Türkiye ne yazı ki, içte ve dışta en başarısız siyasi dönemini yaşamakta!.. Dış siyasette tutarsız ve kararsız tavrımız, ülkemizi her alanda zorlamaktadır.
Güneyimizde ABD’nin yanı sıra Rusya da komşumuz konumuna geldi. Allah esirgesin ama bir Kürt komşu devletimiz de olmak üzere.
Sn. Recep Tayyip Erdoğan ABD’de fırsat bulursa Trump ile görüşecekti. Ama maalesef bu görüşme ancak telefonla gerçekleşebildi.
ABD ile önceliğimiz Fırat’ın Doğusu ve Güvenli bölge oluşturulması. Türkiye 30 km derinliğinde bir güvenli bölge oluşturulmasında ısrarlı. Bana göre güvenli bölgeden ziyade Suriye’nin tamamında güvenli bölge oluşturulması ve PYD’nin, Suriye’nin tamamından yok edilmesi olmalıdır.
Türkiye, ABD’ye belli bir süre verdi ve “Bu talebimiz olumlu karşılık bulmazsa Fırat’ın doğusuna harekât başlatacağız ve kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz” ısrarındayız.
Türkiye bu ısrar ve talebinde oldukça haklıdır. Çünkü PYD, Türkiye’nin güvenliği için oldukça sakıncalı ve tehlikelidir. Zira arkasında ABD bulunuyor.
ABD bizim bu haklı isteğimize ne demekte? ABD’nin üst düzey yöneticileri ve diplomatları ise, “Türkiye’nin bizim korumamız ve himayemiz altındaki PYD’ye her hangi bir operasyon yapmayacağına eminiz.” Demekteler.
Bunun Anadolu’daki anlamı Türkiye açısından; “İki ucu da boklu bir değnek” demektir. Ayıkla pirincin taşını.
Çünkü ABD’nin ajandasında; başarabilirse bizim güneyimizde kendilerine göbekten bağlı bir Kürt oluşumunu gerçekleştirebilmektir. İnşallah gerçekleştiremezler.
Sn. Erdoğan’ın halen “dostum Bay Trump” diye hitap ettiği ABD’nin niyeti de, çabası da bu yöndedir.
Peki biz ne diyoruz bütün bunlara karşın?
Milli Savunma Bakanımız H. Akar, “ABD isteklerimizi kabul etmez ve isteklerimiz yerine getirilmez ise Türkiye planlarını uygulayacaktır.” Açılımı, “Fırat’ın doğusuna hareketi ne pahasına olursa olsun başlatacağız” değil midir?
Aynı ABD’nin PYD’ye binlerle ifade edilen tır dolusu askeri malzemeyi neden ve niçin verdiğini sanıyoruz? Biz Tırlarla yapılan askeri malzemeden rahatsız olduğumuzu belirtirken yine üst düzey ABD’li yetkililer ve diplomatlar, yapılan bu askeri malzemeleri; anında Türkiye’ye haber etiklerini söylemektedirler.
Yazmak utanç veriyor ama Sam Amca, bize karşı bildiğini okumaktan geri kalmıyor. Bizi ciddiye de almıyor değil mi bunun anlamı.
Bütün bunlar ortada iken biz acaba, havanda su mu dövmekteyiz yoksa blöf mü yapmaktayız?
Öyle anlaşılıyor ki, dış politikada ki tutarsız ve kararsız politikalarımız karşısında oldukça perişanız.
Öyle anlaşılıyor ki; biz ne istiyoruz, ABD ne istiyor. Henüz bunu bile anlamış değiliz.
Esen kalınız...