Fuzuli ne demişti?
Bir zamanlar okul kitaplarında ilgi çekici “Okuma Parçaları” vardı. Hepsini kaldırdılar. Niye kaldırdılar, kimin işine gelmedi anlayan beri gelsin… “Kaya Sinemada” başlıklı bir parça vardı. Çocuk okuldan kaçmış. At yarışlarına gitmiş. Yarışların filmi çekilirken Kaya’yı da çekmişler. Ailece sinemaya gittiklerinde Kaya’yı da görüyorlar. Böylece onun okuldan kaçtığı ortaya çıkmış oluyor. Bir çeşit “Doğruluktan ayrılmayın” demenin öyküsüydü bu.
Bir de “İkinci Teki Ne Zaman Atacaksın?” vardı. Otele gece yarısı gelen yorgun tacir odasında çizmesinin birini çıkarıp karşı köşeye fırlattığında ahşap binada büyük gürültü çıktığını görünce çizmesinin ikinci tekini yavaşça çıkarıp bir kenara koyuyor.
Alt katta yatan müşteri birinci tek’in çıkardığı gürültü üzerine uyanınca, yukarıya gelen adamın çizmesinin ikinci tekini de atmasını beklemeye koyuluyor. Ancak yukarıdan ses gelmeyince gelip adamın kapısını çalıyor ve soruyor: “İkinci teki ne zaman atacaksın?”
Daha başka parçalar da vardı da, ben hatırlayabildiklerimi aktardım.
Bu arada bir de ünlü şairimiz Fuzuli’den bir alıntı vardı. Galiba dönemin padişahına hitaben yazılmış bir mektuptu bu. Ve altmış yıldır aklımdan çıkmayan bir cümle ile başlıyordu: “Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar.”
O günden bu yana rüşveti anlatan pek çok yazıya rastladım. Ancak böylesine vurucu, böylesine rüşvetin kötülüğünü açıkça dile getiren bir başka söyleme rastlamadım. Şu güzelliğe bakar mısınız? O zamana göre verilen selamı almak ne kadar önemliyse rüşvetçiler gemi öylesine azıya almışlar ki, rüşvet dışında hiçbir şeyi görmemeye o kadar şartlanmışlar ki, verilen selamın rüşvet olmadığını görünce onu bile almıyorlar.
Okul kitaplarından bu parçalar niye çıkarılmış olabilir? “Çocuklar okuldan varsın kaçsınlar… Onları tedirgin etmeyelim” mi demek istemişlerdir. Otellerde, topluca yaşanan yerlerde sessiz olmayı öğütlemeye gerek mi görülmemiştir?
Gelelim rüşvet konusuna… Türkiye gibi bir İslam ülkesinde rüşvetten söz etmenin bu ülkenin tamamı dürüst olan insanlarına hakaret anlamına geleceği mi düşünülmüştür. Son yıllarda rüşvet almadan, rüşvet vermeden kesinlikle asla söz edilmediğine göre “Böyle bir uyarıya gerek yok” diye mi düşünmüşlerdir? Bana göre bunu düşünmüş olmalılar.
Siz de böyle düşünmüyor musunuz?