Siyaset yolculuğunuzun itibarı, ilkeleriniz, değerleriniz ve de kırmızı çizgilerinizdir…
Ülkenize hizmet inancıyla çıktığınız bu yolculuğa bazen farklı zeminlerde devam edebilirsiniz; önemli olan, inandıklarınıza ters gelen durum ve çatının savunucusu durumuna düşmemeniz ve kendinizin yani kendi geminizin kaptanı olmanız…
Bu özel açıklamamdan sonra gelelim bugün muhalefet kanadında sıkça konuşulan konu: HEDEF/sizliğe!
Siyasette ilk adım, hedef belirlemektir.
Geminizi nereye götüreceğinizi yani hedefinizi belirleyecek, toplumu da bu hedefe inandıracaksınız.
“Nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr yardım edemez.”
"Nereye gideceğini bilen kişiye de yol vermek için dünya bir yana çekilir."
Hedefiniz konusunda net ve kararlı bir kaptan değilseniz eğer, çevrenizde oluşan fırsatçılar geminizi kolayca farklı yöne doğru çevirebilirler.
Böyle de bir durum var işte!
Hedefinize odaklanmanız, fırsatları nasıl kullanacağınızı ve yelkenleri rüzgâra göre ne şekilde ayarlayacağınızı bilmeniz gerekmektedir..
Tarihe bakın, büyük işler başaranların hedefleri konusunda kararlı, iddialı ve planlı olduklarını görürsünüz… Kendilerine olan güvenleri tamdır.
Kaptanı kaptan yapan gemisinin dümenini tuttuğu andan itibaren, üslendiği sorumluluğun idrakinde olması, hatalı da olsa tüm kararların arkasında durmasıdır...
Son sözün sahibi de o'dur, gemiyi en son terk eden de o'dur.
Kişinin bir şeyi elde edebileceğine dair inancı yoksa ve sorumluluklarını da yerine getirmiyorsa, onu elde etmeye hazır değildir. Siz kendinize inanmadıktan sonra toplumu hedefinize inandırmanız, insanları bu hedef doğrultusunda buluşturup, çalışmaya sevk etmeniz mümkün değil.
İşte siyasetteki maharetiniz burada; sizinle aynı hedefe yürüyecek insanları örgütlemek, onları kendinize inandırmakla başlar... Teşkilatların açık ve net olarak ortaya koyduğunuz hedef etrafında kenetlenmesi önemli bir beceri ve başarıdır. Çünkü sizinle çalışacak olan ekip ve teşkilatlar bu hedefin en önemli taşıyıcıları ve aracıdır. İyi bir teşkilatçı önce insanı sonra hedefi sonra da imkânı değerlendirir.
Büyük topluluklara ulaşmak için merkeze bağlı ve iyi işleyen güçlü teşkilatları var edilmesi şarttır.
Siyasi partiler hedeflerine yol alırken geminin kaptanı ve mürettebatı aynı kaygı ve mücadele içinde, aynı sorumluluğu paylaşmak durumundadır.
Dolayısıyla kaptanın aynı gemideki arkadaşlarına güvenmesi, bu yola kimlerle girdiğini bilmesi çok önemlidir.
Geminin dışındaki su geminin selametine, içindeki su ise geminin felaketine sebep olur.
ŞİMDİ, varmak istediğiniz noktaya ulaşmak için doğru yönde ilerlediğinizden emin olun.
Eğer değilseniz, hedefiniz şaşırtılmış ve yanlış yöne, yanlış kişilerin peşine gitmektesiniz demektir.
Kusura bakmayın o gemiye de kimse yol vermez…
Sonuç; “kendiniz olan noksanlığı görmede basîretli, başkalarının iyiliklerini görmede insaflı” olarak hedefinizi güncelleyin...Yeniden geminizin dümenine geçin... Aksi halde kaptansız ve hedefsiz bir gemi eninde sonunda, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, karaya oturacaktır.
Rast gele!