Ne çok aşina olduğumuz bir hitap değil mi?
Sonunda kime hitaben yapıldığını bile bilmediğimiz,anlamı olmadığının o kadar farkında olduğumuz için kime yapıldığını da çok önemsemediğimiz bir söylem, hitap. Argo tabirle posta koyma.
Ama o kadar da hayati ki. Hergün canlı yayınlarla ve eyyy diyen ifadelerle karşımıza çıkan ülkenin dünya üzerinde ilk muhatap alınan kişisi. CUMHURBAŞKANI. O kadar anlatmak için dil döktük, bürokratik dil, sağduyu dedik. Olmadı.
Bizim ülkemizde böyle maalesef. Makamlar insanlara donanım katıyor,yükseldikçe alt kademelere karşı körleşiriz, sağırlaşırız. Akıl tutulması böyle başlar. Dilsizleşmeyiz ama. Susmayız yani, olur olmadık konuşuruz, talimatlar yağdırırız. Ne aynaya ne de ülkenin gerçeklerine bakarız.
İster geri kalmışlık sendromu deyin isterseniz gücün akla tahakkümü. Anlaşılmaz bir hal alırız.
Oysa bırakın devleti kendi evinizi böyle yönetemezsiniz. Az sesiniz yükselse 3-5 gün gönül alma telaşına düşersiniz. Bir anlık öfkenin yıkımları olur,bazen telafisiz..
Yani. Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. Yolun sonuna geldik.
Tamamen iç politikaya dönük salvolar ülkeyi itibarsızlaştırdı, direndik, biter dedik. Olmadı.
Ekonomik olarak sona getirdi.
Oysa AB süreci bir entegrasyondan daha fazlasıydı. S-400 alımı da öyle.
Dünyanın güç dengelerini iyi okuyamazsanız Tokyo Borsası işlem görürken, yani biz uyurken başka bir güne uyanmayı tasavvur edemeyiz, ama kaçınılmaz sonlar vardır.
Burada tabi bazı aklı evveller "ne yani gebe mi kalalım" diyecektir, çünkü onlara ne anlatırsanız anlatın, anlamak istediklerini anlarlar. Biz yazıyorsak okura saygı gereği şunu demek istiyorum deyip, bir artı parantezle ayrıntılandırmak zorundayız.
Şöyle ki; Dünya üzerindeki güç dengesi, ABD ve AB merkezlidir. Bu öyle bir dengedir ki, Güney Koreli bir iş adamı bile yatırım yapacağı ülkenin bu güç unsurlarıyla, merkezleriyle ya da bileşenleriyle olan ilişkilerine bakar. Batılı sermayetörler ise spesifik bir bakış açısına bakar. Gönderdiği paranın huzur içinde yaşamasını önemser.
Regülatif bir bakış, düşünce tarzı bu saatten sonra hakim kılmalıyız.
Bunun için bu günkü iktidarın mutlaka degişmesi gerek.
Bizde güzel bir tabir vardır, kimse babamın oğlu değil. Biz ülke ve dünya gerçeklerini iyi okumanın derdindeyiz.
Kısa vadeli ve iç piyasaya dönük olarak yıktığınız ilişkiler, tamamen seçim odaklı bakmanız ülkeye zarar verdi.
Bu EYYY'ler ülkeye itibar,güven ve sonuçta sermaye yani güç kaybettirmekten öte anlam taşımadı..kimse bizden korkmadı ve sizin ütopik olan dünya lideri sıfatınızın karşılığı yavru vatan Kıbrıs'ta bile olmadı. Dostum dediğiniz Katar Emiri'yle dostluğunuzu bir gün, düşmanım dediğiniz İsrail ile düşmanlığınız iki gün sürmedi.
Ne güven ortamı bıraktınız, ne özel mülkiyete saygınız kalmadı. Hukuk hakeza. Sermayeye el koyarım baskısı, tehdidi ortadan kalkmadı.
İstikrarı sadece seçim zaferi olarak gördünüz, OHAL'i ülkenin kaderi yaptınız, ekonomik ve siyasi gerçeklerden hep uzak kaldınız.
Ama bize de EYYY demeyi düstur edindik, sizden bir tek bunu öğrendik.
EYYY iktidar. SIKILDIK. TAMAM...