Filistin için feda edecek tek askerimiz bile yoktur

Barış ATAGÜN

100 Yıldır Ortadoğu’da devam eden kan ve gözyaşının sonuncusunu Gazze’de yaşadık. İsrail yine sivilleri hedef alarak 24 kişiyi öldürdü.

İsrail’in Filistin’e saldırısından sonra bizim siyasal İslamcılar her zaman olduğu gibi yine sokaklara döküldüler.

Filistin bayrağı açılarak atılan sloganlar, tekbirler, kahrolsun İsrail diye bağırışlar... Her zaman gördüğümüz klasik tablo

Sokakta kâğıt toplayan fakir çocuğa ceza yazan polis ise Filistin eylemcilerini sadece izlemekle yetindi.

Çünkü yapılan eylem AKP iktidarının görüşüne uygun... Eğer işçi hakları için bir yürüyüş olsa kahraman polisimiz! En şiddetli şekilde bastırırdı. Bastırdılar da zaten. Dün İstanbul sözleşmesinin yıldönümü için yürüyüş yapan bir grup kadının eylemine pandemi nedeniyle izin verilmedi.

Filistin eylemine katılan insan sayısıyla kıyaslanırsa devede kulak bile değil ama yine de izin verilmedi. Çünkü İstanbul Sözleşmesi yürüyüşü iktidara ters...

Türk milletinin ödediği vergilerle maaş alan Tük polisinin bir siyasi partinin aracı olduğunu görmek gerçekten acı veriyor. Polis devletin polisi olmalıdır. İşin adalet ve insan hakları boyutu bu. Bir de siyasi boyutu var.

Birkaç gündür yandaş medyada "Kudüs’e asker gönderelim" nutukları atılmaya başlandı. Pardon ama Filistin bizim neyimiz ki asker yollayalım?

Milletin evlatları üzerinden şehitlik, vatan, millet nutukları atmak kolaydır. Nasılsa şehit olan çocuklar sizin çocuklarınız değil...

Hepiniz iktidarın çevresinde ışığın çevresinde toplanan pervane sinekleri gibi toplanmışsınız, devletin kaymağını yiyorsunuz. Millete ise acı biber yedirmeye kalkıyorsunuz.

Yok efendim; "Kudüs’e Türk askeri gitsin diyenler önden kendileri gitsinler". Öyle oturduğunuz yerden "Allah bize de şehitlik nasip etsin"  demekle olmuyor. Allah kimseye oturduğu yerden şehitlik nasip etmez. Şehitlikten nasiplenmek için savaşmak gerekir. Savaşmak istiyorsanız buyurun savaş orada. Hemen gidin de Allah size şehitlik nasip etsin. Ancak hiçbiriniz gidemezsiniz. Çoğunuz askerlikten kaçmak için bedelli askerlik yapan insanlarsınız. Askerliği geç herhangi bir sokak kavgasında yumruk atmayı bile bilmeyen korkaklarsınız. Savaş çığırtkanlığı yapmak sizin neyinize?

Türk askerinin başka devletlerin topraklarında feda edeceği tek bir askeri bile yoktur. Hele Filistin için hiç yoktur.

Bugün sokaklarda Filistin bayrağı açarak sözde vatansever ve Müslüman olduklarını sanan cahiller, taşıdığınız bayrağın anlamını biliyor musunuz?

Taşıdığınız o bayrakta Türk askerinin kanı vardır. İngilizler'in çizdiği ve Filistinliler'in eline verdiği İngiliz malı bir bayraktır.

Sadece Filistin değil Ortadoğu’daki tüm Arap devletlerinin bayraklarını İngilizler çizmiştir. Dikkat ederseniz hepsinin bayrakları birbirine benzer.

Osmanlı’ya isyan ederken Arapların açtığı bayrağı taşıyarak ne Müslüman olursunuz ne de vatansever. Osmanlı torunu ise hiç olamazsınız.

Bugün din kardeşimiz dediğiniz Araplar I. Dünya savaşında İngilizler'le birlik olup bize karşı savaştılar. Atatürk’e kurşun sıkanlar da bunlardı. Medine’de Fahrettin Paşa’ya kurşun sıkanlar da bunlardı. Peygamberin mezarını bu İngiliz uşaklarına karşı savunduk.

Şimdi de değişen bir şey yok. Aynı durum devam ediyor...

PKK meselesinde Kürdistan'ın kurulmasına destek verdiler.

Kıbrıs sorununda Rumlar'a destek verdiler.

Doğu Türkistan meselesinde Çin'e destek verdiler.

Kiminle sorunumuz varsa onu destekleyen bu Türk düşmanlarından bize ne?

Neymiş din kardeşimizmiş...

Peygamberin torunu Hz. Hüseyin'in kafasını keserek şehit eden Yezid de Hz. Hüseyin’in din kardeşiydi.

Uyanın artık. Din kardeşliği sadece bir palavradır.

Din kardeşliği diye bir şey olsaydı PKK sorunu olmazdı. Çünkü PKK 40 yıldır sözde din kardeşimiz Irak ve Suriye’de besleniyor...