Ülkemin ve ülkelerin baş sorunu enflasyon!.
Enflasyon paranın alım gücünün azalması, halkın da fakirleşmesidir.
2018’de, Sn. Erdoğan’ın “Verin bu kardeşinize yetkiyi; enflasyonla, dövizle, faiz ile nasıl uğraşılır görün etkiyi” sözünün üzerinden 4 yıl, “Faiz sebep, enflasyon netice” sözünün üzerinden de neredeyse 6 ay geçti.
Elinizi vicdanınıza koyup düşünün; hanginiz 2018’in fiyatlarını aramıyorsunuz?
AVM’lerin vitrinleri mal dolu. Ama mala ulaşmak artık çok zorlaştı. Asil Türk halkı, avm’leri artık müze gezer gibi dolaşıyor. Mallara el sürmekten korkuyor.
Öyle ise bunun nedeni ve sebebi nedir, kimdir?
Halkımız artık dış güçler masalına inanmıyor. TÜİK’in rakamlarına şeyi ile gülüyor. ABD’de mal yok, Batı batıyor sözlerini de davulcu yellemesi gibi görüyor.
Sn. Erdoğan defalarca, “Ekonominin sorumlusu benin ben! Bunların kafası basmaaazzz, ben ekonomistim.” Diyerek sorumluluğun kendisinde olduğunu söylemiştir.
Düz mantık yaparsak; dövizin fırlamasından da, altının sıçramasından da, enflasyonun canavarlaşmasından da, faizlerin kanatlanmasından da, sebze-meyvenin, elektrik, doğalgazın, akaryakıtın astronomik fiyatlara erişmesinden de bizzat Erdoğan sorumlu olmuş olmuyor mu?!
Ekonomiyi idare edemeyen Sn. Erdoğan, sık sık o kurumun, şu kurumun yöneticilerini değiştirerek, topu taca atmaya, gündemi değiştirmeye özense de halk sokaklar da, “Açız aç!..” diye bağırmakta.
2018’de arabanızın deposunu: 1.325 liraya mı dolduruyordunuz? Eski Türkiye’de domatesi, soğanı, eriği taneyle, karpuzu dilimle mi alıyordunuz?
Şekere, yağa, mercimek, pirince, peynir, tereyağına erişmek bu kadar mı zordu?
Çiftçi feryatta, köylü toprağından, ineğinden, ahırından, ağılından kopmuş. G. M. Kemal Atatürk’ün; “Köylü milletin hakiki ve gerçek efendisidir!” diye övdüğü köylü, “BORÇ ekip HACİZ biçer” hale getirilmiş.
Bütün bunlar gün gibi ortada iken: “Batı bizi kıskanıyor” safsatasına da artık milletin karnı tok. Batı, bütün bunlara rağmen neden yıkılmadılar, mayaları ne kadar sağlammış diye hayret ediyor.
Devlet kurmuş şanlı TSK, kumpaslarla yıpratılmış, kozmik odasına girilmiş, hukuk siyasallaşmış, eğitim bitirilmiş, sağlık sistemi çökmüş, ekonomi sıfırlanmış, Türk Lirası alım gücünü yitirmiş, enflasyon canavar olmuş, faizler (Nass’a rağmen) zirvede, tarım bitmiş, necip Türk insanı bırakın eti, ota bile ulaşamaz olmuş.
Verdik yetkiyi, gördük etkiyi diyenlere şimdi de mazeret olarak; “Gezi olayları ekonomik dengeleri bozmuş, ENFLASYONU uçurmuş!” demekteler. Öp babanın elini!.
Hani Hoca Nasrettin Merhum: “Yahu arkadaşlar bu hırsızın hiç mi suçu yok?” noktasına geldik. Bütün bunlar olurken bizim yöneticiler ne yapıyorlardı, onların zerre suçları (!) yok, hatta onlar henüz iktidar(!) bile olamadılar Bay Kemal.
Halk ya da fakir-fukara inim inim inlerken, Sn. Erdoğan ile ortağı MHP’nin derdi; muhalefetin adayı KİM? Size ne kardeşim kim olursa olsun. Siz Türkiye’nin sorunlarına bakın, muktedir iseniz bunları çözün.
Rusya savaşıyor, uluslararası ambargonun kıskacında, enflasyon: % 18,
Ukrayna savaşıyor, yanıp, yıkılıyor, enflasyonu: 15- 17,
Almanya’da enflasyon patladı ama orada da Enflasyon: %7.6 imiş.
Batı bizi kıskanıyor, ilk çeyrekte astronomik büyüdük, büyüme de ÇİN’i bile solladık masallarıyla halk uyutulmaya çalışılırken. Gel gör ki bizde bastırılmış, sindirilmiş siyasallaşmış enflasyon bile TÜİK’e göre: % 73.5, İTO’na göre: %80, ENAG’a göre: % 160. Çürükler, sürtükler sizi.
Bir atasözümüz: “Eli olmayanın DİLİ olur” der. İşte o misal Bay Kemal.
Siz eğer iş yapacaksanız, bırakın muhalefetin adayının kim olacağını. Kimse kim hem bundan size ne? Siz yönetensiniz ve şartsız-şurtsuz ölümüne destekçisiniz. Siz ülkenin sorunlarına el atın da ülke biraz nefes alsın Bay Kemal!
Esen kalınız.