Geçen haftaya dair

Mehmet SORAL

Yurt dışı oylar meselesi
Hemşehrimiz;
Yurt dışında yaşıyor, orada karnını doyuruyor, orada vergi ödüyor, o ülkenin risklerine ortak oluyor, o ülkenin nimetlerinden faydalanıyor, o ülkede olduğu için oğlu bedelli askerlik yapıyor.
...
Bizim ülkemizde vergi ödemiyor, risklerle muhatap olmuyor, ülkemizin nimetlerinden faydalanmıyor, soğan ve patatesin tanesini 1 TL'den almıyor. 
...
Ama aynı hemşehrimiz;
Buraya gelip veya orada, ülkemizdeki seçimlere katılarak, oylarını kullanıyorlar; müsebbibi oldukları bütün risklerin bedelini de bizlere emanet edip, gidiyorlar.
...
Düşünebiliyor musunuz;
Bu ülkenin meclisine girmek için yarışan iki milletvekilli adayından birisi 300 oy alıyor, diğeri ise 298 oy alıyor. Sonra yurt dışı oy sayımı yapılıyor; 298 oy alan +4 yurt dışı oy ile meclise giriyor, diğeri ise avucunu yalıyor. Ve demokrasi denen pek kıymetli nimetin tecellisi ile Türkiye'de yaşayan insanları 300 değil, 298 oy alan yönetiyor.
...
Yurt dışında olan; çok sevdiğim, değer verdiğim bir çok dostum var ve biliyorum ki bu tanıdığım insanların ülkemize ziyadesiyle de faydaları var; ancak yukarıda ifade etmeye çalıştığım çelişkili durumu da adil bulmuyorum. 

Seçim bitti ama troller gene görev başındalar
Habertürk TV'yi izleyin; MHP'nin adeta ''Eridik, tükendik bizi katkı sağlayın' feryadını, Nagihan Alçı vasıtasıyla İYİ Parti milletvekillerine mesaj olarak iletmek istiyorlar. Dikkat edecek olursanız troller yine devreye girip, algı oluşturmaya çalışıyorlar. 
..
Nagihan Alçı Orhan Karataş'a soruyor; ''İYİ Parti milletvekilleri yanlış yaptık deyip, MHP'ye dönmek isterlerse Sayın Bahçeli kabul eder mi''
...
Kendi adıma bilerek, isteyerek ve inanarak cesurlar hareketine katıldım ve partimden memnunum. Liderimiz Meral Akşener'e inanıyor ve güveniyorum. Kaldı ki; ayrılış nedenim belliyken, niçin geri döneyim ki. Değişen ne olmuştur; pişmanlık duymamızı gerektirecek ne yaşadık ki? Son 8 ay içinde kurulup, ülke sathında teşkilatlanıp, ilk kez katıldığı seçimde barajı aşan bir partinin mensubu olmanın onurunu heyecanını yaşamak varken; ne diye başka bir aidiyetin peşine takılalım.
...
Esaretten kurtulup, sonra tekrar dönüp celladına boynunu uzatacak kadar ahmak olmak; aklı, fikri, zikri yerinde olan hiç bir insanın böyle bir "hatayı" yapması mümkün değil.
...
Gün gelir de bir gün, bir Kürşat çıkıp da kırk çerisi ile MHP'de yönetime gelirse; Türk milliyetçileri elbette büyük otağını kurup, yeni bir gündemle toplanabilir ama bugün için mümkün görünmüyor. 

Sayın Genel Başkanım Meral Akşener
Sayın Genel Başkanım Meral Akşener, Türk siyasetinde yarattığın sinerji için teşekkür ederim.
...
Sen kırık testide su taşımadın ki eve boş testi ile dönmüş olasın. Aksine, kazdığın toprakta öyle bir pınar keşfettin ki; dağa taşa; bağa, bahçeye hayat verdi, umut oldu. 
...
Yedi ay içinde ne olabilecekti ki; devlet televizyonunda bir defa olsun sana yer verilmemiş, diğer yollar ise muktedirin baskısı ile bendlerle engellenmiştir. Her an seçime sokulamama kalleşliğinin tehditine karşı manevralar geliştirmeye ayrılan zaman ve enerji, partinin eteğinden sürekli çeken unsur olmuştur.
...
Sözde delikanlılara karşı kadınca verdiğin mücadeleni takdirle karşılıyor ve alkışlıyorum. Sana inanmış ve adanmış cesurlar hareketi mensupları olarak çıktığımız yolculuğumuz şüphesiz devam edecektir. Allah senden ve tüm İYİ'lerden razı olsun. 

24 Haziran seçimlerine dair ufak bir analiz
Eğer MHP'de genel başkan değişimi gerçekleşseydi; görüyoruz ki MHP'nin oyu %22'lerde olacaktı.
... 
Bugün MHP'nin aldığı oyda Devlet Bahçeli'nin katkısı %8 olup, bu %8 AKP'den gelen oylardır, kalan %3 ise Devlet Bahçeli'ye rağmen, MHP tabanının kurumsal duygusallık adına vermiş olduğu oylardır.
... 
Yani demem o ki; 1 Kasım'dan bu yana MHP'nin kendi tabanından bugüne taşıyabildiği oy oranı %3'dür. Yine diğer bir tespit, MHP geleneğinden gelen milliyetçi seçmen Devlet Bahçeli'yi değil, Meral Akşener'i tercih etmiştir.
...
Eğer bu seçimde Devlet Bahçeli Cumhurbaşkanı adayı, MHP de ittifak yapmadan seçime girmiş olsaydı; partinin de, adayının da alabileceği oy %3 oldurdu. Dediğim gibi AKP'den gelen %8 oy tamamen ve tamamen AKP seçiminin ahde vefa gereği Devlet Bahçeli'nin AKP'ye kayıtsız ve şartsız verdiği desteğin karşılığıdır.

Kısaca
Sanırım en şahsiyetsiz ve zavallılık durumu; beklentilere binaen aidiyet değiştirip, gerçekleşmeyince de; yeniden eski yere rücu edip, yeniye küfretmek.
...
Vermişsen kararını; ya orada kalacaksın, ya da buraya ait olacaksın. Kaypaklığın lüzumu yoktur. 
...
Hapisteki Demirtaş ve ''Hendek süreci''
HDP bu kadar kötüyse; kin, nefret ve öfkenin üzerine boca edilmesi gereken "Milli bir düşman" görülüyorsa ve de; bu tavrın bugün gösterilmesi ihtiyacı hasıl olmuşsa; adama sormazlar mı "16 yıl boyunca sen ne halt ettin, niçin bu tür siyasi yapıları bertaraf edecek hukuki düzenlemeleri yapıp, demokratik ortamı oluşturmadın?" 
...
Mesele HDP'nin PKK ile ne kadar ve hangi amaçla bağlantılı veya paralel olduğu; yani, devletin ve milletin bekası adına duyulan endişe değil; HDP'nin, AKP ve Erdoğan iktidarını konjonktürel olarak sürekli negatif anlamda etkilemiş olmasıdır. Mesela, zamanında Selahattin Demirtaş'ın söylediği "Seni başkan yaptırmayacağız" sözü ve başkan da olamaması buna bir örnektir. Çünkü AKP 7 Haziran seçimlerinde 400 vekil alıp, kendi oyları ile başkanlık sistemine geçmeyi planlamışlardı.
...
Türk milliyetçisiyim, ülkücüyüm ama aynı zamanda demokratım. Dolayısıyla, eğer Demirtaş'ın beyanatı ile sokaklara çıkan insanların çatışması ile 57 insanın ölümüne neden olduğu üzerinden tutuklu yargılanıyor ve bu nedenle de Cumhurbaşkanı adayı olarak serbest kalıp, propaganda çalışması yaptırılmıyorsa, sorguluyorum; "Hendek süreci"nde malum bölgede PKK'yı kendi haline bırakıp, vali ve kaymakamlara "Bunlara elleşmeyin, biz bir süreç başlattık, akamete uğratmayın" deyip, daha sonra itirafta bulunan; doğal olarak bölgede PKK'ya özgürce hareket alanı açıp, ona karşı tepkisizliği tercih eden ve bunun sonucunda hendekler, sığınaklar, tüneller açılıp, adeta kurtarılmış bölgeler oluşmasına vesile olan ve yine doğal olarak bu anormal halin sona ermesi için Türk Ordusunun yaptığı mücadelede verdiği can ve mili servet kaybının hesabını; bu sonucun müsebbibi olanlardan sormak gerekmez mi?
...
Elbette sokakta 57 insanın ölümünün müsebbibi olanlardan da hesap soralım; hendek sürecinde vali, kaymakam ve askerlere "Elleşmeyin, süreci akamete uğratmayın" talimatı verenlerden de hesap soralım. Bu hesabı da en güzel sandıkta sorabiliriz.

Dindarlık mı; güzel ahlak mı?
Benim için devlet adamının dindar olması değil; haysiyetli şerefli ve en önemlisi de; güzel ahlak sahibi olmasıdır.
...
Eğer birileri herhangi bir şeklide "Dindar Mehmet Soral"ı; İslam dininin ritüel ve söylemleri üzerinden etkilemeyi düşünecek olursa; avucunu yalasın. Bilmelidirler ki; güzel ahlak sahibi olmaları birinci önceliğimdir. 365 gün, beş vakit yanımda saf tutsalar bile; birinci önceliğim ille de "güzel ahlak" tır.
...
İnsanları inançları üzerinden, hele ki siyasileri kategorize etmek, günümüz çağında utanılası bir durumdur. Çağdaş demokrasi anlayışı bunu kusar, bünye kaldırmaz. Bu anlayışı zorla demokrasiye kakalamaya kalkıştığınız an da; her tarafı kusmuk götürür.
...
Ayakkabı kutularında paralar; "Fatiha" bilenlerin evlerinde çıkmadı mı? Okunan "Fatiha" namuslu, şerefli, haysiyetli güzel ahlak sahibi insanların dudaklarında bir anlam kazanır. Bunu unutmamak lazım.

Ümit Özdağ gerçeği
Habertük TV'de Ümit Özdağ'ı izliyorum. Bu kadar nitelikli yetişmiş insanlarımıza TV'lerde yer verilmeyip, atıl vaziyette tutulmaları yazıktır, günahtır.
... 
Hele ki vasıflı, iyi yetişmiş Türk milliyetçilerinin devletin bekası açısından en ihtiyaç duyulan bir süreçte yapacakları katkıların engellenmesi; Devlet Bahçeli'nin narsist duygu ve düşünceleri paralelinde olması oldukça manidar değil mi.
...
Anladık ki; Ümit Özdağ ve diğer değerli isimlere ve paralelinde İYİ Parti'ye karşı ulusal basında uygulanan sansürün nedeni; kastettiğim değerli insanların milleti aydınlatacak bilgi, birikim ve yorumlarından milletin bilgilenmesi ile uyanabileceği korkusuymuş.

soralmehmet@hotmail.com