgeçilmez bir parametre.
Ban şahsi işlerimde ribadan uzak durmaya çalışırım. Ama devleti yönetiyor olsam oyunu kurallarına göre oynardım.
Elle, ayakla ve oval bir topla oynanan “Amerikan futbolu” kuralları ile ülkemizde de oynanan bildiğimiz futbol maçı yapabilir misiniz?
Günümüz dünyasında faizsiz bir ekonomi modelini koyabilen bir Müslüman devlet veya bilim adamı çıkmadı.
* * *
Osmanlı devletinde bile, Avrupa’da faizin yüzde 3-4 arasında olduğu Kanuni döneminde, faiz yüzde 12 olarak uygulanıyordu. Hem de klasik Osmanlı düzeninin ünlü hukukçusu Ebussuud Efendi’nin fetvası ile.
Çünkü o zaman da, Avrupa’ya nazaran sermaye birikimi yetersiz olan, Osmanlı’da sermaye pahalı yani faiz yüksekti.
“Nas ortada olduğuna göre ona göre davranmalıyız” düşüncesindeki Şeyhülislam Çivizade Muhyiddin Efendi, para vakıflarının faizle kredi vermesini Kanuni’ye yasaklatmıştı. Ancak “bu yüzden para vakıfları çökmüş, ekonomik kriz çıkmıştı. Kanuni’nin yeni Şeyhülislamı Ebussuud Efendi ise ‘kamu düzeni’ gerekçesiyle yüzde 12’ye kadar faize onay (cevaz) vermiş, işler düzelmişti.”
* * *
Cari açık değil cari fazla veren, yüksek katma değerli teknolojik ürün ihraç edebilen, sermaye birikimi yeterli olan bir ekonominiz varsa enflasyonunuz da faizleriniz de düşük olur. Yoksa halkınızı, herkesten fazla, faize ve enflasyona ezdirirsiniz.
Anlaşılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanındaki danışmanlar veya fetvacıları Şeyhülislam Çivizade Muhyiddin Efendi zihniyetinde.
Kanuni akıllı bir hükümdardı. Baktı ki işler çıkmaza giriyor, fetvacısını değiştirip işi çözmüştü. Futbolu kendi kurallarına göre oynayınca skor düzelmişti.
Türkiye’de halen Çivizade zihniyeti güçlü olduğu için, sık sık değiştirilen Merkez Bankası yönetimleri ekonomide kontrolü sağlayamıyor.
Bu ekip futbolu oval topla ve elle oynamaya kalkmasa, kendi kurallarına uyarak oynasa belki başarılı olacak.
Bunun için Erdoğan fetvacısını değiştirse ve gerekirse bugüne kadar verdiğinden de yüksek faize fıkhi onay alsa işler kolaylaşacak. Bu inat Hazine’nin 128 milyar dolarını eritti, doları 11 TL’ye yaklaştırdı. Enflasyonu, işsizliği patlattı.
Ekonomi bir kere daha duvara tosladığında işleri düzeltmenin maliyeti çok ağır olur. Derhal ama derhal Erdoğan’ın mevcut zihniyetten uzaklaşması, "ekonominin kitabını yazmaktan" vazgeçmesi gerekir.
Sürekli cari fazla veren, yüksek katma değerli ihracat yapan, sermaye biriktirebilen bir ülke olmamızı sağlayacak yapısal reformlar için zaman kazanmamız lazım...