Ergenekon bitti, ya mağdurları?

Duygu SUCUKA

Bitmez deniliyordu aniden bitti. Neden bitti, niye bitti bir yana, geriye bıraktığı yangınlar, yürek sızıları, kalplerde kin-nefret-kızgınlık, kaybolan yıllar…  Biter mi? 

Bitmez. Mümkün değil bitmez. O mağdurların kaybettiklerini geri verebilmek mümkün mü? Değil. Geçelim bu manevi ayrıntıları, FETÖ’nün harcadığı, işten attığı bazı kamu görevlileri, henüz daha davaları sonuçlanıp görevlerine dönemediler bile.

2007 Yılında ilk duyulmaya başlandığında, orada burada gömülü suç unsurları bulundu denilip emre amade basında yaygara koparılan Ergenekon projesi; bazı kesimlerin ellerini ovuşturarak 20 yıl sürer en az bu dava dedikleri bu kumpas, beklenmedik bir anda aniden bitti. Yaklaşık 12 yıl sürdü.

Günlerdir tartışılmakta, konuşulmakta, basına malzeme olmakta olan Ergenekon davasının tüm sanıkları beraat etti denildi. Gerçekten beraat ettiler mi? Hayatları çalınan o insanlar, kalan ömürlerinde, kendi ruhlarında hapis yaşayacaklar.

Bir zamanlar FETÖ yoktu, F Tipi vardı, hizmet hareketi adını taktıkları örgüt, hoca efendi dedikleri ifadeler vardı. F tipi, polis camiası içindeki cemaat örgütlenmesi idi. Fethullah Gülen örgütlenmesi önce Emniyet kurumunu ele geçirmişti. Böylece elinin altındaki polis kadrolarıyla, gözdağı vererek, evlere işyerlerine baskınlar, şafak operasyonları düzenleyerek istediğini yapmaya başlamıştı. Cemaatçi polisler kendileriyle aynı çizgiye çekemedikleri diğer polisleri kurumdan atmanın yollarını kolayca buluyorlardı. Kıyasıya savaş yaşanıyordu polis camiasında. 2010 yılının öncesi ve sonrasında FETÖ eliyle işten atılmış olan bazı polisler halen göreve dönemediler bugün. Onlar, Ergenekon davasının davaya dahil edilmeden kıyıma uğramış mağdurlarıydılar. Çürütülmüş kumpas davalara rağmen hala bireysel davalarının bitmesini bekliyorlar. Beklenen nedir anlamak mümkün değil. Yapılması gereken en doğru şey bu tür davaların hemen lağvedilmesi ve bu mağdurların koşulsuz göreve döndürülmesidir. Bu mağduriyeti yaşamış olan polis bugün devletin en güven duyacağı polis olmalıdır. O zamanki bu düzmece ve süzmece davaları yaratan tüm polis müdürleri, savcılar, hakimler şu anda FETÖ tutuklusu. Zamanın içişleri bakanı malum, iktidardan uzaklaştırılmış durumda. Zamanın emniyet genel müdürü ise vali iken görevden alınanlar arasında. Tüm bu göstergeler, görevine hala geri dönememiş olan FETÖ mağduru, Atatürkçü, milliyetçi polisler için en iyi delil değil midir? Burada devlete düşen görev, ivedi bir kanun çıkararak, FETÖ mağduru olan, FETÖ’nün harcadığı tüm kamu görevlilerini hiç işlem bile yapmadan göreve döndürmektir. FETÖ’yle mücadele varsa, devam ediyorsa bunlar yapılmalıdır.

Bu karanlık süreçte bir de körü körüne yazanlar, çizenler, köşe yazarı diye geçinenler vardı. Ergenekon’un kitaplarını çıkaranlar, her gün köşelerinde konuşanlar, kumpasın senaryosunu yazanlar, gerçek yazarları yok ettiler ortalıktan. Bunlar Fetöcü müydüler, satılık kalem miydiler her neyse de alacakları payeleri hak etmedikleri kadar aldılar. Nasıl bir kabul görecekler acaba bundan sonrasında? FETÖ’ye satılık kalemleriyle hizmet ettiler çünkü. 'Şu da Ergenekoncu', 'Bu da alınmalı', 'Şu da sorgulanmalı' gibi hedef gösterdiler devamlı. Çok da fazla nemalandılar bu konudan.

Güzel ülkemin başında dönen kara bulutlar hiç dağılmadı on yıllar boyunca.

1970’li yıllarda öğrenci olayları, üniversitelerde birbirini yiyen sağ-sol fraksiyonları;

1980’li, 90’lı yıllarda PKK terörü ve bitmeyen terör saldırıları;

2000’li yıllarda Ergenekon kumpası;

2010’lu yıllarda FETÖ belası.

Diğer yandan komşu ülkelerden ve çok uzak diyarlardan adeta istila edilen güzel ülkem şimdi de sığınmacı problemiyle baş başa kalmış durumda.

Tüm kötü gelişmelere artık yeter diyelim ve çocuklarımıza güzel bir ülke bırakmanın yollarına bakalım diyebilmek dileğiyle.