Eşim 'artık yazma' diyor

Mehmet SORAL

Ben yazıyorum eşim endişeleniyor

Sabah sabah eşimin moralini bozdum. "Artık yazma; sıkıntılarımızın zaten hiç arkası kesilmiyor. Bak etrafına, herkesin keyfi yerinde. Bu insanlar için mi hem bizim, hem de kendi özgürlüğünü riske sokuyorsun"
...
Eşime "En son ne zaman tatile gittik; dört sene önce. Bütün hareket alanımız mahalle bakkalı ile evimiz arası değil mi? Oğlumuz 28 yaşında, ne fedakarlıklarla okuttuk, mühendis oldu. Sonuç; hala iş arıyor. Rahmetli babamızdan bu daire kalmasaydı rezil rüsva olacaktık belki de. Ben ki; banka emeklisi birisiyim ya toplumun diğer kesimlerine ne demeli.
...
Senin o keyiflerini yerinde gördüğün insanların hali; her şeyin yolunda olduğundan değil, sigara tiryakiliği misali AKP'lilik alışkanlığı veya tiryakiliğidir. İşte insanları Türk milletine ve devletine zarar veren bu tiryakilikten kurtarmak ve sağlıklı düşünebilmesi için sürekli telkinde bulunmak, toplumu yüreklendirmek, yanlışa karşı çıkmak, haykırmak gerekiyor.
...
Dolayısıyla, günlük yaşantısı evi ve mahalle bakkalı arasında geçen bir insanın; bir düzene baş kaldırdı diye yolu Silivri'ye düşse bile o sizin onurunuz, gururunuz olur canınızı sıkmayın" dedim.

 

Yeni Zelanda'da Müslümanlara yapılan katliam

Yeni Zelanda'da yaşanan vahşet içimizi dağladı. Kendi halinde ibadet eden masum insanların; bir psikopatın öfkesinin ve kininin hedefi olma talihsizliği ne büyük acıdır.
... 
Bütün inanç ve dinlerin ortak paydasının "güzel ahlak sahibi" olmak ve ancak sonrasında bir dini inanca sahip olunabileceğinin prensip olarak kabul edilmesi ile belki de insanlığın kurtuluşu sağlanabilecektir. Çünkü din, inanç; siyaset ile iç içe geçtiği sürece radikalleşme daima söz konusu olacaktır. 
...
Bu katliamı gerçekleştiren psikopatın özellikle Türklüğümüze, Türk tarihi ve coğrafyamıza atıf yaparak kin kusması oldukça manidardır. Dolayısıyla devletimizin bu olayın üzerine ısrarla gidip, takipçisi olmalıdır.
...
Hayatını kaybeden şehitlere rahmet diliyor, ruhları şad, mekanları cennet olsun diyorum.

 

Bunlar adeta arsızlığın abidesi

Siz var ya siz; arsızlığın abidesisiniz.
...
Mesela, daha önceki cumhuriyet hükumetlerinin büyük bedeller ödenmesine rağmen hiç bir şekilde muhatap kabul etmediği PKK'yı Oslo'da, üstelik de toplantıya İngiltere'yi de gözlemci tayin ederek muhatap kabul edip, uluslararası bir nitelik kazandırarak görüşme yaptınız.
...
Sonra daha ne yaptınız; Kürt vatandaşları etnisite üzerinden oy devşirmek üzere duygularını okşayan, benim gibi düşünenlere atfen "Bunlar tarih bilmezler, tarih şuurundan yoksunlar. Bunlar bilmezler; Osmanlı'da Kürdistan, Lazistan eyaletlerinin olduğunu..."
...
Sizin biatcı köleleriniz bu haince söz ve tavırların gün gelip nelere maal olacağını düşünmediler, "Barış gelecek, çiçekler açacak" safsatasını tekrarlayıp durdular. Ancak bizler hepsini tahmin ettik, mani olmak adına elimizden geleni yaptık. Ancak Türk milliyetçilerinin kurumsal iradesi "Devlet" tarafından Devlet'in desteği ile gasp edilince mani olmak adına bir başka organizasyonla İYİ PARTİ oluşumu ile yolumuza devam ediyoruz..
...
Dolayısıyla "Kürt siyasal inisiyatifi"ne yaptığınız toplantı ile meşruiyet kazandıracak olan terör bacağı PKK ile diyalog kurarak onları tanımak gibi bir gaflet sürecini bu devlete ve millete yaşatmış gafiller olarak; millet ittifakına söyleyecek sözünüz de, yüreğiniz de olamaz.
...
Buyurun kanun da sizin, devlet de sizin. Devletin tüm arşiv ve istihbarat bilgilerine sahipsiniz. HDP bir beka sorunu ise; niçin Meclis'de varlığı devam ediyor, maaşlarını alıp, VIP imkanlarını kullanıyorlar. Sizlerin sahip olduğunuz ama muhalefetin sahip olmadığı bilgiler ışığında; beka sorunu yaratan HDP'nin kapatılması yönünde kanuni düzenleme yapma önergesini vermek "Cumhur ittifakı"na yakışır.
...
Haydi, buyurun bakalım.

 

İç İşleri Bakanı'nın yapmış olduğu büyük gaf

Süleyman Soylu bir TV programında (Habertürk TV)
"Eğer 31 Mart akşamı Türkiye'de bir iktidar zafiyeti oluşuversin, şuraya yazınız; 1 Nisan'dan itibaren Doğu ve Güneydoğu'da başka olaylar başlar. Kaymakamlar ve valiler 6 yaşındaki çocukların ellerine taş verilerek itibarsız hale getirilmeye çalışılır" diyor. 
...
Bunu bir de şöyle de yorumlamak mümkün olamaz mı. "Eğer bu millet bizi sandıktan güçlü çıkarmazsa aynen açılım sürecinde nasıl ki PKK'ya müsamaha gösterip, vali ve güvenlik görevlilerin ellerini kollarını bağladıysak gene aynı şekilde bütün hain ve puştlara göz yumarak sizi cezalandırırız" mı demek istiyor?
...
Yahu olacak olan genel seçim bile değil, mahalli seçim. İstanbul, Ankara ve diğerlerini iktidar kaybederse nasıl olacak da Türkiye genelinde terör başlayacak. PKK tehdidi ile milleti yönlendirme gayreti acizlikten öte bir şey değildir. Bu millete karşı yapılan bir ayıptır.

İnsan onuru kendisini aşağılayan unutmaz

Bir köpeğe birisi "bulaşşa" hayvan bile hasmını bilir, o kişiyi her gördüğünde ya bakışlarını üzerine odaklar ya da hırlar.
...
Siyasette bir köpek kadar bile tutarlılığı olmayan; her türlü aşağılama ve hakareti karşılıklı kabul edip, siyasi ikballeri için yalayıp yutan ilkesiz, kaypak insanların yüzünden bu hal Türk siyasetinin ortalaması haline geldi.
...
Bunun müsebbibi olan "geberesiceler" geberme dikleri ve arkalarından gelenlerin de arkası kesilmediği sürece ülkemizin bırakın çağ atlamasını otuz yıl öncesi demokratik laik bir hukuk devleti normlarına bile kavuşamayacaktır.

...

Artık günümüzde Türk siyasetine yön veren dinozor siyasetçiler için şunu düşünmek mümkün olabilir mi.

 

Geçmişte siyasiler önce kahve içip, sonra kırk yıl hatırasını yaşarlardı. Şimdi ise önce birbirlerine küfür, hakaret edip aşağıladıktan sonra karşılıklı kahve içerek; "Birbirimize ne de güzel sövdük değil mi; artık bu hatıramızla mezara kadar gideriz " der gibiler.

 

Mansur Yavaş'a medya gücü ile linç girişimi

AKP sözcüsü Ömer Çelik sen ne anlatırsan anlat, Mansur Yavaş'ın dürüstlüğüne leke süremezsiniz.
...
Hangi aklı başında, zerre kadar zekaya sahip bir insan, seçime üç gün kala sizin bu siyasi tezgahınızın  oyununa gelir?
...
Kenan Evren de seçim gününe üç beş gün kala sizin yaptığınızı yapmıştı, millette; "ANAP'a değil, MDP' ye oy verin" demişti ama millet o zaman "Hadi oradan" diyerek, ANAP lehine sandığı patlatmıştı.
...
Ankara seçmeni Mansur Yavaş lehine sandığı patlatacaktır.

Mansur Yavaş'a yapılan kumpas operasyonu oyunu iki puan daha artırmış. Siyaseten yapılan kalleşlikler fark edildiğinde millet oyu ile mağduru daima ihya etmiştir.
...
Muktedirler FETÖ ile işbirliğini sona erdirdiler ama öğrendikleri kumpas taktiklerini aynen siyasi rakiplerine karşı uygulamaya devam ediyorlar.
...
Peki, FETÖ o günlerin muktediriydi akibeti ne oldu...?

Muktedir "Gücünü" hak, hukuk, adaletle bezemişse; ancak ondan kimse hesap sormaz, aksine hayırla yad edilirler. Aksi durumda hiç bir zaman hesap vermekten kurtulamazlar. 

...

Yahu nereden de buluyorlar bu kadar pisliğe bulaşmış iti kopuğu. Adamın yaşadığı her gün bir pisliğe bulaşmakla geçmiş. Siyaseten aciziyet içinde kıvrım kıvrım kıvranan muktedirlerin böyle bir şerefsizi alıp, sanki şereflerine şeref katacakmış gibi Türk milliyetçileri adına onur duyulan bir ismin karşına üstelik de "Saygın bir iş adamı" referansı ile çıkarıp siyasi kazanç elde etme gayreti; içine düşülen çaresizliğin neler yaptırdığının bir göstergesi değil de nedir.
...
Ya azatlık kabul etmeyen iflah olmaz biatcı kölelere ne demeli. Hiç bir şey yapamıyorsanız susun be. Ülkücü duruş, inanmış ve adanmışlıktan hiç mi bir karakteristik özellik genlerinize sirayet etmedi mi ki; hepimizi ayakları altına alan ve bunun dayanılmaz hazzını yaşayan "Muktedirin" daha düne kadar ortak referansımız olan bir değeri itibarsızlaştırmak için ileri sürdüğü edep, adap ve insaf dışı aşağılayıcı nitelendirmelerini sizler de onlar gibi tekrarlayıp duruyorsunuz.

 

Ülkücüler bilerek ve isteyerek ''Tasnif''e mi zorlandı?

Ülkücüler Erdoğan-Bahçeli iradesi ile "TASNİF"e zorlanmış, başarılı da olmuşlardır; biatcı ve demokrat ülkücüler. 
...
Artık an itibariyle "Mezara kadar sürecek" Cumhur ittifakı ruhu ile hareket eden biatcı ülkücüler ve yine ülkücü kalarak siyasi tercihlerini konjonktüre göre kullanan özgürlükçü demokrat ülkücüler şeklinde bir tasnifin olduğu söylenebilir. Benim tercihim "Demokrat ülkücü" olarak kalmak. 
...
Artık bir Türk milliyetçisi, ülkücü olarak birileri için sadece ve sadece "Aynı safta namaz kılıyoruz" müsamahasını terk edip, insanlığın "Aynı ahlaka sahibiz" ortak paydasını dikkate alarak insanlara değer atfedeceğim. Dolayısıyla, siyasi duruşumu da bu minvalde sürdüreceğim. Güzel ahlak sahibi bir komünist dostum olabilir ama bir siyasal İslamcı asla. 
...
Fikri ve siyasi konumumu böylece sizlere "Atmış" oldum, herkese duyurulur.

 

''Kabataş Yalanı''nın yeni bir versiyonu mu?

Hani şu Taksim'de ezan okunurken yapılan saygısızlık var ya; her ne hikmetse bana ''Kabataş yalanı''nı hatırlattı. 

...
Neydi o senaryo; ''Üstleri çıplak, altları deri pantolonlu yetmiş erkek; çocuk arabası ile caddede karşıdan karşıya geçmek isteyen başörtülü bir kadının üzerine işeyip, çocuk ve anasını yerlerde tekmeleyerek, darp etmişlerdi'' 

...
Biber gazını sıkacaksın; insanlar pürtelaş. Herkes ağzına geleni söylüyor küfür, günah; her neyse. 
...
A, tesadüf bu ya; o arada ezan okunmaya başlıyor.

 

'Millet ittifakı''nın Üsküdar Belediye Başkanı adayı Ahmet Kılıç

Millet ittifakının CHP'den Üsküdar Belediye Başkanı adayı Sayın Ahmet Kılıç, İYİ PARTi'den belediye meclis üyeliğine aday Onur Çukurlu ve partimizin değerli mensubu Yıldız Hanımla beraberiz. 
...
Şimdi bizim bu resmimize bakıp hüküm verecekler olacaktır. Neymiş efendim; Türk milliyetçilerinin CHP ile ne işi olabilir miş.
...
Peki cumhuriyet tarihinin en aşağılık terör örgütü ile önce siyasal güç, sonra Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile mili düşünen ve milli duruş sergileme ihtimali olan vatan evlatlarını zindanlara tıkayıp, mağdur ederek muktedir olan; sonra bunları devlete yerleştirerek devleti onlara teslim eden ve nihayetinde "İmam kim olacak" paylaşımı yüzünden tutuştukları kavgayı 15 Temmuz ihanet kalkışması ile sürdürüp "15 Temmuz Allah'ın bize bir lütfu dur" diyerek hala devam eden bir senaryonun figüranı mı olmamız gerekirdi; Asla.
...
Benim CHP ile ittifakım; ülkemi bekleyen muhtemel bir felakete mani olmak ve ''Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistem''e dönmektir.

 

Parmak boyası tekrar gelmeli

"Parmak boyası" tekrar gelsin dedik, vay efendim; çağ dışıymış.
...
Peki demokrasinin işlerliği ve demokrat olma anlamında yeterince çağdaş mıyız. 
...
Milletinin yarasını "İllet ve zillet"le aşağılayan; çağdaş olup, demokrasi ile yönetilen ama aynı zamanda demokrat olabildiğini söyleyen bir Cumhurbaşkanı var.

 

Er kişiye tehdit sökmez

"Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. 
Hak söze uydum diye, tehdit mi ediyorsun

Ben 28 Şubat'ın tanklı-tüfekli paşalarından korkmamıșım da, zamanında onlardan korkanlardan şimdi niye korkayım? 
Hodri meydan" (Meral Akşener)

...

28 Şubat'da tankın namlusunu görünce karılarının ve analarının koynunda saklananlar Meral Abla'nın üzerinden güçlerini sınamaya kalamazlar. 

 

Biatcı değil öz güven sahibi olmak onurlu insana yakışır

Senin ne olduğunu anlayıp, hata yapmamak üzere senin şerrinden uzaklaşmak uzağı görmek olup, akıllıca bir davranış olduğu gibi toplum nezdinde de insanın itibarını artırır. 
...
İnancı ve ilkeleri ile ''Birisinin'' ayağının altına boylu boyunca uzanıp "Ne dersen yaparım abi" diyenlerin yanında; kendisinden beklediğin biati red ederek, kendi yolunu çizecek kadar öz güven sahibi birisinin varlığı da; ne düşündükleri de çok önemlidir.
.. 
Biz bu çıkışı; vicdanlarımızda takdir ediyoruz, şerre çelme takma diyoruz. Keşke bu kadar delikanlı bir kaç kişi daha çıkabilseydi. Şimdi de ucube düzeninize çelme takıyor ama bu sefer bizi de yanına alarak.
...
Evet, "O kadın" dediğin "Bu kadın" senin ezberini bozdu, bozmaya da devam edecek. Hani, partisini kuruduğundan beridir adını anmıyordun?
... 
"O kadın" dediğin "Bu kadın" var ya; adamın inadını da keser nefesini de. 
Mehmet Soral

soralmehmet@gmail.com