3 Aralık Dünya Engelliler günü. Onların yaşam ve yaşam koşulları zor. Çok sorunları, eksikleri var. Her yıl olduğu gibi pek çok etkinlikle kutlandı bu yılda. Paneller düzenlendi, uzuuun uzun anlatıldı, neler eksik… ne ihtiyaçları var… beklentileri neler?..
2 Aralık’ta İzmir Kemalpaşa’da bir konser düzenlendi… Bunu Engelsiz Yürekler Derneği düzenlemişti. İçim gitmesine rağmen ben gidememiş, çok üzülmüştüm. Ertesi gün ise aynı sanatçı ekip Urla’da bir konser daha yapacaktı. Ekip sanatçıları Mikrop Hikmet ve Biz Bize Yeteriz ekibi… yani bizim çocuklardı. E Urla bize yakın gidemezsem kahrolurum diye düşünürken telefonum çaldı. Ekibimizin beyaz meleği, can arkadaşım Özcan Gencelli idi.
“Hülya’m akşama gelecek misin? Ben seni gelir alırım…” Seviniverdim.
“Elbet gelirim Özcan’ım…”
Urla Türk Kızılayı, Urla Kent Konseyi Engelli Meclisi düzenliyordu geceyi. Bizimkilerde gönüllü olarak, yani hiç ücret almadan katılıyorlardı…
Yapılan konuşmaların ardından engelli çocuk ve yetişkin kardeşlerimizin şiir, şarkı ve gösterileri ile başladı gece. Görme engelli bir genç hanım yazdığı şiirini okuduktan sonra kadife gibi yumuşacık sesiyle şarkılar söyledi. Şiirinde mavilerden, denizlerden, balıklardan söz ediyordu. Bunları nerden biliyordu? Ben gözümde gözlük olmasına rağmen sahneyi pek net seçemiyorum diye huzursuzlanırken o hiçbir şeyi görmüyordu. Şarkısı bittiğinde biri gelip götürmeden gidemiyordu…
Gene tekerlekli sandalyeye bağımlı bir çocuğumuz Onurcan “Mutafa Kemal’i düşünüyorum” isimli şiiri okudu bizi mest etti… Dört kafadar ise şarkı eşliğinde animasyon yaptılar. Biraz topluca olan pek sempatik, öpücükler verip el sallamaya başlayınca içlerinden Mehmetcan hemen onu ciddi olması konusunda yavaşça uyarıyordu. Bir oynadılar, bir oynadılar…bayıldık… Hepsi çok güzellerdi…
Gösterilerin sonunda tüm katılan engellileri sahneye davet ettiler. Bastonla güçlükle yürüyenler… babasının kucağında yürüyemeyenler… gelişmemiş, büyüyememişler… görmeyenler… bu tablo karşısında Özcan’la ikimiz kendimizi tutamayıp ağladık… Kendimizi onların yerine koyduk, halimize şükrettik...
Mavi kapak kampanyası ile alınan 2 adet akülü sandalyeyi sahiplerine teslim ettiler…
Sonra görme engelli TRT Türk Halk Müziği sanatçısı Cem Cansız sahne aldı. Gecenin anlamına uygun olsun diye Aşık Veysel’den “Uzun ince bir yoldayım”ı söyleyip “Yemeni bağlamış telli başına” ile devam edince biz coşmaya başladık. Özcan mırıldandı “Şu insanoğlu ne garip… az önce biz ağlamıyor muyduk?”
Cem Cansız kendisi ile barışık, harika biri. Sohbetine doyum olmuyor. Bu arada TRT’ye bir yarışma sonucu birinci olarak katılmış. Türkü aralarında birkaç anısını da anlattı bize. Gülmekten kırdı geçirdi… Biri şöyle:
“TRT Müzik kanalına canlı yayın konuğu olarak katılacakmış. Sabah kalkmış, dişi apse yapmış, yüzü şiş… Hemen diş doktoruna gitmiş. “Filiz abla bana öyle bir ilaç ver ki bir iki saate kadar yüzümdeki şiş insin.” demiş. Doktoru yanıtlamış “Cem çok kuvvetli bir antibiyotik verdim, şişin inecek. Ancak bir yan etkisi var, görme bulanıklığı yapıyor…”
Derken bizimkiler sahneye çıktılar. Ersin Kuşkanat duygulu güçlü sesiyle şarkılarını seslendirirken, Ömer Köroğlu muhteşem etkili sesiyle şiirlerini yorumladı. Atacan Ozan’ımız buğulu sesiyle şarkısını söyledikten sonra, türkülerin prensi Hayri Küçük gümbür gümbür sesiyle ortalığı inletti. Elbet bu arada hep Mikrop mikropluğunu yapıyor esprilerle, danslarla herkesi gülmekten kırıyor… Bir ara baktım altı yüz kişilik koca salonun tüm seyircileri ve önden tüm protokol Kaymakam, Belediye başkanı, Jandarma komutanı hepsi ayakta neşeyle “Ankara’nın bağları”nı oynuyorlar…
Engelli gençlerimizden Mehmetcan çok sempatik. Her hareketli şarkıda, türküde sahneye fırlıyor oynamaya başlıyor. Mikrop abisi ile de bol bol oynadı. Yalnız o mu diğer engelli gençler de oynadılar. Mikrop’u çok seviyorlar. Yerinden kalkamayanların ise hepsinin yanına gitti Mikrop, şakalaştı oynadı… Akşam engel yoktu arada... Koca salon tek yürek eğlendik, neşelendik...
Bana sorarsanız pek çok etkinlikten daha yararlı oldu. Çünkü evlerine kapanan, böyle etkinliklere gidemeyen pek çok engelli ve ailesi akşam mutlu oldu. Aradaki engeller gerçekten yok oldu…
Bir gün önce yapılan Kemalpaşa kutlamalarında protokolden destek veren kimse yokmuş. Engelsiz yürekler yalnız eğlenmişler. Oysa Urla’da tam kadro salondaydılar. Ve hiç halktan kopmadan birlikte eğlendiler. Şarkı da söylediler, oynadılar da…
Böyle güzel bir etkinliğe imza atan Türk Kızılayı Urla Şube başkanı Nurgül Saltık hanımı, Urla Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Perihan Ekmen hanımı ve destek veren Urla Kaymakamı Şehmus Günaydın ve eşi Aysel Günaydın’ı, Urla Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu ve eşi Feyza Karaosmanoğlu’u, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Cemil Erdemir’i tüm sivil toplum kuruluşlarını kutluyorum.
Şimdi “Biz bize yeteriz” ekibi olarak amacımız zaten sosyal konulara değinmek ve yararına etkinlikler yapmak. Ekibin başını da canımız Mikrop’umuz çekiyor. İstanbul’dan bir yakınım Mikrop’u yazılarımdan tanıyor; bana “Mikrop senin kahramanın.” demişti bir gün. Bu kadar güzel ve yüce gönüllü biri benim kahramanım olmasın da kim olsun? O sadece benim değil, onu tanıyan herkesin kahramanı…
Sakın gönüllü olarak böyle etkinliklere koştuğunu görenler Mikrop’u zengin sanmasın. Onun sorumluluğunda olan annesi, kardeşleri ve yeğenlerinden oluşan kocaman bir ailesi var …İşte bu durumda bile parayı hayatında ilk sıraya oturtmadığı için daha da yüce gönüllü bana göre. O asla dile getirmez ama ben Urla’da daha büyük organizasyonlarda da görmeyi diliyorum onu. Çünkü Urlalılar da Mikrop’u çok seviyor…
Hülya Sezgin/Kültür sanat bölüm yönetmeni
www.haberhurriyeti.com